Bölüm 6

4.3K 305 21
                                    

Tüm gece salak rüyalar yüzünden uyuyamamıştım. Gözümü her kapattığımda gecenin bir yarısı Ali Mirza ile onun arabasında olduğumuzu görüyordum. Gece, geceden daha kara arabası ve gözleri kabusum gibi bir şey olmuştu. Dün akşam yaşadığım o sıkıştırılma ve tehdit olayları da beni fazlasıyla olumsuz etkilemişti. Neredeyse 4 aydır aralıksız çalışıyordum bu kadar harekete biraz dur demeliydim. Çünkü aşırı yorulmuştum. Hem bedenen hem psikolojikmen. Hafta sonu şehre giderek birazda arkadaşım da kalacaktım. Zaten bu şehre gelmem de bana destek olan bir arkadaştı.  

İlkokul arkadaşım Ece sosyolog, eşi Ege psikologdu. Kendi istekleri ile buraya geldiklerinde Ece bir gece ağlayarak beni aramıştı. Kadınların çekmiş olduğu acılara, çocukların maruz kaldığı şiddete daha fazla dayanamadığını artık sinir krizleri geçirdiğini anlatmıştı. Kendi bunları dinlemeye tahammül edemezken insanların bunları yaşadığını bilmek onu çok yaralamıştı. O gece sabaha kadar konuşmuştuk. Zaten duyarlı sayılacak bir insandım ama o geceden sonra canım daha fazla yanmaya başlamıştı.

Belki tüm dünyayı ben düzeltemezdim. Ancak kendimi ve çevremi düzeltirsem, bir kişi bile kurtulursa bu kârdı.  Bu nedenle Ece ve Ege ikilisinden de destek alarak buraya gelmiştim. Ece kadar aklımı kaybetmeden ufak bir molaya ihtiyacım vardı.

Kızlarla ve Yiğit ile konuştuktan sonra kendime ufak bir çanta hazırlayıp şehir merkezine gitmek için minibüs beklemeye başladım. Aslında burada rahat hareket etmek için bir araba iyi olurdu ancak ona daha zaman vardı.

Minibüs geldiğinde önce içine bakıp ardından bir basamak çıkıp bindim. Minibüs boş sayılırdı sadece iki kadın vardı. Paramı verdikten sonra arkada bir köşeye geçip oturdum. Camdan dışarı bütün şehri izleme fırsatım olmuştu. O kadar güzeldi ki. Bu dünya aslında çok güzeldi. Her yerin kendine özgü bir harikalığı vardı. Yerleri kötü yapan insanlardı. Burada en azından kişiler cahildi, öğrenmeye açık değildi. Bir de bunun şehir versiyonu vardı. Kendini okumuş aydın sanan ancak hala içinde cahilliği barındıran insanlar vardı. Ve bu tür insanlar daha da tehlikeliydi. Okul okumak, şehirde yaşamak da çözüm değildi yani. İnsan kalbinde kötülüğü barındırınca, iyiliğe ve gelişmeye açık olmayınca Harvard'da da okusa bir şey değişmeyecekti. Bu durum canımı daha da yakıyordu.

Elbette ben de ve benim çevremdeki insanlar da mükemmel değildi. Hatta hiç değildik. Biz yalnızca kendi içimizi rahatlatmak, manevi doyuma ulaşmak için yapıyorduk. Yani bazen bana öyle geliyordu. İhtiyacı olanlar da bu arada yaptığımız şeylerden yararlanıyordu. Zordu hem de çok zor. Ama imkansız değildi.

Yol boyunca akan giden görüntülere karşılık içimden de bu düşünceler akıp gidiyordu. Bazen böyle her şeyi sorguluyordum işte.

Şehre geldiğimizde minibüsteki kadınlarla birlikte indik. Derin bir nefes alıp çantamı koluma asarak telefonuna atmış oldukları adresi bulmaya odakladım kendimi. Bir kere gelmiştim ancak Ege araba ile almıştı. O yüzden uzun bir arayışın ardından evlerini buldum.

Genelde evde çalışıyorlardı. Arada kendi ofislerine geçseler de aslında çoğunlukla sokaktalardı.

Binalarına girip dairenin kapısını tıkladım. İçeriden gelen ayak sürme seslerini duyuyordum. Birkaç saniye sonra kapı açıldı.

"Hoşgeldin güzelim."

Ece ile coşkulu bir şekilde sarıldık. "Bende tam seni düşünüyordum. Hala gelemedik Ege ile evine."

İçeri geçip oturduk. "Bende baktım senin gelmeye niyetin yok ben geleyim dedim." Dedim şaka ile. Güldük.

Ece ile sohbet ede ede akşamı etmiştik Ege bile gelmişti. Yemek de yemiştik.

Ben AşıkkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin