Tanıtım

12.3K 382 30
                                    

Alttaki Yazıyı Lütfen Okuyun!

Merhabalar! Ben geldim. Öncelikle hepinizi çok özlediğimi ve eski bol bölümlü günlere geri dönmek istediğimi belirtmek isterim. Saygılar, sevgiler.

Şimdi gelelim asıl konuya. Bu hikayem biraz farklı olacak. Yani şu şekilde ilk başta okurken hikayenin Doğu da veya İç Anadolu da geçtiğini düşünebilirsiniz. Ancak bu hikaye ne bir Doğu ne bir İç Anadolu veya ne bir Karadeniz hikayesidir. Aslında bu hikaye tamamen bir Türkiye hikayesidir. Yani ben yazarken yer yön belirtmeyeceğim çünkü bu sorunları Türkiye'nin her yerinde yaşamak mümkün. Okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız! Ancak bazı yerlerde ağa, konak veya Karadeniz'den esintiler görürseniz şaşırmayın bu tamamen kitabı ve hikayeyi süslemek için olacak!

Bir diğer belirtmek istediğim nokta da hikayenin tamamen kurgu olduğudur. Yani gerçekle bağdaşmayan( ki hikaye tamamen gerçek unsurlardan oluşacak) bir şey gördüğünüzde lütfen yargılamayın. 

Her neyse ilk bölüm yakında sizlerleee.. :)


Gözlerimin dolmasını engellemeye çalışıyordum. Aklıma en komik anılarımı getirmeye çabalasam da olmuyordu. Elimdeki kanlı bezi yıkamaya çalışırken bunu beceremiyordum. Hıçkırarak ağlamak istiyor, sesim kesilene kadar bağırmak istiyordum.

Seviyordum, sevdiğim benim değildi ama sevgimden ölüyordum. Ve şimdi kendi ellerimle onun yaralarını sarıyordum.

Hırsımı çıkarmak istercesine sıcak suyun altında yıkadığım bezde neredeyse hiç kan kalmamıştı. Ama hala çitilemeye devam ediyor, kara kaderimi temizlemeye çalışıyordum.

Belimden dolanıp karnımda buluşan kollarla irkildim. Kokusu çoktan içime dolmuştu. Huzur, sevgi, sıcaklık, güven ne varsa bu kokudaydı benim için. Gözlerimi kapatıp tadını çıkarmak istesem de yapamazdım. Ama arkamdaki varlığı benim aşkımı körüklüyor, kendimi ona bırakma isteği uyandırıyordu.

Başını boynuma gömüp saçlarımın arasından kokumu içine çektiğini hissettim.

"Özledim." Bir fısıltı gibi çıkan sesiyle içimden bir şeyler koptu.

Titreyen ellerimle suyu kapatıp bezi bıraktım.

"Y-yapma." İçimden geçenlerin aksini anlatan kelime dudaklarımdan zar zor çıkmıştı. Canım resmen acıyordu ve ben daha fazla tahammül edemiyordum.

Beni yavaşça kendine çevirerek başımı elleri arasına aldı. Gözlerimi olabildiği kadar ondan kaçırıyordum ancak yine de ona değiyordu.

"Bana bak."

Bunu yapmak istemesem de söylediğine itaat etti bakışlarım. Kahveleri ile buluştuğumda oluşturduğum bütün gardım yerle bir oldu. Şuan her şeyi bir kenara atıp ona sarılmama ramak kalmıştı.

"Boğuluyorum. Senin deniz gözlerin her nemlendiğinde ben burada boğuluyorum kadın! Sanki göz yaşların su olup benim nefesimi tıkıyor."

Gözümden düşen tek damla yaşa engel olamamıştım. Sanki dünyanın bütün yükü benim omuzlarımdaydı. Acıdan kavruluyordum.

Beni kollarının arasına alıp yarasını umursamadan sımsıkı sarıldı. Bunu yapmamalıydı. Bu hataların ve günahların en büyüğüydü. Lakin şuanki huzuru kimsenin kollarında hissetmemiştim.

Kendimi bana sarılan kolların arasından geri çektim. "Yaran" derin bir nefes daha alıp söyleyeceklerimi toparladım. "Yaran için sana bir krem vereceğim. Günde iki defa pansuman yapsınlar onunla. Başka bir şey yoksa git lütfen."

Beni tekrar bir oyuncakmışım gibi kendine çekti. Gözlerimin içine muzip bir bakış atarak konuştu. "Pansumana gelirim o zaman."

Gözlerimi kaçırdım. "Sen bilirsin geldiğinde kızlar sana yardımcı olur."

Dudağının kenarı gülümser gibi kıvrıldı. "Ha yani bana başka kadınların dokunmasına izin vereceksin?"

Bunu söylediği an demin kaçırdığım gözlerimi tekrar ona dikerek sertçe kollarının arasından çıktım. Aslında sinirle söyleyeceğim cümle en acı gerçeği ona hatırlatacaktı.

"Sana zaten başka kadın dokunacak!"

Ben AşıkkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin