Çığlıklarım boş koridorda koştukça yankı yapıyordu. Evet, onlara göre fazla hızlıydım fakat bu koca binanın zemin katında birçok karışık oda ve farklı yollar vardı. Öyle şanssızım ki peşimdeki ölü adamlardan kaçarken yolun sonuna gelip, boş duvara tosladım. Bina içinde bile çıkmaz yollara sapabilen bir insanım daha ne beklenir ki?? Nefes nefese kaldığımda etrafımda saklanacak bir yer aramama rağmen onu da bulamadım. O an küçülmeyi istedim. Küçücük olup fark edilmemeyi. Noktadan bile küçük bir toz zerreciği haline gelmeyi, yok olmayı.
Sonunda yakalandım. Önce başıma aldığım darbeler, sonra tekmelenişim ve ardından bir ölü tarafından jiletlenişim. Ağlamaktan gözlerimden akan kanı gôrdükten sonra sessizce yere kendimi bıraktım.
Uyandığımda şu lanet karanlık hücreye tekrar gelmiştim. Şiddetli derecede şizofreni krizi geçirdiğimi ve kendime zarar verdikten sonra bayıldığımı söylediler. Yine bana kimse inanmamıştı. Ölülerin beni döverek bayılttığına inanmamışlardı. Düşündüm de, artık umrumda değil..