8. Bölüm: Mahalle Raconu Koçum!

2.5K 97 5
                                    

"Vay anasını! Atakan kapmış fıstık gibi kızı desenize." Fatih'in gülerek konuşması bizi de keyiflendirmişti.

Gökçen çitlediği çekirdeğin kabuğunu Fatih'e doğru attı.
"Niye lan bizim kızlarımızda güzel." Berkan, Gökçen'e göz kırparak konuştu.

Fatih: "Bende güzelim bir kere."

"Tabi güzelsin annem." Ona göz kırpmıştım.

"Ayna ayna söyle ba-" derken Gökçen, Berkan'ın sözünü kesti.

"Berkan mı daha güzel ben mi?" Fatih bir kahkaha attı.

"İkinizin güzelliği karşısında ayna çatlar ve bu hikaye burada biter."

Yanımda oturan Fatih kolumu dürttü. "Nerde seninki?"

"Uyuyor." Daha on beş dakika önce konuşmuştum.

Berkan: "O değilde şimdi ben şeyi anlamadım. Zeyneple Atakan sevgiliymiş. İkisi de çok fazla içmiş. Yola çıkınca da Atakan kaza yapmış. Öyle mi?"

"Aynen öyle kardeşim ama varya kapıyı açtım. Açtığım an bir kız kucağıma bayıldı." diye cevapladı Fatih.

Gökçen: "Kızda güzeldi Allah için."

"Neyse ya bırakın bunları da. Evlilik ne zamana?" Sorum Berkan ve Gökçen'e yönelikti. Aralarında kısa bir bakışma yaşandı.

"Ya biz kışın evlenmek istiyoruz. O yüzden şimdi nişandı, istemeydi, sözdü öyle şeyleri halledelim diyoruz." diye cevapladı Gökçen.

Berkan: "Aynen bir de paraydı filan yani biliyorsunuz durumları." Onun da kendi çapında geliri vardı. Çocuk haklıydı.

"Parayı o kadar kafaya takmayın. Biz ne güne duruyoruz burada?" dedi Fatih.

"Aynen. Siz sadece planlayın. Biz bir şekilde hallederiz."

Fatih: "Senin işin nasıl gidiyor?"

"Güzel diyelim güzel olsun. Projelerimizi filan da yetiştirdik. Allah'a şükür gayet iyi ilerliyoruz." diye cevapladım.

"Sizinki nasıl Gökçen?" diye bu seferde Gökçen'e sordu Fatih.

"Valla bizimki de gayet güzel. Her şey tıkır, param çıtır." diye cevapladı Gökçen. Güldük.

Telefonumdan saate baktım. 23.47'idi.
"Ben kalkıyorum. Zamanlıca resimlerimi de yapıp eve gideyim." dedim ve oturduğum duvardan atladım.

"Sana sergi açacağım!" diye arkamdan bağırdı Berkan. Gülerek sahil yolunu takip ettim.

"Kupa Kızı!"

"Vay!" Turan? Ne işi vardı acaba buralarda.

"Hangi rüzgar attı seni buraya?" Beraber yürümeye başlamıştık.

"Seninki duruyor mu sanıyorsun? Neymiş çok yorgunmuş. Beni gönderdi sana bakayım diye." Kahkaha attım.

"Sen de ona yap aynısını."

"Haklısın Kupa Kızı. Neyse ben koşumu yapmaya devam edeyim. Sen beni görürsen sana koşuya çıktım diyecektim. Fırat'a bir şey demek yok. Söz mü?" Güldüm.

"Söz. Hadi sen devam et koşuna." El sallayarak uzaklaştı. Bende her zamanki yerime gülerek yerleştim. Kalemlerimi ve defterimi ayarlamış tam aklımdakileri kağıda dökecekken yine bir ses geldi arkadan.

"Hşşşşt!"

"Kimsin lan sen?" Sesimin sert çıkmasına özen göstermiştim.

"Seninle biraz oynayalım mı güzelim?"

Mahalle İşleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin