2.BÖLÜM-Davetsiz Misafirler

24 0 0
                                    

Geceyi sinirden titreyerek o dephoda geçirdim.İnsanların beni aradığının farkındaydım.Kaçtığım sanılıyordu.Fakat ben sindiğim gölgede sakinleşmeyi bekliyordum.Gözlerimi açtığımda tozlu pencereden ışık yansıyordu bedenime.Bir an şaşırıdm.Burada ne yaptığımı algılamaya çalıştım. olanlar aklıma geldiğinde yüzüm ekşimişti.Tüm gece bu soğuk beton üzerinde büzüşmüş bi şekilde mi uyumuştum?Ama hayatımda daldığım en derin uykuydu.Şu soğuk beton nedense rahattı.Huzurluydu.

Doğrulup kalktım.Tüm bedenimi esnettim.Kimseye görünmeden banyoya gitmeli bi duş almalıydım.Henüz Laura ile yüzleşmeye hazır değildim.Saatin kaç olduğunu bilmiyordum fakat etraf sesizdi.Sanırım herkes uykudaydı.Gecenin telaşından eser yoktu.Sessiz sessiz dolapların olduğu odaya ilerledim.Kendi dolabımın altına elimi sokup anahtarımı sakladığım yerden çıkarttım.Dolabımı açıp temiz bi kaç kıyafet ve havlu aldım.Kilitleyip tekrar anahtarı aynı yere sakladım.Odadan çıkmadan önce gözüm duvardaki saate kaydı saat sabahın beşiydi.Çokaz uyumama rağmen hiç uykum yoktu.Banyolar koridorun sonundaydı.Kimseye yakalanmadan oraya ulaşırsam benim için büyük bi şanstı.Çünkü bugün banyo günü değildi ve banyo günü hariç banyo yapmamız yasaktı.Etrafı iyice kolaçan edip kendimi duş kabinlerinin olduğu yere atıp kapıyı kitledim.Kıyafetleri kenardaki dolabın içine bıraktım.Kimse yoktu.Ve burası saat yediye kadar benimdi.Soyunup kendimi kabinlerin birine attım.ısınmasını beklemeden suyun altına girdim.Tenime değen soğuk su bi an ürkmeme sebep olsa da yavaş yavaş ısındı.Yere oturdum.Suyun bedenime,huzurun ruhuma süzülmesi o kadar rahatlatıyordu ki beni...sanki bedenim yalnız kirden değil kötü düşüncelerden de arınıyordu.

Uzun bi süre öyle kaldıktan sonra durulanıp çıktım.Dolaptaki kıyafetleri üzerime geçirdim.Tahminen 1 saatimi harcamıştım burada.1 saatim daha vardı.Kirli çamaşırlarımı sepete atmalı bahçeye çıkmalıydım.Saçlarımı kimse nemli görmemeliydi.

Ruh gibi geziyordum okulda.Bu gülmüsememe sebep oldu.Koridorda bahçeye açılan cam dikaktimi çekti.Bugün hava ne kadar da güzeldi.Güneş bu bölgenin iklimine zıt olarak parıl parıl parıldıyordu.En alt kata inip camı açtım.Kapılar bu saate kilitli olurdu.Camdan bedenimi sarkıtıp bahçeye attım kendimi.Kimsenin göremeyeceği bi ücraya geçerek çimlere uzandım.Güneşin tenimi yalamasını özlemiştim.Gözlerimi kapatıp teslim ettim kendimi sıcağa.

...

Sanırım uyumuşum.Üstümde güneşin ışğı değilde karanlık bir gölgenin olduğunu fark ettiğimde bilincim tekrar yerine gelmişti.İlk önce gözlerimi açmadan sabır diledim.Çünkü emindim ki üzerimde dikilip duran Laura olmalıydı.

Gözlerimi açtığımda Laura yapmacık bi tebessümle bana bakıyordu.

"Günaydın Amelya.Demek bütün gece burdaydın.Ah bizi ne kadar korkuttuğunu bilemezsin..."

Şaşkınlıktan yerimden dahi doğrulamadım.Gözlerimi açtım kapattım.Hatta kendimi çimdirmek bile geldi içimden.Laura'nın bana bu şekilde davranmasının mantıklı bir açıklaması olduğunu sanmıyordum.Bu bir rüya olmalıydı.Doğruldum.

