"Sıcak çikolata yaptım, iyi gelir." Elimdeki kupalardan birini eline alırken ellerimiz hafifçe temas etti. Barın buna çok takılmadan sıcak çikolatayı alıp buruk bir şekilde gülümsedi.
"Seni de uykundan ettim." Elimi önemsiz der gibi sallayıp çikolatadan bir yudum aldım. "Bir saat falan olmuştu zaten uyuyalı." Kafasını sallayıp halıyı incelemeye devam etti.
"Barın?" Derin bir nefes alıp verdi. "Yanlış anlama burada böyle hiçbir şey konuşmadan da oturabiliriz ama anlatırsan dinlerim." Söylediklerimde samimiydim, neden keyfi olmadığını biliyordum ama bu kadar dağılmasının sebebini tam olarak bilmiyordum.
"Her şey üst üste geldi sanırım." Sıcak çikolatadan bir yudum alıp biraz bekledi. "Çok kolay bir hayatım olmadı. Hayat doluydum, çok sevdiğim bir arkadaş grubum vardı. Kızlı erkekli 9 kişiydik." Dolan gözlerine dayanamayıp benim de gözlerim dolarken öylece ona bakmaya devam ettim. "Barın ben bunları biliyorum." Kaşlarını çatıp bana döndüğünde devam ettim. "Ben Ece'nin çok yakın bir arkadaşıydım."
Sözlerimle sol gözünden bir yaş akınca ben de ağlamaya başladım. Bu konu her zaman en büyük yaram olacaktı.
"Ben lisede çok silik bir kızdım. Hiç arkadaşım yoktu. Sonra Ece beni fark etti." Burnumu çekip gülümsedim. "Benim gibi ezik bir kızla neden ilgilendiğini anlayamamıştım bile." Kafamı iki yana salladım. "O zamanlar hoşlandığım biri vardı. Onun çevresinden biri." Abisi. "Biz de o vesileyle arkadaş olmuştuk işte." Dirseklerini dizine dayayıp elini yüzüne yasladı ve ağlamaya başladı.
Biliyordum ki benim en büyük yaram onun da en büyük yarasıydı.
Kafamı omzuna yasladım. "Sonrasını biliyorsun zaten, aşık olduğu adam kabusu oldu." Kafasını kafama yaslayıp biraz öyle durdu. "Arkadaşı olduğunu bilmiyordum." Omzunu okşayıp gülümsedim. "Seni o kadar çok seviyordu ki Barın. Senden bahsederken gözleri parlıyordu resmen."
"O zamanlar tam bir piçtim. Kardeşimle bile doğru düzgün ilgilenmiyordum." Kafasını iki yana sallayıp öfkeyle ayağa kalktı. "Tek bildiğim o şerefsizlerle sabaha kadar içip daha 18 yaşımda adını bile bilmediğim kadınları düzmekti!" Ellerini saçlarının arasından geçirip güldü. "Baksana seninle ne kadar yakınmış, benim şimdi haberim oluyor!" Ayağa kalkıp tam karşısında durdum ve bir anda yükselip boynuna sarıldım. Birkaç saniye öylece bekleyip o da bana sarıldı.
"Ben kardeşime çok geç kaldım Gece." Yutkunup kafamı iyice boynuna soktum ve hiçbir şey demeden bekledim.
Yıllardır Ece'nin ölümüyle ilgili kendini suçladığını biliyordum. Bu zayıflığını kimseye gösteremediğini de.
Şimdi bunları benimle paylaşıyor olması içimde buruk bir mutluluk yaratmıştı. Onu yeniden sakinleştirip koltuğa oturttuğumda bağdaş kurup ona döndüm.
"Ben tam bir piç gibi davranırken en yakınım dediklerimden biri kız kardeşimin hayatını elinden aldı. Nasıl bir şey olduğunu anlayabiliyor musun?" Kucağındaki elini tutup güç vermek ister gibi sıktım. "Hep kendimi suçladım, her zaman kendimi suçladım." Kucağındaki ellerimize bakıp o da benim elimi kavradı. "Olanların benim suçum olmadığını anlamam çok uzun sürdü. Sonra anladım, suç benim değildi. O şerefsizin ve bu şerefsizliğe ortak olan tüm arkadaşlarımındı suç." Kafasını iki yana salladı. "Ama benim değildi."
Sehpanın üstündeki sıcak çikolatayı alıp içti. Elim hala ellerindeydi. "Sonra biri çıktı geldi. Enes... öz kardeşim gibi oldu. Toparladı beni." Buruk bir şekilde gülümsedi. "Sonra bir kız yüzünden bana kazık attı. Anlamıyorum lan! Anlamıyorum. Nasıl sikip attığı bir kız için arkadaşlığımıza ihanet eder?" Sertçe yutkunduğumda bakışları bana döndü. "Sen de biliyordun değil mi?" Omuzlarımı 'ben masumum' der gibi kaldırıp indirdim. "Bir hafta öncesine kadar doğru düzgün konuşmuyorduk bile Barın... sana söylesem ne değişirdi ki?"
"Haklısın, muhtemelen inanmazdım." 'Gördün mü?' der gibi bir mimik yapıp gözlerimi yeniden ellerimize indirdim. "Uyumak ister misin?" Kafasını salladı. "Buraya sorgusuz sualsiz geldim ama sorun olmaz değil mi?"
"İstediğin kadar kalabilirsin." Tabii benim kalbim dayanırsa. "Misafir odası var zaten."
"Başka bir ev bulup taşınacağım ama haftaya jüri olduğu için jürinin geçmesini beklemek zorundayım. Yoksa taşınma işleriyle uğraşamam jüriye hazırlanırken." Dudaklarımı büzüp gözlerimi kıstım.
Bir hafta bende mi kalacak bu çocuk?
"Dediğim gibi keyfine bak. Bunları sonra konuşuruz." Bir şey demeden ayağa kalktı ve peşinden ben de tabii.
Elim hala elinde olduğu için.
"Ee... ben yatayım o zaman."
"Tamam."
"Yalnız Barın..." Ensemi kaşıyıp çekimgen bir sesle konuştuğumda sonunda bana döndü. "Efendim?" Gözlerimle ellerimizi işaret ettim. "Ellerim belki bana lazım olur."
Utançla gülümseyip elimi bıraktı.
"Uyanınca görüşürüz o zaman?"
"Görüşürüz."
Görüşürüz...
***
Herhalde artık az çok Barın'ın neden anonime ısrarla umut vermediğini anlamışızdır?
Sadece anonime değil, hiçbir kıza umut vermek istemiyor zira.
Ee, Gece'nin yanında beyniyle hareket edemiyorsa demek...