Bölüm 5 - "beni kendinden kurtar."

1.6K 155 95
                                    

Arka kapının kapanma sesinin ardından Osman ve Eda'nın yaklaşan ayak sesleri duyuldu. Salonda Kerem, Yogi'yi severken Sinan ise Işık'ın kucağına kafasını koymuş fısıltıyla bir şeyler anlatıyordu. Işık'ın parmakları Sinan'ın saçlarında dolaşıyordu. Osman ve Eda'nın salona girdiğini gören Kerem oturduğu yerden sordu.

- "Nerdesiniz be oğlum? Elimizi yüzümüzü yıkamaya diye kalktınız yirmi dakikadır ortalarda yoksunuz. Gitmiyor muyuz artık? Saat geç oldu."

Eda'nın bakışları saate kayınca dudaklarından bir hayret nidası yükseldi.

- "Oha! Saat bir buçuk olmuş! Annemler doğrayacak oğlum beni. Kalk kalk!"

Saatin kaç olduğunu yeni fark eden Işık da hızla doğrularak ortadaki sehpanın üzerindeki kirli tabakları toplamaya başlayan Eda'ya yardım etmeye yeltendi. Oturur pozisyona geçmiş olan Sinan bezgin bir tonla konuştu.

- "Bırak bırak. Geç kalmayın siz, ben kaldırırım."

Eda başıyla onaylayarak çantasını sırtına takıp, ayağıyla yerde hala Yogi ile oynamakta olan Kerem'i dürttü.

- "Hadi geç kaldık hadi!"

Kerem ve Işık montlarını almak için portmantoya yönelmişken Sinan koridoru salona bağlayan kapının pervazına yaslanmış sessizce durmakta olan Osman'a dönerek sordu.

- "Sen gitmiyor musun?"

Osman hafifçe gülümseyerek hareketlendi ve tekli koltuğun üzerine attığı ceketini alıp omzuna attı.

- "Gidiyorum ben de. Yarın okulda görüşürüz."

Kapıya doğru yürürken sol bileğini kavrayan bir el ile olduğu yerde donup kaldı. Yavaşça kafasını çevirdiğinde Sinan'ın kendisine bakan kahve bakışlarıyla karşılaştı.

- "Osman..."

Osman düşüncelerini bileğini kavrayan parmaklardan ve hızlanmaya başlayan kalp atışlarından uzaklaştırmaya çalışarak sordu. Sesinde belli belirsiz bir heyecan seziliyordu.

- "Efendim Sinan?"

- "Şey..."

Sinan'ın duraksadığı birkaç saniyede Osman'ın aklından onlarca olasılık geçmişti.

- "Eğer çok acelen yoksa bi' işkembe yuvarlayalım mı? Bi' şey konuşmak istiyorum seninle."

Osman Sinan'ın bakışlarının ve alkolün verdiği sersemleme hissiyle gözlerini hala bileğini tutmakta olan ele kaydırdı. Gülümsedi.

- "Yuvarlayalım, ama önce bi' şeye ihtiyacım var."

Sinan'ın hafif bir şaşkınlıkla sordu.

- "Neye?"

- "Bileğimi geri almaya."

***

- "Ustam kolay gelsin! Bize iki tane bol taneli işkembe çeksene sana zahmet. Eyvallah!"

Osman dükkanın kapısını arkasından kapattıktan sonra deniz kenarındaki masalardan birine yerleşmiş olan Sinan'ın karşısındaki tabureye oturdu.

- "Dökül bakalım."

- "Tam olarak nereden başlayacağımı bilmiyorum."

Osman, Sinan'ın duraksadığını görünce temkinli bir tonda konuşarak tahminde bulundu.

- "Işık'la mı ilgili?"

Sinan hafifçe başıyla onayladı. Başka ne olacaktı ki?

- "Yani biliyorsun, son zamanlarda benim için çok şey yaptı. Hastalandığım zaman, Yogi mevzusunda Işık hep yanımda oldu. Bir de, işte, bu aramızdaki şey var."

farklı bir renk. / sinman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin