Bölüm 12

2.8K 209 15
                                    

Ertesi sabaha kadar üçümüzün de gözüne bir damla uyku girmemişti. Ruhumuz daralmış, beynimiz çözüm aramaya çalışmaktan yorulmuştu. Şehirde olsak her şey kolaydı, farkındalık yaratmak kolaydı. Ama burada köy insanlarından biri duysa erkeği değil kadını ayıplardı işte. 
Galiba bu benim buradaki en zor imtihanımdı. 

Aslında Mirza'dan ya da Miran'dan yardım isteyebilirdik, onlar bu durumu anlardı. Ancak erkek sorununu çözmek için bir erkekten yardım almak istemiyordum artık. Çünkü her yerde Miran ya da Ali Mirza gibi erkekler yoktu. Onlar anlayışlı erkeklere sahip değilken nasıl çözüm bulacaksa biz de öyle bulmalıydık. Belki de bulamazdık...

''Beynim patlayacak artık kızlar. Ne yapacağız, ne ne?''

Zehra kesinlikle umudunu kaybetmişti. ''Her an kocası kapımıza dayanır. Bizim ona sahip çıktığımızı tahmin etmesi uzun sürmez. Geldiğinde Yiğit'de burda olsa bile anlık çözüm üretmiş olacağız. Yine gelecek, daha kötü şeyler yapacak belki de. En iyi senaryo kadını boşayıp rahat bırakması olur belki. Ama bu yine kadın için kötü olur. Dul, kocası tarafından bırakılmış bir kadını burada barındırmazlar.''

''Biliyorum Zehra. Ve açıkçası bende o adama geri dönmesini istemiyorum. Onları barıştırsak, adamın aklını başına getirsek bile o kadın her o adamla aynı yatağa girdiğinde aklına o aptal sahneler gelecek. Bizim ne yapmamız gerekiyor biliyor musunuz, bir kadının kocasıyla anlaşamayıp boşanabileceğini ve hiç bir sorun olmadan ailesinin evine geri dönebileceğini ya da kendine hayat kurabileceğini öğretmemiz, göstermemiz gerekiyor.'' Cümlelerimi bitirdikten sonra çözümü bulmuştum. Buldum işte! Hala bir şansımız vardı.

''Tabi yaa! Bizim ailesiyle konuşmamız gerekiyor. Annesine, babasına, kardeşlerine çok zor olsa da bu durumu anlatmamız, kızlarına sahip çıkması gerektiğini öğretmemiz gerekiyor.''

Beyza'nın da yüzü aydınlanmıştı. ''Evet, kesinlikle mantıklı bir fikir.''

Zehra yine olumsuzluğu ile başını önüne eğdi. ''Burada hiçbir aile böyle bir şeyi kabul etmez. Hele babası ve varsa erkek kardeşleri hayatta kabul etmez. Ailesinin itibarının sarsılacağından korkar.''

''Biliyorum Zehra. Çok haklısın. Kabul etmeme ihtimalleri o kadar yüksek ki. Eğer olur da vicdanları dayanamaz ve kadını eve alırlarsa itibarları çöker belki de köyde kimse onlara iş bile vermez. Ama böyle böyle alışacaklar. Böyle böyle normal gelecek. Ben demiyorum ki her kadın kocasına baş kaldırsın, bir dediği olmadığında bile hemen kocasına iftira atıp boşansın asla bunu kastetmiyorum. Ama eğer işin içinde şiddet, tecavüz, tehdit varsa o zaman kadının gideceği bir kapı olmalı. Ya ailesi ya kendi başına kuracağı bir ev ya da bu köye devlet desteği ile açabileceğimiz bir sığınma evi. Evet kesinlikle bu köye bir sığınma evi bile talep edebiliriz. Herkes gözleriyle kadınların ikinci bir şansı olduğunu görür. Kadınların o evlerde kalmasını istemeyecekleri için erkekler düzelir ya da aileleri bu kadınları kabullenebilir.'' 

Konuştukça beynim açılıyor, çeşitli çözümler üretiyordum. Çok zordu ama vardı işte, erkeklerden de yardım almadan bir sürü imkan vardı!

''Güzel konuşuyorsun da çok sancılı bir dönem. Yıpratıcı. Biliyorsun en ufak verdiğin eğitimde bile seni nasıl tehdit edip sıkıştırdılar. Böyle şeyler yaptığında neler yapabilirler tahmin bile edemiyorum.''

Tamam belki doğruydu ama sinirlenmiştim. ''Ne yani ben tehdit ediliyorum diye kadınların dövülmesine, öldürülmesine sessiz mi kalacağım. O zaman buraya neden geldim?''

''Sana sadece ihtimalleri sunuyorum Lalin. Eğer böyle şeyler yapacaksan sana desteğim sonsuz.''

''Tamam o zaman gidip ailesiyle konuşalım ilk önce. Annesiyle babasıyla, kardeşleriyle.''

Ben AşıkkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin