Bölüm 22

3.2K 148 10
                                    

Belli etmemeye çalışsam da Ali Mirza annesinin tavırlarına içten içe üzüldüğümü fark etmişti. Ama benim üzüldüğüm nokta beni bakire sanıp sanmaması değildi. Kendimi böyle bir şeyin içine sokmamdı. Evet çok aşıktım, seviyordum ama kadın düşmanı bu kültür içerisinde kendimi bulmam kendi fikirlerime çok aykırıydı. Düzeltmeye gelmiştim ama kendimi kurbanlardan biri haline getiriyordum sanki. Bana atılan iftiralar, sırf kadınım diye bunu kolayca yapabilmeleri, iftiralardan kurtulmam için Ali Mirza ile evlenmem... Evliliğimin ikinci gününde bir kadın tarafından bakireliğimin sorgulanması. Her şey o kadar bana tersti ki. 

İşin doğrusu korkuyordum. Ali Mirza ile evlendiğim için pişman olmaktan korkuyordum. Kendimi bir peri masalının içinde sanmıştım ama daha ilk günden gerçekler suratıma tokat olarak çarptı. Ama içimden bir ses saçmalama diyordu bir taraftan. Sen eğer bu baskılara karşı vazgeçseydin o zaman korkak ve kaçak olurdun. Belki ilk başta ben de bazı zorbalıklara maruz kalacaktım ama bunun sonucu güzel olacaktı, güzel olmalıydı. 

Derin bir nefes aldım ve elimi yüzümü yıkadım. Ali Mirza tarafından bir ayrımcılık veya baskı görmediğim müddetçe hem aşkımı yaşayıp hem de mücadelemi sürdürebilirdim. Yapabilirdim. 

Banyodan çıkıp beni bekleyen Ali Mirza'nın yanına gittim. Çok düşünceli ve keyifsizdi anladığım kadarıyla. Gülümseyerek yanına gidip elini tuttum. Diğer eliyle saçlarımı okşadı.

''Böyle bir konuma düşmene sebep olduğum için üzgünüm.''

''Senin sebep olduğun bir şey değil. Düzeltmeye çalıştığım durumlardan biri unuttun mu? Belki bu evde olan varlığım bile bazı şeyleri annenin anlamasını sağlar. Mesela bir kadının kadın olması zardan ibaret değildir gibi.'' dedim. İnandığım şey de kesinlikle buydu. Evet kırılmıştım ama herkesin beni kabul etmek zorunda olmadığını bilir kabullenirdim. Ama beni kabullenemezdi sadece, kadınların özgür ve kendi istedikleri hayatı yaşayabileceklerini zorla da olsa kabullenecekti. 

Ali Mirza bana sarılıp saçıma öpücük kondurdu. 

''Babam öğrenmeden bizim, benim aileme evlendiğimizi söylememiz gerek.'' dedim.

''Doğru haklısın'' diye mırıldandı hala onun koynundayken. 

''Ama korkmuyor değilim. Tamam annenle tanıştık her şey iyi güzeldi de baban?''

Dediklerine gülümsedim. Korkması da gerekirdi. Çünkü babam kolay bir insan değildi. Kendisi oldukça zorlayıcı biri olabilirdi istediği zaman.

''Valla bir şey diyemiyorum Ali. Babam bu ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Ama annemin de ne yapacağı belli olmaz.'' dedim.

Kucağından çıktım ama hala sarılıyorduk. Sadece yüz yüze gelmiştik.

''Aslında yanlarına giderek söylesek daha mı iyi olur?'' dedi Ali.

Şaşırmıştım doğrusu. Bunu isteyebileceğini düşünmemiştim. Ama içten içe böyle bir şey yapsak daha doğru olacağını da aklımdan geçirmiştim.

''Bunu ister misin gerçekten?'' dedim. 

''Tabi ki de bebeğim. Onlar senin ailen artık benim de ailem. Bunu onlara birinci ağızdan söylesek daha mutlu olurlar.'' dedi.

''Peki o zaman. Ben de seninle aynı fikirdeyim. Gidebiliriz istersen.'' dedim.


Geçen birkaç günün ardından annemi arayıp onların yanına gideceğimizi söylemiştik. Evden çıkarken Mirza'nın annesinin gözü yine üzerimizdeydi ancak hiçbir kelime etmemişti günlerdir. Farkındaydım, bir açık arıyordu. Mutsuz olduğumuzu görmek, Ali Mirza'ya ihanet ettiğime inanmak için bir şey arıyordu. O kadar inançlıydı ki oğlunun canını yakacağıma ses etmiyordu o yüzden. 

Ali ile uçağa binip İstanbul'a doğru uçtuk. Oradan aktarma ile Almanya'ya gidecektik. Çünkü annem ve babam Almanya'nın özel günü için Almanya'ya gitmişti ve uzun bir süre orada kalacaklardı. Normalde Alman kültürüne hakim olmam için annem her sene beni de götürürdü ancak çalıştığım için bir şey dememişti. Şimdi de Ali Mirza ile geleceğimizi söylediğimde çok şaşırmıştı ama böyle bir şey beklediğini de ima etmişti. Lakin evlendiğimizi duymayı beklediğini pek sanmıyordum açıkçası. Muhtemelen onu sevgilim olarak tanıştıracağımı düşünüyordu. Hatta babamı önden önden hazırlayacağını rahat olmamı bile söylemişti. Babama ne yaparsa yapsın böyle bir habere hazır olacağını hiç sanmıyordum doğrusu. 

Berlin'e indiğimizde babamın konsolosluk aracılığı ile şoförü olan Stefan bizi almaya gelmişti. Kendisi Türkçe'yi çok az biliyordu.

''Frau Lydia Hoşgeldiniz.'' dedi kırık Türkçesi ile gülümseyerek.

Ona başımla selam vererek arabaya bindim arkamdan da Ali Mirza.

Biz arabaya bindikten sonra şoför koltuğuna geçen Stefan'ın arkasından Ali Mirza kim bu dercesine baktı.

''Babamın Almanya'da ki şoförü'' dedim.

O sırada da Stefan bindi. Önce nasıl olduğumu sonra uğramak istediğimiz bir yer var mı diye sordu ve ona direkt eve gitmek istediğimizi söylediğimde onaylayarak eve doğru sürdü.

''Almanca konuştuğunu daha önce duymamıştım.'' dedi Ali Mirza. Belimden tutarak iyice kendine çekti beni. 

Saçımı savurarak sahte şımarıklıkla ''Tabi ki ben 10 dil biliyorum bilmiyor muydun.'' dedim.

''Bak seeen, hangi dillermiş onlar?'' dedi kaşlarını kaldırarak.

Gülümseyip yanağını öptüm. ''Şaka tabi ki sadece Almanca, İngilizce ve Türkçe. Almanca ve Türkçe anadillerim olduğuna göre sadece İngilizce öğrenmemi dil öğrenmek sayabiliriz.'' dedim.

''Ne kadar yetenekli bir karım var.'' dedi ve bu sefer de o beni öptü.

Eve gelmiştik.

''Hazır mısın?'' dedim Stefan kapıyı açarken. Ben hazır değildim açıkçası.

''Olabildiği kadar.'' dedi. El ele tutuşup zile bastık. Ve büyük gerginlikle kapının açılmasını bekledik.

Kapıyı annem açtığında ikimizi süzüp sonra bana kocaman sarıldı. Arkasında da babam vardı. Babamı da annemi de o kadar çok özlemiştim ki. 

Sonra babama sarıldım. Annem Almanca babam Türkçe ne kadar özlediğini belirten cümleler sarf ederken onların kucağından ayrıldım ve Ali Mirza'nın elini tutarak onu içeri doğru çekmiş bulundum.

Boğazımı temizledim. Temizlerken dış kapıyı kapattım. Olası bir bağırma, şaşırma tepkilerine karşı komşuları korumak için.

Annem ve babam ise Ali Mirza'ya bakıyordu. Annem gülümseyerek babam ise mesafeli.

''Annecim babacım önce bir oturun isterseniz. Sonra sizinle Ali Mirza'yı tanıştırmak istiyorum.'' dedim. 

Annem ''Ben tanıyorum zaten kızım oturmamıza ne gerek var.'' dedi.

''Şey o zaman. Anne baba, Ali Mirza ile biz-''

Ali Mirza bana kıyamamış olacak ki sözümü kesti. Çünkü neredeyse kalp krizi geçirecektim.

''Biz evlendik.'' diyerek cümlemi tamamladı.

''WAS?''

''NE?''


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ben AşıkkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin