Saatlerdir ameliyathanenin kapısının önünde Atakan'a dair küçücük bir umut bekliyordum.
Küçücük de olsa bir umut... Doktorlar çok riskli bir ameliyata aldıklarını söylüyor gerisi hakkında kimse bilgi vermiyordu. Sinirden kafayı yemek üzereyken Fırat aradı.
"Alin, Atakan nasıl? Bir bilginiz var mı?" Allah kahretsin ki yoktu.
"Sadece çok riskli bir ameliyata alındığını söylüyorlar. Onun dışında kimse bilgi vermiyor. Ya Fırat gerçekten kafayı yiyecek duruma geldim. Kimse hiçbir şey demiyor." Upuzun bir zamandan sonra birine gözyaşlarımı açtım. Ne yaptığımı bilemez halde telefon elimde yavaş adımlarla dışarı çıktım.
"Üzülme artık. Hem o gayet iyi olacak. Dışarı çıkar mısın birazcık?"
"Çıktım." dedim. Hava çok soğuktu. Günlerdir ıssız çöl sıcağı yaşarken bir an da böyle soğuması anormal geliyordu.
"Karşına bakmayı dener misin?" Kafamı kaldırdım. Karşımda Fırat'ı gördüm.
"Nasılsın? Bu tişörtle üşümedin mi sen?" Üşümüştüm.
"Biraz ama önemli değil." Gözyaşlarım artık kendiliğinden akıyordu. Montunu çıkartıp omuzlarıma koydu. Gözyaşlarım ile ıslanmış yüzümü avuçları arasına aldı ve gözyaşlarımı sildi. Hemen yandaki parka doğru yürümeye başladık.
"Size sarılabilir miyim?" diye sordun acizlik içinde. Montu tam düşüyordu ki yeniden omuzlarına koyarken cevap verdi.
"Bana sarılabilirsin Güzellik." Kollarımı boynuna doladım. O da kollarını belime doladı. "Tüm gün boyunca tek ihtiyacım buymuş." dedim kollarımı geri çekmeden.
"Benimde yorgunluğumu atma şeklimmiş."
Atakan nasıl olmuştu acaba? Yavaş yavaş kendimi geri çektim. Yanımızda ki banka oturduk.
"Atakan senin için önemli sanırım." Bu konuları konuşacak modumda değildim.
"Sonra konuşsak." Başını anlayışla salladı. Başımı omzuna koydum ve gözlerimi kapattım. Kolunu omzuma attı ve düşen montunu düzeltti.
"Burda hep yatabilirsin Güzellik." Gülümsedim.
"Bugün olanlardan dolayı bana kızgın mısın?" Dedim. O sırada ellerim ayakkabılarıma yöneldi. "Aksine bir daha yapacağız diye mutluyum."dedi.
"Bir daha mı?" dedim şaşırarak. O sırada sağ ayakkabımı çıkartmıştım.
"Evet, telafi etme şansımız olmalı bence." Sol ayakkabımı da çıkardım. "Bence de, olabilir yani."
"Atakan..."dedim. "Şimdi anlatma istersen. Kötü oluyorsun." Başımı iki yana salladım ve devam ettim.
"Biz beş yıl önceye kadar sevgiliydik. Hatta evlenmeyi bile düşünüyorduk. Ciddi bir ilişkimiz vardı. Ama sonra bir gün Atakan'ın tayni çıktı. Ara sıra o geliyordu buralara, ara sıra da ben oralara gidiyordum. Ama sonra Atakan bunun böyle yürümeyeceğini, uzak mesafe ilişkisinin bizi yorduğunu söyleyerek ayrıldı. Meğersem hayatına başka birisini almış. Beş ay önce de buraya geri döndü. Ordu doktoruydu Atakan. Şimdi normal doktorluk yapıyor. Benim hayatımda büyük bir yer ona ait değil. Aksine küçücük bir yeri doldurduğuna bile inanmıyorum ama işte çocukluğumuz beraber geçti. Sonra iki yıl boyunca birbirimiz için her şeyi yaptık. Güzel anılarımız vardı. Bir de Gökçen sürekli seni sayıklıyor diyince sanki suçlu benmişim gibi hissettim."
Gözyaşlarım sel olmuş akıp giderken Fırat yeniden yüzümü avuçları arasına aldı. Önce akan damlaları sildi. Sonra öne gelen saçlarımı arkaya attı ve beni kendine doğru çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle İşleri
Fiksi RemajaYepyeni bir yaz öyküsü okumaya hazır mısınız? Birbirinden güzel insanlarla beraber olacağız. Bu kitabın dizisi çekilsin diye hep birlikte çıldıracağız.Hazır olun!! :)