2.Bölüm:GEÇMİŞTEN HATIRA SON ACI KIRINTILARI

68 5 1
                                    

    Evet arkadaşlar ikinci bölüm geç geldi bunu benim acemi oluşuma verirseniz sevinirim, bölümü iki kere yazdım en sonunda içime sindi ve sizler ile paylaştım. Desteklerinizi bekliyorum, bu hikaye diğer hikayelerden farklı bu hikaye biraz sizden biraz benden bir hikaye. Yorum yapmayı unutmayın, sizlerin yorumları benim için çok önemli.

    NOT:Arkadaşlar bölümde geçen şiir bir yazarın şiiri değil benim yazdığım bir şiir.

    Alarmımın sesi ile uyandım ve alarmımı kapattım, rehber öğretmenim enerjik şarkılar koyun ki güne güzel başlayın demişti o yüzden her sabah 'Heijan-manitamı kalsın suç ortağı lazım' şarkısı ile güne başlıyorum bence eğlenceli bir müzik. Yavaş adımlar ile banyoya gittim ve rutin işlerimi hallettim, banyodaki işim bittikten sonra Egemen'in odasına girdim ve onuda uyandırdım. Egemen kim diye soruyorsunuz, Egemen benim kardeşim benden 1,5 yaş küçük aynı okula gidiyoruz. Egemen benden 5-10 santim uzun, esmer,kahverengi saçlı, kahberengi gözlü biri. Şimdi anlatınca bana benzediğini düşündünüz ama alakamız yok, bizim kardeş olduğumuza inanmayan insanlar var yani durum o kadar vahim.

    Egemen'i uyandırdıktan sonra odama geçtim ve üzerime bordo okul formamı giydim, bisiklet yaka rahat bir tişörttü açıkçası, 3 renk olarak satılıyor beyaz, bordo lacivert. Altıma açık renk kot pantalonumu giydim, çantamı sırtıma taktım ve kapıya doğru ilerledim beyaz spor ayakkabılarımı giydim ve Egemen'i beklemeye başladım. Egemen lacivert okul forması ve siyah kot pantalonunu giymiş ve karşımda boş boş bana bakıyordu. 'Ne var' gibisinden bir bakış attım. Egemen gözü ile aynayı işaret etti aynaya döndüm ve kendime baktım. Aman Allahım ben saçımı yapmadım, ayakkabılarımı çıkardım ve koşarak odama gittim, tarağımı aldım hızlıca saçımı taradım ve dağınık topuz yaptım. Koşarak kapıya ilerledim ayakkabımı giydim beyaz kapşonlumu giydim. Egemen çoktan inmişti aşağı, koşarak merdivenlerden indim ve yolun karşısına geçtim, servisi hep orada beklerdik.

    "Sağol Egemen demeseydin o tiple gidecektim okula." Sırıttı salak salak, ay hemen de kendini birşey san. "Teşekkür etmene gerek yok alt tarafı seni rezil olmanın eşiğinden döndürdüm, bu kadar abartmaya gerek yok abla." Kafasına bir şaplak yapıştırdım. 2 dakika falan sonra servis geldi her zaman ki tekli koltuğuma oturdum.

    Okul da popüler bir insandım herkes biraz benden çekinirdi yani sözüm geçerdi. Bu güne kadar hiç sevgilim olmadı, aşık oldum olmasına ama karşılıklı olmadı, zaten lise zamanların da sevgili olaylarını saçma buluyorum zaten kulaklığımı çıkardım ve şarkı listemin en başındaki şarkıyı oynattım 'Kaan Boşnak-bırakma kendini' çok sevdiğim bir şarkı, gerçekten seven bir adamın yazdığı bir şarkı. Sözleri diyor ki;

  Bilmem kime gücendin hadi gel anlat bana
  Değişmem gülüşünü tüm dünya benim olsa da
  Her kimse seni üzüp üstüne ağlatırsa
  Bir damla su vermem çöllerde kavrulsada.

    Bir çok anlam var bu 4 satırlık şarkı sözünde ama çoğu kişi şarkıyı sözlerinin mantığına, içinde yatan hikayeye bakıp seçmiyor, çünkü şarkıyı melodisine göre seçiyorlar, ne kadar acınası değil mi? Birileri bir yerlerde acı çekerek, belki de ağlıyarak yazıyor şarkının sözlerini ama çoğu insan kendini şarkının melodisine kaptırıp sözlerde yatan hüzünü, aşkı, yalnızlığı, umudu, hayal kırıklığını,sevinci göremiyor. Bildiğim tek birşey var ki şiir okuyan insanlar daha iyi dinliyor şarkıyı çünkü onlar satırlara sığdırılmış duyguları fark eden insanlar, onlar anlayan insanlar.

    2. Şarkım bittiğinde okula varmıştık bile, servisten inip en arkada oturan Egemen'in inmesini bekledim oda yanıma gelince birlikte okul kapısına ilerlemeye başladık. Gece gördüğüm rüyayı düşünerek yürüyordum. Acaba bu bir işaret mi ondan artık vazgeçmelimiyim? ya da çoktan vazgeçtim mi?. Kendi kendime konuşurken sağ koluma biri girdi, sağ tarafıma döndüğüm de şaşkın Yankı'yı gördüm. "Gizem hani sana bir çocuktan bahsetmiştim ya hani, işte şu ilerideki bankta oturan çocuk." Yankı'nın gösterdiği yere baktım, kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, gözlüklü, yaklaşık 1.80 boylarında bir çocuk oturuyordu. "Yankı bu çocuk sana çok fazla hem zaten bunun sevgilisi vardır, ne kendini ne de beni yorma boşu boşuna." Yankı bana kötü bir bakış attı. "Hiçte fazla falan değil bana ben hallederim onu, bir mektup yazıcam ve birine verip ona göndericem nasıl fikir ama, dahice değil mi?." Kafamı 'evet' der gibi salladım birlikte okul binasına girdik, merdivenlerden çıktık.

Kirlenen DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin