Çok geç geldiği için üzgünüm arkadaşlar, bazı problemlerim vardı. Hepsini halledip kurgum için gidişat düşündüm... Biraz karışık oldu ama ben sevdim bu bölümü. Diğerleri gibi uzun değil çünkü bu bir geçiş bölümü oldu. Yani kaosa geçmek üzereyiz.
Sınır +30 Vote ve +90 yorum...
-----------
2022- Farklı Bir Zaman
"Çocuklar, sonunda gelebildiniz?"
James daha şoku üzerinden atlatamamışken girişte duyduğu sesle anında hazır ola geçti. Yılların vermiş olduğu paranoyaklık yüzünden asasını kaldırmış, savunma pozisyonunu almıştı. Yine yabancı bir yüzle karşılaşırken asasını hafifçe yere indirdi, yanındaki Diandra bir anda ayaklandı. Koşarak adamın kucağına atladığında James, adamın bu kızın babası olduğunu düşündü.
"Diandra, neler oldu? En sonunda minik bir ordu kurup yanınıza gelecektim." Adam kızını öptükten sonra bakışlarını James'e çevirdi. Kollarını açarak kaybolmuş çocuğa güvenli bir sarılma verdikten sonra geri çekildi. "James, iyi misin evlat?"
"James, Obliviate büyüsüne maruz kaldı baba. Neyse ki sadece bir kısım bilgileri unutmuş, onun dışında iyi."
James mavilerini adama çevirdi. Kahve saçlarına tezat olarak mavi gözleri vardı fakat bakışları Hermione Granger'ı anımsatıyordu. Uzun boyluydu, 40'lı yaşların ortalarında gözüküyordu. Bedeni hala dimdikti fakat savaşın yorgunluğu gözlerine vurmuştu. "Bunu tedavi edebiliriz ama önce yoldaşlığa buraya geldiğinize dair haber uçurmalıyım. Diandra, James'e yardımcı ol, birazdan yanınızda olurum."
Adam geldiği gibi hızla arkasına dönüp merdivenlerden çıkarken James kazan olmuş kafasına elini götürdü. Parmaklarını kuzgun karası saçlarına atıp masaj yaparcasına karıştırdığında yardım isteyen bakışlarını kıza yolladı.
"Henry Lestrange kim?" dedi James sakin kalmaya çalışarak. Bu adı hiç duyduğunu hatırlamıyordu, tek bildiği şey; Rabastan ve Rodolphus Lestrange'in yıllar önce çok fazla kötülük yapmış olduğuydu. Ellerini koltuğun kenarından çekmedi, destek alarak yavaş yavaş yürüdü ve mobilyaların üzerine oturdu. Mavi gözleri hala şöminenin üzerindeki büyük fotoğrafa kayıyordu. "Lütfen bana neler olduğunu açıkla."
"James, büyük babamı görmeye yetişemedin ama büyük annem ölmeden önce sık sık onu ziyarete gelirdiniz. Seni çok severdi, aileni ve seni..." dedi üzgünce kız, bir anda ayağa kalktı. Minik bir dolabın önünde durduktan sonra çekmecesini açıp birkaç fotoğraf aldı.
O fotoğrafları görmeye hazır mıydı?
O fotoğraflar planın yanlış gittiğinin en büyük kanıtıydı, başarısızlığın izleriydi. Baktıkça aklına Emilia gelecekti, kızın öldüğü yerde kemiklerinin nasıl sızladığını James hissedebiliyordu. Boğazında kocaman bir düğüm oluşmuştu. Ağlamak istiyordu, deli gibi ağlayıp boş bir araziye boşalana kadar sövmek istiyordu. Hayatına, kötülüğe, Voldemort'a ve en çok da hayatlarına son anda girip kabusu başlatan Delphini'ye...
Diandra yanına geldiğinde kendini belli etmemeye çalıştı, elinin tersiyle alnını sildikten sonra yana kaydı. Kızın kendisine uzattığı fotoğraflara kararsızca baktı. "Onlar kimin fotoğrafları?"
"Sence?" dedi kız, hafifçe gülümsemişti.
James korkarak birkaç fotoğraf aldı eline, titrek parmakları ufak parçayı zor tutuyordu. Baygın bakan mavileri fotoğrafın üzerinde gezinirken göz bebekleri büyümüştü. Ağzı şaşkınlıkla aralanmış, kaşlarını olabildiğince kaldırmıştı. İlk fotoğrafta Hermione Granger beyaz bir gelinlikle bahçe gibi bir yerde duruyordu, yanında ise onu belinden kavramış yakışıklı bir adam vardı. "Bu mu Henry?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling // Tomione
FanfictionJames Sirius Potter sessiz adımlarla taş binaya yöneldi, basamaklardan teker teker çıktı. Ahşap kapının önüne geldiğinde bebeğin yüzüne eğildi. "İyi olacaksın Herm teyze, acı çekmeyeceksin. Hatta zamanın sana verdiği kutsal görevle tüm ailelerin yar...