Bölüm 10 - "why would you ever kiss me?" - Kısım II

1.2K 108 39
                                    

- "Işık sızmış."

Eda göz ucuyla saate baktı. Koltukta oturmaktan bacaklarının uyuştuğunu hissedebiliyordu. Oturduğu yerden temkinli bir şekilde doğrulurken cümlesine devam etti.

- "Abi saat de çok geç olmuş ya. Kalkalım artık biz. Yarın okulda görüşürüz."

Oyuna başlayalı yaklaşık üç saat kadar olmuştu. Bir süre sonra alkolün de etkisiyle oyun herkes için sinir bozucu olmaya başlamıştı. Özellikle Kerem'in ısrarcı sorularından ve Sinan'ın inatçı cevaplarından bunaldıkları için, bir süre sonra oyunu bırakıp sohbet etmeye başlamışlardı. Işık da bu arada boylu boyunca uzandığı koltukta uyuyakalmıştı. Eda'nın gitmekle ilgili söylediklerini duyan Kerem de yavaşça doğrularak uyuşmuş kalçasını ovaladı. Sinan, Işık'a kısa bir bakış attıktan sonra lafa girdi.

- "Sorun yok biz, Osman'la taşırız onu yukarı."

Bir an için gözlerini Osman'a çevirerek onay beklediğini belli etti. Eda'larla beraber gitmeye hazırlanan Osman afallasa da bozuntuya vermemeye çalıştı. Sinan benim kalmamı mı istiyor diye düşündü. Peki neden? Bu kadar alkollüyken Sinan'la baş başa kalmak isteyip istemediğinden pek emin değildi. Aslında genel olarak Sinan'la baş başa kalmak isteyip istemediğinden artık pek emin değildi. Yine de dudaklarından dökülen kelimelere engel olamadı.

- "Tabii, tabii. Taşırız biz."

Osman'ın onayladığını duyan Sinan cümlesini tamamladı.

- "Siz gidecekseniz gidin, daha da geç kalmayın."

Eda yere eğilerek çantasını alıp sırtına attı. Kerem de paltosunu üstüne geçirmişti. Alkolden başının döndüğünü fark edince sol eliyle duvardan destek alarak devam etti.

- "Tamamdır o zaman kaçtık biz. Süper geceydi, tekrarlarız en kısa zamanda."

Ardından, Kerem'i hızlandırmak istercesine koluna girerek hafifçe kapıya doğru çekiştirdi.

- "Hadi abicim hadi! Gün ağardı hadi."

Kerem de Eda tarafından çekiştirilirken Osman ve Sinan'a son kez el salladı.

- "Görüşürüz beyler."

İkisi beraber yalıdan çıktıktan sonra yalının kapısı arkalarından kapanınca, bir anlığına havada sessizlik asılı kaldı. Osman ve Sinan'ın yan yana duran bedenlerinin arasındaki gerilim giderek ağırlaşıyordu. Osman, yanı başında duran adamı hissediyor ama ona doğru dönmemek için var gücüyle savaşıyordu. Alkolün kendisine yardımcı olmadığının farkındaydı. Osman ve Sinan'ın düzensiz nefes alışlarına, Işık'ın uyuduğu için yavaşlamış nefesleri karışıyordu. Osman, Sinan'ın da kendi düşüncelerine dalıp gittiğini tahmin edebiliyordu. Midesine giren krampları hissetti. Şarap ve viskiyi karıştırmış olmasından mı kaynaklanıyordu, yoksa Sinan'ın varlığından mı; emin olamıyordu. Bedeninin içine hapsolmuş gibi hissediyordu. Ne bedeninden kaçabiliyor ne de bedenini hareket ettirebiliyordu. Nihayet Sinan konuştu.

- "Gel, Işık'ı üst kata taşıyalım. Kalmasın burda."

Osman, onu düşüncelerinden kurtaracak bir şey sunduğu için Sinan'a minnettardı. Hızla olduğu yerden doğrulup cevap verdi.

- "Tabii, taşıyalım."

Sinan da olduğu yerden doğrulup Işık'a doğru hareketlendi. Sinan kızı bacaklarından, Osman'da kollarının altından tuttu. Yalının merdivenlerini birer birer çıkarken ikisinin de başı döndüğünden birkaç kez düşme tehlikesi geçirseler de nihayet üst kata varıp odalardan birine girdiler. Karanlık odaya girdiklerinde Sinan başıyla yataklardan birini işaret etti. Nazikçe Işık'ı yatağa bıraktılar. Işık hafifçe mırıldanarak yatağa iyice yerleşti. İkili tekrar alt kata indiler. Salona girdikten sonra, Sinan ortadaki büyük üçlü koltuğa oturdu. Osman, salonun kapısına yaslanmış, ayakta dikiliyordu. Yüzü Sinan'a dönüktü. Sorgulayan bakışlarla çocuğa bakıyordu. Tüm bu süre boyunca tek bir kelime bile konuşmamışlardı. Aralarındaki sessizlik giderek sinir bozucu, garip ve alışılmadık bir hal olmaya başlamıştı. Ee Sinan diye düşündü. Şimdi ne olacak?

farklı bir renk. / sinman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin