Bölüm 18

1.5K 113 4
                                    

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu idrak etmekte zorlandım. Kafamı kaldırıp etrafı seyredince odamda, yatağımda olduğumu anladım. 

Başım zonkluyordu ve hava kararmıştı sanırım. 

Aklım yerine gelmeye başlayınca olanlar beynime dolmaya başladı ve o ince sızıyı kalbimde hissettim tekrar. Hayır hayır ağlamak istemiyorum.

Odaya Beyza ve Zehra girdi. 

''Lalin, kuşum nasılsın? Başın ağrıyorsa bir ilaç yapalım.'' dedi Beyza.

Başımı iki yana sallarken Zehra ile göz göze geldim. Gözlerinde ben sana demiştim bakışı vardı. O zaman her şeyin doğru olduğunu anladım.

Zehra iki kolunu kavuşturdu. ''Ali Mirza burada. Seninle konuşmak istiyor. Kendini topladıysan bunu ertelemeden konuşun. Söyleyeceklerini dinlemelisin.''

Şuan onu dinleme fikri midemi bulandırıyordu. Tekrar başımı iki yana salladım.

''Tamam yeter bu kadar o sizin arkadaşınız olduğu kadar benim de  sevgilim.'' diyerek Ali Mirza Beyza ve Zehra'yı itekleyip odaya girdi. 

''Ne demek sevgilin? Hayırdır sen harem mi kuruyorsun bir yanda sevgili bir yanda karı?'' Beyza çemkirirken Ali Mirza bana bakıyor Zehra'da Beyza'ya bağrıyordu.

''Kes Beyza. Bir şey bildiğin yok.'' 

Zehra Beyza'yı odadan çıkarmaya çalışırken Ali Mirza ise yattığım yatağa yaklaştı ve oturdu. Ben de hızlıca yataktan kalkıp kendimi odanın diğer ucuna attım. 

''Lalin, yapma böyle'' dedi ayağa kalkıp bana yaklaşırken.

''Yaklaşma bana'' diye bağırdım.

Suratı dehşete düşmüş gibiydi. ''Lalin ne demek yaklaşma bana. Benim Ali Mirza bir başkası değil.''

''Seni tanıdığımı hiç sanmıyorum. Benim için bir yabancısın. Yatak odamda olmanı istemiyorum.''

Önüme gelip bana çok yaklaşmadan iki elini havaya kaldırdı. ''Beni dinlemelisin. Ben hala senin tanıdığın ve sevdiğin adamım.''

''Hayır. Ben seni günlerdir dinlemek için bekledim. Beni İstanbul'da yapayalnız bırakıp gittin, ne olduğunu anlatmadan. Hem de planını kendin yaptığın bir gezide beni bıraktın. Günlerdir aramadın. Şimdi de ben seni dinlemek istemiyorum. Zaten her şeyi yeterince öğrendim. Hayırlı olsun, mutluluklar.''

 Sinirle bana arkasını döndü iki elinin arasına aldı başını. ''Aklımı kaçırıcam.'' diye mırıldandı kendi kendine. 

Bana döndü sonra hemen. ''Sana ne dememi bekliyordun? Annem aradı evleneceğimi haber verdi o yüzden gidiyorum mu diyecektim. Veya buraya geldiğinde sana müjde verir gibi bu haberi mi verecektim?''

Derin bir nefes aldı. Bu sefer ben dehşete düşmüştüm. Her şeyi onun ağzından duymak bok gibi hissettirdi.

''Lalin bak. Bu işe girişirken hiçbir şeyin kolay olmayacağını biliyorduk. Bu evlilik olmayacak anladın mı beni? Düzeltmeye çalışıyorum. Kimseyi kırmadan üzmeden sadece ikimize ait bir dünya yaratmaya çalışıyorum.'' 

Şuan söylediği şeyler dünyanın en mantıklı cümleleri de olsa beni sabah düşürdüğü hali asla unutamayacaktım. 

''Evet kolay olmayacağını biliyorduk. Ama işin sonunda metres olma ihtimalimin olduğunu hiç düşünmemiştim.'' dedim histerikçe. Olduğum yerde oturup dizlerimi kendime çektim.

Sertçe çıkıştı.

''Düzgün konuş Lalin. Ben sana bunları yaşattığım için zaten ölüyorum. Karşına çıkamadım, anlatamadım. Benden duyman gerekirken çok yanlış şekilde yanlış kişilerden duydun. Özür dilerim. Seni yalnız bıraktım özür dilerim. Ama beni baştan sona dinlemelisin anladın mı?''

Ben AşıkkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin