+35 Vote ve +70 yorum sınırdır, seviliyorsunuz canlarım.
--------------
"Eğer benimle evlenirsen Bay Malfoy yakamızdan ayrılmayacak." dedi James ağlamaklı bir sesle. Teddy Lupin'in düğününde yalnız kalamamışlardı çünkü Draco Malfoy sürekli diplerinde bitip durmuştu. Hatta dans ederken dahi mavi-gri gözleriyle James Sirius Potter'a minik Avada lanetleri atmıştı. Bu durum Harry Potter ve Hermione Granger'ın komiğine gidiyordu, iki yakın dost Draco'nın huysuzluğuyla amansızca alay ederken James ağlamak istiyordu.
"James, babam sadece beni korumak istiyor. O sıradan bir baba." dedi Emilia babasını korumaya çalışarak. James'in haline gülmek istiyordu fakat çocuğun Potter sinirini körüklemek istemediği için sadece susuyordu.
James kaşlarını çattı, kollarını birbirine dolayarak arkasına döndü ve beraber oturan ailelerine ufak bir bakış attı. Tabii ki yine Draco Malfoy tarafından izlenmeye devam ediyordu. "O hayatımda görüp görebileceğim en korkunç kayınpeder!"
James'in isyanına karşın Emilia en sonunda kahkaha atmaya başladığında James'in sinirli kalbi bir anda yumuşadı. Kızın gülerken yanağında çıkan minik gamzenin içine girip bir anda kayboldu. Gözleri kısılmıştı, sarı uzun saçları geriye doğru düşmüştü. Gülerken çıkardığı kıkırtılar kuş seslerinden bile daha güzeldi. Dalgın dalgın kızı izlemeye devam ederken kafasına gelen suyla bir anda geri kaçtı, Emilia ise gülmeyi kesmişti.
10 Yaşındaki Scorpius kafalarına su püskürtürken arkadan Draco Malfoy'un oğlunu destekleyen kahkahaları geliyordu...
****
"Jamie iyi misin?"
James gözlerini kırpıştırdı, duyduğu yabancı ses beyninin içinde yankılanırken kalkmak istemiyordu. Zaman yolculuğu yapan bedeni artık yorulmuştu, bedeni enerjisini kaybetmişti. Baygınken hatırladığı anıya girip hiç çıkmamak istiyordu, hayatının sonuna kadar orada sıkışabilirdi.
"James lütfen gözlerini aç!"
Kızın tekrar bağırmasıyla mavi gözlerini açtı. Parmaklarını kafasına götürüp sızlayan alanı ovalarken, tepesine dikilmiş kumral kızı daha önce hiç görmediğini fark etti. Dudaklarını araladı, "Scarlett nerede?"
"Scarlett? James... Scarlett kim?" dedi kız James'e doğru eğilerek, parmaklarını çocuğun yarayan kanasına götürmeye çalıştığında James duyduğu cümleyle gözlerini kocaman açtı. Bir anlığına nefesi kesilmişti, dirseklerinin üzerine yüklenip geri geri sürüklendi. Bu lanet baraka hala aynıydı, her şeyin değişmiş olması gerekiyordu. Hatta James'in bu yolculuğu dahi hatırlamaması gerekiyordu.
"Sen kimsin?" dedi sormaktan korkmayarak, korkulu gözlerini kumral kıza çevirdi. Bu kızı daha önce görmediğin emindi, üstelik kız James'e gereğinden fazla yakın davranıyordu.
"James yoksa sana Obliviate mi yaptılar? Lanet olsun! Benden korkmana gerek yok." dese bile James güvenemiyordu, kalbi göğüs kafesini delip dışarıya çıkacak derecede hızlı atıyordu. Şimdiye kadar tüm olayların iyi olması gerekmez miydi? Uyanacağı yer bu sikik baraka olmamalıydı, evinde uyanmalıydı. Rahat, huzurlu, anne ve babasının olduğu güvenli evde kalkmalıydı. Hatta doğması bile %20 ihtimaldi, belki doğması da gerekmiyordu.
"Lütfen bana iyi olduğunu söyle, sensiz bu işi beceremem." dedi kız gözleri dolarak. Uzun suratının üzerinde belli belirsiz kahverengi çiller vardı. Alnının kenarında koca bir morluk beyaz suratını süslüyordu. Göz altları çökmüş, kumral saçları düzensizce kat kat kesilmişti. "Lanet olsun, ne yapacağım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling // Tomione
Fiksi PenggemarJames Sirius Potter sessiz adımlarla taş binaya yöneldi, basamaklardan teker teker çıktı. Ahşap kapının önüne geldiğinde bebeğin yüzüne eğildi. "İyi olacaksın Herm teyze, acı çekmeyeceksin. Hatta zamanın sana verdiği kutsal görevle tüm ailelerin yar...