Bölüm 2 - "maviye çalar gözlerin, yangın mavisine."

1.9K 164 136
                                    

Selamlar. İlk bölümler biraz hikayeyi kurmakla geçiyor, o yüzden biraz durgun ilerliyor gibi hissediyorum. Giderek hızlanabilmeyi umuyorum.

***

- "Gel bu taraftan."

Osman, Sinan'ı kolundan tutarak sağa dönmesine yardımcı oldu.

- "Şu köşede hemen. Bak söylüyorum sana, parmaklarını da kokoreçle beraber yemezsen ben de hiçbi' şey bilmiyorum!"

Sinan gülümseyerek konuyu değiştirdi.

- "Osman, benim Işık'la konuşmam gerek. Dün akşam çok kötü tartıştık. Bugün okula da gelmeyince merak etmiştir."

- "O konuda bence fazla endişelenme."

Sinan'ın anlam veremeyen bakışları arasında yemek yiyecekleri köşeye vardılar. Sokağın köşesinde kırmızı tenteli bir kokoreççi duruyordu. Osman'ın dışarıdaki masalardan birine doğru ilerlemeye başlamasıyla Sinan'ın masadan kendisine el sallayan Işık'ı fark etmesi bir oldu. Sinan'ın bir an donup kaldığını fark eden Osman masanın yanındaki boş taburelerden birini işaret etti.

- "Otur sen, ben de siparişleri verip geleyim."

Sinan temkinli bir şekilde sandalyeye oturdu. Ellerini nereye koyacağını bilemediğinden kucağında bağlamıştı. Bakışlarını yerde gezdirip söze nasıl başlayacağını düşünürken ellerinin üzerinde bir sıcaklık hissetti. Bakışlarını kucağına çevirdiğinde Işık'ın uzun beyaz parmaklarının sol elini kavradığını ve sıkıca sardığını görmek onu şaşırtmıştı.

- "Osman mı çağırdı seni?"

- "Evet. Saat dokuzda burası için sözleşmiştik. Ama seni getireceğini bilmiyordum."

- "Evet, ben de beni getirebileceğini bilmiyordum."

- "Sinan, sen dün öyle konuşunca ben çok korktum. Seni kaybetmekten korktum. Bugün de okula gelmeyince..."

- "Biliyorum. Ben de çok korktum. Sevmekten, canımın yanmasından korktum."

- "Artık korkmuyor musun?"

Gülümseyerek bakışlarını yerden, kızın deniz gözlerine doğru kaldırdı.

- "Hala korkuyorum."

- "Ne değişti peki? Neden geldin?"

Sinan gözlerini Işık'ın gözlerinden çekip dükkanın içinde siparişlerle boğuşan Osman'a kaydırdı bir anlığına ve kızın sorusunu cevapladı.

- "Sevginin açtığı yaralarımı çiçeklerle süsleyip gururla taşımayı öğrendim."

Bakışlarını tekrar kızın gözlerine daldırırken avuçlarında tuttuğu ellerini sıktı nazikçe. Sıcaklığını hissetmek ona iyi gelmişti. Sinan'ın söylediklerini duyan Işık kocaman gülümsedi ve kendini tutamayarak çocuğa sarıldı. Birden boynuna atlayan naif bedenin ağırlığı altında hafifçe geri giden Sinan yavaşça tekrar dikleşti ve bir anlık duraksamadan sonra kızın sarılışına karşılık verdi. Işık'ın saçlarından yükselen çilekli şampuan kokusunu duymak hoşuna gitmişti.

- "Hop hop! Ayrılın bakalım çifte kumrular, siparişler geldi!"

Osman'ın sesiyle birbirlerinden ayrıldılar. Osman önce bir elinde zar zor taşıdığı iki yarım ve bir tam kokoreçi masanın üzerine bıraktı. Ardından da herkesin önüne bir ayran koydu.

- "Hadi yumulun. Buraların en iyi kokoreçi he. Ayhan abiden iyisini bulamazsınız, ona göre."

***

farklı bir renk. / sinman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin