Akşam olmuştu. Her zamanki yerimiz olan duvarın üstünde oturmuş Berkan ve Gökçen'in kavgasını dinliyordum.
Gökçen bir şirkette işe başlayacaktı ve Berkan bu durumu gözünde büyüttükçe büyütüyor, olmayacak senaryolar yazıyordu. Yanımda oturan Fatih onların bu hâline göz devirdiğinde derin bir nefes alıp aralarına girdim.
"Lan Berko yine çok iyi saçmaladın be." Gökçen gözlerimin içine bakarak onu kurtarmam için yalvardı.
Fatih: "Niye saçmalamış olsun ki Alin? Çocuk sadece Gökçen oraya giderse neler olacağından bahsediyor." Fatih'e ters ters baktım.
Berkan: "Yani abi sonunda beni destekleyen biri. Yürü be kardeşim." Artık Gökçen'i ben savunamazdım. İki erkek kendilerini haklı çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Gökçen: "Lan arkadaş iyi ki bir holdingde işe başlayacağım dedim ya. Susun artık. Kapatın bu konuyu. Babam bu kadar karışmadı be!" En sonunda içinde biriktirdiği kıvılcım patlamıştı kızın. Eh ne diyeyim, haklıydı.
Berkan: "Baban tabi karışmaz kızım. Oraya gideceksin iyi maaş alıp eve para getireceksin. Zengin koca bulacaksın. Tabi karışmaz! Hayata bak be! Ben gibi fakire mi verir seni, yoksa dünyanın parasını alan o gelecekteki zengin züppe kocana mı?"
Aynen Berkan'ım ben de İngiltere kraliçesi olacağım.
Gökçen elinde çitlemekte olduğu çekirdeği pakete koydu ve Berkan'ın önüne geçti. Ellerinin arasına Berkan'ın yüzünü aldı. İyice yaklaştı.
"Eğer o kadar çok isteseydin Berkan'ım, sağ elinin yüzük parmağını gözüne soktu, bak burada yüzük olurdu." Sonra bize iyi geceler diledi ve gitti.
"Peşinden gideyim mi?" Konu Gökçen olunca Berkan'ın gerçekten aklı duruyordu. Buna Tanrı da dahil hepimiz şahittik.
"Durduğun kabahat." dedim ve o koşarken arkasından el salladım.
Fatih: "Alin bizde eve gidelim. Sahilden soğuk vurmaya başladı." Fatih'i başımla onayladım ve elini tutarak oturduğum duvardan aşağı indim. Bizim eve doğru yürümeye başladık.
"Ben Berkan'ın yerinde olsam çoktan nikahı basmıştım." diye söze girdi. Gerçekten de Berkan geç kalıyordu.
"Ya bizim Berkan işte o. Daha dün çikolatalı süt diye ağlayan, arabaları olmadan uyuyamayan, bir tane sakıza yirmi beş yerine beş kuruş vermek için elinden geleni yapan Berkan. Yani çabuk olur mu olmaz mı bilmiyorum ama Gökçen'de hızlı olsun diye naz yapıyor. Yoksa Gökçen o şirkette daha iyilerini mutlaka bulur." Başını salladı.
"Haklısın galiba." Güldüm. O sırada bizim evin önüne de gelmiştik. "Neyse iyi geceler Fatih. Evdekilere selam söyle."
"İyi geceler Alin. Sen de selam söyle."
"Aleyküm selam Fatihcim, benden de selam söyle." Başımı yukarı kaldırdım ki ne göreyim!? Annem, Minay, Gülay Abla ve Suna bizi izliyormuş. Fatih'e mahcup bir şekilde baktım. Gülüyordu.
"Biliyorum ben. Hadi yukarı çık takılma bu kadar."
"Özür dilerim, iyi geceler." Bana iyi geceler dilemiş ve sokak aşağı yürümeye devam etmişti. Hemen yukarı çıkıp ellerimi belime koydum ve annemlere baktım.
"Anne ne yapmaya çalışıyorsunuz siz?" Sokranarak içeri girdim.
"Kızım bak defalarca dedim yine diyorum. Evlen şu çocukla. Gözünün içine bakıyor ya." Annemin klasikleriydi işte.
"Kız Fatih'ten iyisini mi bulacaksın? Evlen gitsin anam." Gülay Abla elindeki sarma tabağıyla oturma odasından yanımıza geldi. Elinde tuttuğu sarmalardan ben de yemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle İşleri
Fiksi RemajaYepyeni bir yaz öyküsü okumaya hazır mısınız? Birbirinden güzel insanlarla beraber olacağız. Bu kitabın dizisi çekilsin diye hep birlikte çıldıracağız.Hazır olun!! :)