"Haydi küçüğüm kalk tuvalete git yüzünü yıka ve hemen odama gel."Yo hayır bu gerçekten bi rüyaydı.Neler oluyordu böyle?Şaşkınlıktan iki metre açılmış ağzımı kapatarak kalktım.Hızlı adımlarla okula girip tuvalete girdim.Gerçekten elimi yüzümü yıkmam belki bu rüyadan çıkaracaktı beni.Hala uyanmamıştım.Hala tuvaletteydim.İki kızın bana bakarak kıkırdadığını duydum.Dönüp ters ters bakınca bakışlarını bana yöneltmeyi kestiler.Aynada ki yansımama baktım.Yüzüm bugün ne kadarda canlıydı.Gözüm boynum'daki yarım elmaya ilişti.Bu kolye kendimi bildim bileli benimleydi.Gömleğimin ardına saklayıp derin bir nefes aldım.Bakalım bu çatlak kadının derdi neydi.

....

Kapıyı çaldım cevap beklemeden içeri daldım.Laura yalnız değildi.Yanında bir adam ve bir kadın vardı.Hey yine görücüye çıkıyordum.Bu kadın deli miydi Allah aşkına?Benim gibi bi insanı kim evlat edinmek ister ki?Neden her seferinde beni istemeyeceklerini bile bile ilk beni gösteriyordu gelen insanlara.

"Gel canım otur şöyle.Seni bay Peter ve bayan Peter ile tanıştırayım."Hiç tepki vermeden tekli koltuğa geçip oturdum.Karşımdaki insanları incelemeye koyuldum.Kadın kızıl saçlı beyaz tenli hafif kilolu biriydi..Adam aksine yakışıklı hoş fiziği olan babacan bi tipti.Hala şaşkındım.Adam ve kadın bana sevecenlikle bakıyordu.Oysa yaşıma göre büründüğüm siyahlar onları itmeliydi."Merhaba Amelya."dedi adam.Omuz silktim.Ruhsuzluğumdan taviz vermemeye kararlıydım.Şaşırmalıydılar.Oysa onların yüzlerindeki ifade hiç değişmiyordu.Bu sefer kadın konuştu."Bayan Laura biz Amelya ile biraz yalnız görüşebilir miyiz?Belki bahçe de dolaşmak güzel olabilir" dedi.Bayan Laura hemen kabul etti.Bay ve bayan Peter ile tavrımı bozmamakla beraber odadan çıktık.Bahçeye inene kadar hiç konuşmadık.

"Amelya.Seni burdan alıp bizimle yaşaman için Rainy kasabına götüreceğiz.Eminim burda kalmaktansa bizimle gelmeyi tercih edeceksindir...".Şaşkınlığım git gide artıyordu.Gelen diğer insnalar gibi değildiler.Soru sormuyor beni tanımaya çalışmıyorlardı.Kesin ifadelerle beni burdan alıp götürmek istiyorlardı.Kadın adamı doğrularcasına bi kaç cümle sarf etti ama aklım başka yerdeydi.

Bugün herşey fazla garipti.Düşündüm.Burdan gitmeyi daha doğrusu gidebileceğimi hiç düşünmemiştim.Evlat edinmeye gelen bi insanın en son tercihi oluyordum her zaman.Sorulan sorulara verdiğim yanıtlar tavırlarım insanları tatmin etmiyor istenmeyen oluyordum.Şimdi herşey oldukça farklıydı.Sorulan saçma sapan sorular yoktu.Samimiyetsiz tavırlar sergileyip beni tanımaya çalışan tipler değildi bu iki insan.Sadece beni alıp götürmek istediklerini söylüyorlardı.

Rainy kasabasına...Washington'un en ücra en yeşil en yağmurlu küçük sahil kasabasına...Durdum "Sizin derdiniz ne Allah aşkına?"diye bi soru çıktı ağzımdan.Sonra köşede grupça oturan ciciş kızları göstererek devam ettim konuşmaya "Şu kızlardan biri değilde neden ben?Neden başınıza bela olacağımdan korkmuyorsunuz.."Adam içtenlikle güldü.."Sen yalnızca gelmeyi kabul et..Anlayacaksın"deyip göz kırptı.Tuhaf şekilde esrarengizdi sesindeki ton..Bu daha çok ilgimi çekmeye başlamıştı.Gülümsedim..Götürecekleri yer ve tavırlarına bakılacak olursa kesinlikle buradan gitmeliydim..Hem kaybedecek neyim vardı ki?Özürlüğümün tadını çıkarır normal bi hayat sürerdim hem...Belki hep aklıma çullanan düşünceler hakkında araştırma fırsatım olurdu...

Benden bir cevap beklediklerinin farkındaydım.Ama önce kendime cevap vereceğim bir ton soru varken..İstemsiz bi şekilde "Pekala sizinle geliyorum..." bu üç kelime dudaklarımdan dökülürken ben şaşkın onlar ise aldıkları cevaptan dolayı mutluydular..Adam babacan bi tavırla sırtımı sıvazladı..."Herşey senin için daha iyi olacak hiç merak etme" diye fısıldadı...

KARANLIĞIN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin