Hızlı bir bölüm ile sizlerleyim. Yazım hataları için özür dilerim iyi okumalar...
"Gizem uyan artık, amma uyudun, okul bitti sen hala uyuyorsun." Atlas'ın gıcık sesi ile gözlerimi açtım. Yattığım koltuktan kalktım. "Okul bitti mi?." Atlas kafasını salladı. "Şeyy ben ,çantamı alayım sınıftan." Kapıya ilerlerken Atlas kolumdan tuttu ona baktığımda bana diğer eli ile bir yeri gösteriyordu, gösterdiği yere baktığımda onun çantasını ve kendi çantamı gördüm. "Teşekkürler Atlas, bütün işleri sen yaptın bir de üstüne çantamı getirdin." Atlas yerden çantasını aldı benim çantamı da bana verdi. "Sorun değil, eve birlikte yürüyelim mi? ." Gülümsedi, gülümsedim birlikte aşağı indik, okulun kapısında beni bekleyen Pars'ı görünce, onunla konuşacağımızı unuttuğumu hatırladım. Adımlarımı hızlandırıp yanına ilerledim. "Pars ben özür dilerim, yanına gelemedim tüm gün fotokopi çekip dağıttık." Pars içten bir şekilde gülümsedi. "Sorun değil, ama şey...bir yerlerde birlikte birşeyler yiyip konuşsak." Biraz düşündüm ve uygun olduğu kararına vardım. "Olur gidelim." Atlas'a söylemek için arkamı döndüğümde sarışın bir kız ile konuşuyordu, Atlas kızın önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına doğru eli ile taradı, birden yüzüm düştü ve kalbim sızladı, farklı duygular hissetmeye başladım, sanki hiç yabancı değildim bu duygulara sanki tanıdıktı bu his...1 yıl önce
Seçmeli dersimin olduğu sınıfa girip yerime oturdum. Adını bilmediğim hoca sınıfa girdi, masasına oturdu hızlıca yoklama alıp derse başladı, ben de en arka sırada oturmanın avantajlarından biri olan 'derste uyumak' eylemini gerçekleştirme kararı aldım sıraya başımı koydum ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. "Gizem kalk." Bir yandan beni dürten, bir yandan da konuşan kim diye bakmak için kafamı kaldırdım ve endişeli bir ifade ile bana bakan Aycan ile karşılaştım. "Ders bitmiş mi ya? Zaman ne hızlı geçiyor uyurken." Aycan'ın endişesi bir gram kesilmemesi beni tedirgin etti. "Ne oldu Aycan." Aycan yere bakarak. "Gizem...Emre." dedi, cümlesine devam etmesini bekledim etmeyince elim ile omuzunu dürttüm. "Devam et Aycan." Aycan huzursuzca kıpırdandı gözünü kapatıp tek nefeste herşeyi söyledi. "Gizem Emre bir kız ile yan yana oturdu, ben pek takmadım daha sonra kızın bacağını okşadı ve kız bundan hiç rahatsız olmadı hatta yanağından öptü Emre'yi." Gözlerim yanmaya başlamıştı bile, etrafı inceledim, herkes gülüyordu kahkaha sesleri kulağımı tırmalıyordu. Sıranın üstündekileri yere attım ve 'yeter' diye bağırdım. İçimde değişik bir his vardı farklı bir his, insanın içini acıtan bir his...
