Bölüm 21

1.9K 129 5
                                    

Ertesi sabah uyandığımızda her şey o kadar toz pembeydi ki. Bizi bekleyen sorumlulukların üstesinden çok kolay gelebiliriz sanıyorduk. Mutlu, huzurlu ve arınmış gibiydik ama konuşmamız gereken ufak bir durum daha vardı.

Kollarının arasından sıyrılıp yatakta diklendim. O da bana ne diyeceğimi merak edercesine bakıyordu.

''Şimdi konuşmamız gereken ufak bir durum daha var.'' dedim baş ve işaret parmağımı birbirine yaklaştırarak. İçinden yine ne var diye mırıldandığını tahmin ediyordum ama bu seferki normal bir konuydu.

İki elimle saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdım. ''Eh malum artık evliyiz. Ve zannediyorum ki şimdilik ikimizin de planlarında çocuk yok.''

Suratına yok dimi dercesine baktım. Yeni bir sürpriz olmadığı için önce rahatlayan suratı şimdi daha normal ifadeye büründü. Ve bana sağ kaşını kaldırarak baktı. ''Yok mu?'' diye sordu.

Açıkçası şaşırmıştım. ''Var mı?'' diyerek sorusuna soruyla cevap verdim.

Bu sefer o da yatakta diklenip benimle aynı seviyeye geldi ama yüz yüze duruyorduk. ''Tabi ki de planlarımızda vardır diye düşünüyorum. Ama haklısın şimdilik bir süre rafa kaldırmamız daha doğru.''

 Cevabıyla rahatlamıştım. Aynı fikirde olmamıza sevindim.

Başımı onaylarcasına salladım. ''Yani bu konuyu sana açmak istedim çünkü ikimizin de söz hakkının olduğu bir konu. Senden habersiz korunamazdım.''

Bu konuyu da aramızda hallettikten sonra rahatlamıştım. En azından ikimiz arasında sorun teşkil edecek problemler olsun istemiyordum. Biz, ikimiz mutlu olduktan sonra geri kalan her şeyin kolaylıkla halledilebileceğini iddia eden taraftım.

Birlikte kahvaltı edip evliliğimizin ilk gününün tadını çıkardık. Gezdik, konuştuk, fotoğraf çekildik. Ve hava kararmaya yüz tutunca artık geri dönmemiz gerektiğine karar verdik.

Ufak eşyalarımızı da hazırlayıp arabaya yerleştik. 

İkimizin de kafasında büyük bir tedirginlik vardı. Hissediliyordu.

''Eğer rahatsız olmayacaksan ailemin seninle evli olduğum fikrine alışması için bir süre onlarla aynı evde kalmayı senden istiyorum.''

Tepkimi ölçmek istercesine yoldan gözünü ayırıp bana baktı ve sonra önüne döndü. Bense sağ taraftan izlediğim yolu izlemeyi bırakarak ona dönmüştüm. 

''İkimize ait bir ev ve hayat istememin bencilce olduğunu düşünmüyorum. Zaten bunu hakediyoruz. Ama haklısın bir süre bana alışmaları için bu teklifi kabul edebilirim. Her ne kadar pek bana uyan bir şey olmasa da.''

Başını anlayışla salladı. ''Biliyorum bitanem. Emin ol ben de seninle sadece ikimize ait bir hayat istiyorum. Ama bu süre zarfında seni tanıyıp sana biraz daha alışacaklarını düşünüyorum.''

Açıkçası korkmuyor değildim. Her ne kadar büyük bir ev olsa da o kadar insanla aynı ortamları paylaşacak olmak beni geriyordu. Çünkü hiçbir zaman bir ev içerisinde ikiden fazla kişiyle birlikte yaşamamıştım. 

''Bir süre bunun üstesinden gelebilirim. '' dedim. Onun için, hayal ettiğim hayat için her şeyi yapabilirdim. Ben güçlü bir kadındım.

''Zaten ikimiz de çalışıyor olacağız. Hafta içi birlikte evden çıkar birlikte eve gireriz. Cumartesi günleri ikimize kalır, ne istersek onu yaparız. Ama pazar günleri hepimiz evdeyken biraz zor olsa da ailece vakit geçiririz.''

Söyledikleri bana gayet makul gelmişti. Beni onlarla baş başa bırakmayacak olması beni rahatlatmıştı. Tabi ki öcü değillerdi, bana bir şey demeye kalksalar bile üstesinden gelebilirdim ama yine de kırmaya kırılmaya gerek yoktu.

Ben AşıkkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin