Yarım saatlik küçük bi yolculuğun ardında Seattle'ye varabilmiştik sonunda.Bay Peter arabayı kapalı bi otaparka park etti.Bundan sonrasını yürüyerek devam edecektik.Arabadan indik.Bayan Peter gülümseyerek "Nereden başlayalım canım?"diye sordu.Yüzümde ki kararsız çekingen ifadeyi gördükten sonra "Bence kıyafet mağazalarının altını üstüne getirerek James'ı delirtebiliriz.Ne dersin?" diyerek göz kırptı.Bay Peter söyleniyordu.Gülümsedim.Büyük bi alışveriş merkezine girdik.Biraz ürküyordum açıkçası.Daha önce bi kaç kez yetimhane dışına çıkmıştım.Şimdi olanlar oldukça tuhaftı.
Rastgele bi mağazaya girdik.Genç bölümüne yönelirken bayan Peter'ın gözü kıyafetleri tarıyordu."Eğer çekingen durmaya devam edersen kızacağım.Hadi ben seni pembelere büründürmeden kendi tarzında birşeyler bul ve dene.."Bu tehdi duyduktan sonra kesinlikle çekingenliğimden eser kalmamıştı.Pembe dedi ıyk.
Sakin adımlarla pantolonların olduğu bölüme ilerledim.Bi kaç kot ve siyah pantolon alıp bay Peter'ın işaret ettiği sepete bıraktım.İkisi de gülümsüyordu.Bayan Peter zevkime uygun şeyler gösterip itirazımı kabul etmeden sepete atıyordu.Mağazadan mağazaya giriyor elimiz boş çıkmıyorduk.Sürekli birşeyler deneyip çıkarmaktan yorgun düşmüştüm.Gömlekler elbiseler pijamalar pantolonlar botlar babetler spor ayakkabıları çantalar takılar aman Allah'ım tüm yetimhaneyi giydirecek kadar şey almıştık.Hepsini giyebileceğimi hiç sanmıyordum...Bana göre ihtiyaçtan fazlası gereksizdi.Bayan Peter'e göre ise bu kadar şey almamıza rağmen dolabın karşısına geçtiğimde hep "Aman Allah'ım giyecek hiç birşeyim yok" diyecektim..Bu lafına gerçekten gülmüştüm.Bilmediği birşey vardı benim hiç bu kadar kıyafetim olmamıştı.
Günün sonunda yemek yemek için bi yere girdik.Sessiz sakin elit bi ortamdı.Elim ayağıma dolaşsada bi kaç şey atıştırıp onların yemeklerini bitirmesini bekledim.Hala bana soru sormuyorlardı.Garip bir şekilde sanki beni önceden beri tanıyormuşlar hissi veriyorlardı.Bayan Peter'ın zevkime hakim olması bunu kanıtlar nitelikteydi..Bana getirdiği her kıyafet vs siyah beyaz bordu ve gri ağırlıktaydı..Pek tabi istisnalar oluyordu ama ciciş kızlar renklerini dayatmamıştı...
Arada sohbetlerine katılıyor benim konuştuğumu duyduklarında mutlu olduklarını görüp afallıyordum.Bay Peter yemeğini bitirmiş bayan Peter'ı bekelrken bana döndü."Amelya sence yatak odan için eşyaları şimdi mi almalıyız yoksa odanı gördükten sonra mı seçmelisin?"ne diyeceğimi bilemedim."Fark etmez" dedim mahçup bi tebessümle.Bayan Peter araya girdi."Ufak tefek olan eşyaları alalım.Geriye kalanı odayı gördükten sonra kendin karar ver bence."
"peki" dedim.Bay Peter hesabı ödedikten sonra oradan ayrıldık.Yol üstünde bi mağazaya girdik.Bayan Peter ile nevresim takımı yastık puf gibi ıvır vızırı hallederken bay Peter mağaza daki yatağın üstüne yatmış ölü taklidi yapıyordu.Bunu gören görevli ilk önce kaşlarını çatsada dayanamayıp gülmeye başladı.
Bayan Peter beni çok dikkatli inceliyordu.Gözüm az da olsa neye takılsa arkamı döndüğümde sepete atıyordu.Gerek yok demekten usanmıştım o bana kızmaktan usanmamıştı.
Sanırım gereken herşeyi almıştık.Hatta fazlasınıda almıştık.Caddede otoparka ilerken bakışlarım köşedeki kitapçıya takılmıştı.İkinci el kitap satıyordu.Bay Peter hemen bakışlarımı yakalamış beni içeri iteklemişti.Benim diyip sahipleneceğim bir sürü kitabım olmuştu.Hemde ikinci el.Her şey bu kadar mükkemmelken biriniin beni bu rüyadan dürtüp uyandırmasını bekliyordum.Kimse uyandırmadı.Benimde uyanmamak işime geliyordu zaten ....
Ellerimizde tonlarca poşet sonunda arabaya varabilmiştik.Saat kaçtı bugün günlerden neydi zaman dilimine dair hiç bir fikrim yoktu.Poşetleri bagaja koyup arabaya geçtik.Bay Peter "Ah siz kadınlar...Yemin ediyorum alışverişte ömrünü tüketirsiniz adamın"diyerek gülüyordu.Bayan Peter "James bir daha tekrarlar mısın?" dedi.Sesi tehtit kokuyordu.Bay Peter cevap verirken çoktan onları dinlemeyi kesip camdan bakmaya başlamıştım.Gülümsedim..
Yağmur yağıyordu.Arabanın camında binlerce damlacık vardı.Geceyi mağazalardan yansıyan ışık cümbüşü aydınlatıyordu.İlk kez gece vakti dışarıdaydım.Ve tanık olduğum şu görüntü güzeldi...çok güzeldi...
Acaba gideğimiz yer nasıl bi yerdi.Evet Rainy kasabasının iklimi konumu hakkında belirli bi bilgim vardı gördüğüm derslerden dolayı..Fakat bunun dışında pek bilgim yoktu.Peki oturdukları ev nasıldı.Bina dairesi?Tek katlı bi ev ya da iki katlı?
Tüm bu düşünceleri bi köşeye attım.En önemlilerini görmezden geliyordum.Nereye nasıl kim olarak gidiyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ARDINDA
Misterio / SuspensoKaranlığın ardında gizlenen sırlar...Acıdan beslenip benliğini arayan bir kadın... Ve hayatta tek başına kalmanın mücadelesini sürdüren bir adam.Yalnızlık hiç bu kadar koyu hiç bu kadar soğuk olmamıştı.O bu oyunu tek başına oynamak zorundaydı...hem...