Atlas'a bakmamaya çalışarak yürümeye başladım o kadar hızlı yürüyordum ki 10 saniye de okulun sokağından çıkmıştım. Birden durdum ve kendime 'neden bu kadar hızlı yürüyorum ki?.' Diye sordum. Omzumda bir el hissedince kafamı çevirdim ve elin sahibinin baktım, nefes nefese kalmış bir adet Pars. "Gizem seslendim duymadın mı? Üstelik neden o kadar hızlı yürüyordun." Gülümsedim. "İnanır mısın? Az önce ben de kendime aynı soruyu sordum." Pars eli ile yürümemi işaret etti. "Nereye gidelim Gizem." Biraz düşündüm, nereye gitsek, nereye gitsek, bir cevap bulamayınca Pars'a döndüm. "Bilmiyorum Pars istediğin yere gidebiliriz, benim için fark etmez." Pars kafasını öne eğdi ve gülümsedi. Birlikte 10 dakika falan yürüdük, Pars eli ile bir yeri gösterince, gösterdiği yere baktım. Küçük ama bir o kadar da güzel bir mekandı. Birlikte içeri girdik ve boş bir masaya oturduk, Pars siparişi verirken ben de etrafı incelemeye başladım. Her bir duvar farklı bir renge boyanmıştı, sarı, mor, pembe ve yeşil. Bu dört rengin bir arada bu kadar güzel duracağı hiç aklıma gelmezdi doğrusu. Masalar ve sandalyeler siyahtı, zemin de ise değişik desenler vardı. O kasar güzel bir mekandı ki burası Pars'a beni buraya getirdiği için teşekkür etme kararı aldım. "Pars beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim, çok güzel bir mekan burası." Pars gülümsedi fakat o kadar içten gülümsedi ki ben de ona gülümsedim. "Birşey değil Gizem." Pars elini ensesine attı ve konuşmaya başladı. "Gizem buraya seninle birşey konuşmak için geldik." Kafam ile onu onayladım. "Gizem ben sana birşey sormak istiyorum." Merakla oturduğum yerde dikleştim. "Sor." Pars derin bir nefes aldı. "Gizem ben seni seviyorum. Benimle çıkar mısın?." Pars'a baktım, heyecanlıydı, yeşil gözleri parlıyordu, bir de camdan kendi yansımama baktım yüzümde hiçbir duygudan zerre iz yoktu. "Pars ben biraz düşünmek istiyorum yani, seni daha tam anlamıyla tanımıyorum." Pars'ın yeşil gözlerindeki parıltısı söndü, heyecanı yok oldu suratında tek bir duygu vardı, üzüntü. Evet Pars cevabım yüzünden üzülmüştü ve aman allahım gözleri dolmuştu, ne yani beni bu kadar çok mu sevmişti beni?. Içimdeki ses bana bir fikir veriyordu ama ne kalbim, ne de aklım bu fikrin uygun olduğunu düşünmüyordu fakat ben bir an için içimdeki sesi dinledim ve dinler dinlemez pişman oldum. "Düşündüm de sevgili iken de tanıyabiliriz birbirimizi, ben kabul ediyorum Pars, seninle sevgili olurum." Pars sözlerim ile dolan gözlerini sildi, gözleri tekrar parlamaya başladı. Ayağa kalktı ve yanıma oturdu, bana sarıldı ama sanki bir bebeğe sarılır gibi, incitmekten korkar gibi, bir an içim acıdı onu kandırıyordum. Pars benden ayrıldı yanağıma ufak bir öpücük kondurdu ve yüzündeki kocaman gülümseme ile yerine oturdu ben ise yüzümdeki sahte bir gülümseme dışarı bakıyordum. "Buyrun, siparişleriniz." Pars'ın ne sipariş ettiğine bakmak için yüzümü masaya çevirdim. İkimize de su böreği sipariş etmişti ve su böreği benim en sevdiğim yemeklerden biriydi. "Eğer sevmiyorsan başka birşey söyleyebiliriz." Gözümü tabaktan ayırıp Pars'a çevirdim. "Deli misin sen? Su böreği sevilmez mi?." Pars eli ile başlamamış söyledi, ben de mideme inmeyi bekleyen su böreğini daha fazla bekletmeyip yemeye başladım. Yemek yerken hiç konuşmamıştık, zaten yemek yerken konuşulmasını pek seven bir insan değilimdir. "Gizem tatlı ne yersin?." Pars'ın sorusu ile düşüncelerimden sıyrıldım. "Bilmem, bunu da sen seç, zevkin iyiymiş." Pars başı ile beni onayladığını gösteren bir hareket yaptı ve garsonu çağırıp birşeyler söyledi, Garson kafasını 'peki' der gibi salladı ve masadan uzaklaştı. Pars cebinden telefonunu çıkarıp bana uzattı. "Gizem telefon numaranı verir misin?." Elinden telefonu aldım numaramı yazdım ve eline geri verdim. Pars telefonu eline aldı ve beni çaldırdı. Pars'ı kaydetmek için cebimden telefonumu çıkardım, bir süre nasıl kaydetsem diye düşündüm, içimden hiç 'sevgilim' gibi şeyler yazmak gelmiyordu aklıma gelen ilk şeyi yazdım. 'Orman Gözlü' şöyle bir baktım Pars görürse yanlış anlar mı diye düşündüm sonuçta insan sevgilisini neden böyle kaydetsin ki. Biraz düşündükten sonra sahiplendiğimi düşünsün diye 'Orman Gözlüm' yazdım yanına yeşil kalp emojisi koydum, telefonumu cebimi koydum ve Pars'a baktım hala telefonu ile ilgileniyordu, bir an 'acaba beni telefonuna nasıl kaydetti?' Diye sormadım kendime. Pars bana bakınca dışardan sorduğumu farkettim. Pars telefonunu önüme koydu "Ara bakalım, nasıl kaydetmişim seni." Merakıma yenik düşüp aradım. Ekranda belirten yazı içimin sızlamasına sebep oldu çünkü ekranda 'Yürek Yangınım' yazıyordu. O beni çok fazla seviyordu ve ben bu sevginin altında ezilmekten korkuyordum. Telefonunu aldı. "Şimdi sıra bende." Telefonumu masanın üzerine koydum. Pars ekranda belirten yazıyı görünce gözleri parıldadı, ama bunu içten duygularla yazmadığımı bilse sanırım kendini çok kötü hissederdi. Garson elinde tabaklar ile masaya geldi birini benim önüme diğerini de Pars'ın önüne koydu. Tabağa baktığımda en sevdiğim tatlılardan birini gördüm trileçe. "Pars sen benim hakkımda araştırma falan mı yaptın?" Pars kafasını olmus anlamda salladı vegülümsedi. "Seçim benim en sevdiğim yemeği ve tatlıyı nereden biliyorsun." Pars elindeki çatalı bıraktı. "Bunlar benimde en sevdiğim yemek ve tatlı." Gülümsedim ve beni bekleyen tatlıya kucak açtım. Tatlılarımız bitince hesabı ödedik, mekandan çıktık ve yavaş adımlarla yürümeye başladık. "Gizem seni eve bırakayım." Kafamı salladım ve yürümeye devam ettim. İçimden bir ses Pars'a sarıl o mutlu olmayı hak ediyor diyor, diyerek yanım ise saçmalama Gizem diyor ben kalbimi dinledim ve Pars'a sarıldım Pars başta garip olsada kendini toparlayıp kolunu omzuma attı ve saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu, o an bir söyledi verdim kendi kendime 'sana aşık olmak için elimden geleni yapacağım Pars'. Bir süre yürüdükten sonra eve varmıştık. Pars'tan ayrıldım. "Bu güzel gün için teşekkür ederim Pars." Pars bana daha çok yaklaştı. "Asıl ben teşekkür ederim benim sevgilim olduğun için." Dudağıma çok yakın bir yere öpücük kondurdu ve çekildi. Hızlıca apartmana girdim ve kapıyı kapatıp yere oturdum, başıma açtığım bu dertten can yakmadan çıkmanın yollarını düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirlenen Duygular
ChickLitKırılmaktan yorulmuş bir kız ve kırmaya doyamayan bir adam Genç kızın aşkı yetecek mi?yoksa tükenecek mi?