"Göktuğ'a söyledim sana giyecek bir şeyler getirecek." Omletleri masaya koyarken çalan zille kapıya yöneldim. "Hep tam zamanında gelirler zaten!"
"Biz geldik!" Gazel'in haddinden fazla neşeli sesiyle gülümseyip üçüne de sarıldım. 7/24 birlikte olmaya alışık olduğumdan özlemiştim hemen. "Hoşgeldiniz bebeklerim benim." Göktuğ'un gülen yüzü arkama döndüğünde kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı.
"Biz gidelim isterseniz." Seviyesiz şakasına göz devirip kapının önünden çekildim. Barın'ın önünde böyle imalarda bulunmasa olmuyordu yani! "Zevzekleşme Göktuğ." Eliyle ağzına hayali bir fermuar çekip elindeki poşetleri adanın üstüne koydu.
Barın okulda olduğundan daha da yabancı davranıyordu sanki. Ağzını bile açmamıştı zira. "Sen getirdiğin kıyafetleri Barın'a ver. Biz de simitleri falan servis edelim." Göktuğ kafasını salladı.
"Sen niye bu kadar çekingensin kuzum? Merak etme Gece'nin evinde gördüğümüz ilk erkek değilsin." Aslı'nın patavatsız cümlesiyle gözlerim kocaman açılırken Barın sert bir şekilde Aslı'ya bakıp bana bir kez bile bakmadan Göktuğ'la birlikte mutfaktan çıktı.
"Aslı bu da ne demek?" Gazel hışımla Aslı'ya döndü. "Kendini emanet gibi hissediyordu resmen, farketmediniz mi?" Sertçe Aslı'ya bakıp poşetlerin içinden simit ve açmaları çıkardım. "Sayende artık çok rahat çünkü evime gelen onlarca erkekten biri olduğunu düşünüyor. Eminim içine su serpilmiştir!"
Aslı sert tavrıma şirince gülümseyip masaya geçti. "Sen uygun bir zamanda durumu izah edersin, sorun kalmaz bence. Hem sen öyle bir kıza mı benziyorsun canım?" Gazel'i geçiştirmek için kafamı sallayıp simitleri masaya koyduğum sırada Barın ve Göktuğ odaya girdi.
"Kurt gibi açım!" Göktuğ'un rahat tavırlarıyla hepimiz biraz rahatlayıp gevşerken masaya geçtik.
"Bakın kaytarmak yok! İş dağılımına uyacaksınız hepiniz." Göktuğ sızlanırken Aslı ona gülüp saçını okşadı. "Ağlama evladım."
"Ya niye ben camları siliyorum da Barın seninle markete gidiyor? Ben de giderim markete!" Serzenişine Barın'la birlikte tebessüm ettik. "Çünkü tüm hafta boyunca camlarıma garip şekiller çizmeye çalışan Barın değildi!" Göktuğ kendini koltuğa attı. "Tamam camları silsin de bu işin ne kadar zor olduğunu görsün. Böylelikle asla böyle bir şey yapmayacağından emin oluruz." Bu kez hepimiz sesli bir şekilde gülerken Barın'ın kendini buraya biraz daha ait hissettiğini düşünerek mutlu oldum.
"Biz çıkıyoruz. Geldiğimizde işler bitmiş olsun. 3 kişi bir salonu temizleyemeyecek misiniz?" Gazel mesajı almış olacak ki Göktuğ'u kolundan tutup sürükleyerek banyoya götürdü.
Barın'a döndüm.
"Hadi çıkalım mı?"
***
"Bak ben bir liste yaptım zaten. Ekstra abur cubur kısmına en son geçeriz tamam mı?" Kafasını sallayıp önünde durduğumuz reyonda gözlerini gezdirdi. "Benim çok sevdiğim bir peynir var da ondan da alsam sıkıntı olmaz değil mi?" Omuz silkip listedeki peynir çeşitlerinden aldım.
Sevdiğim çocukla birlikte market alışverişi yapıyorduk resmen.
Birlikte yaşayacağımız eve...
1 hafta yaşayacak olmamız bir şey değiştirmezdi sonuçta değil mi? Bir hafta bir haftaydı yani.
"Niye kaşar peynirine bakarken gülümser ki bir insan?" Barın'ın homurdanmasıyla gözlerimi kaçırdım. Ben hiçbir şey demeden ilerleyince o da peşimden alışveriş arabasıyla birlikte geldi. "Tencere yemeği sever misin?"
"Ailesinden uzak yaşayan herkes gibi!" Gözlerimi ona çevirdim. "Neden onlarla yaşamıyorsun? Aynı şehirdesiniz sonuçta." Elimdeki listeye bakıp bakliyat reyonundan birkaç paket makarna ve pirinç alıp alışveriş arabasına koydu. "Kaçtığım birçok şey o evde." Kaşlarımı kaldırdım. "Annem babam değil yanlış anlama. Onlarla sürekli görüntülü konuşuyoruz zaten." Derin bir nefes çekti içine. "O olaydan sonra bana düşkünlükleri hat safhaya ulaştı resmen." Burukça kafamı salladım.
"Öyle işte."
"Anladım. Özel sevdiğin bir yemek varsa malzemesini alalım." Birkaç saniye düşündü. "Bezelye çok severim aslında." Gülümseyip dondurucunun başına geçtim. "Tamam o zaman tavuk da alalım. Tavuklu yaparız." Bana güzel gülümsemesiyle bakıp kafasını salladı.
"Şey... Barın." Gözlerini kısıp kafasını 'ne oldu' der gibi salladı. "Aslı'nın sabah söylediği..." Derin bir nefes alıp gözlerimi ondan kaçırdım. "Sadece sen biraz gevşe diye şaka yollu konuştu. Öyle bir şey yok yani." Bir adım atıp karşısına geçtim. "Genelde benim evime Göktuğ'dan başka erkek girmez zaten."
Yeniden derin bir gülümsemeyle gözlerime baktı. Bugün ne çok gülümsüyordu öyle! "Biliyorum, inanmadım zaten." Kaşlarımı kaldırıp şaşkınlıkla güldüm. "Hiç öyle görünmüyordu ama."
İfademe gülüp burnumun ucuna dokundu. Zaten yanımda Barkın varken yavaşlamak nedir bilmeyen kalbim iyice rayından çıkmıştı artık. "Yine de bir an hayal edince sinirlerim bozuldu." Kaşlarımı çatıp istemsizce ona biraz daha yaklaştım. "Neden?"
Kolundan birini dirseğinden kırıp enseme sardı ve beni kendine çekti. "Bilmiyorum Gece." Derin bir nefes çekti içine. "Bilmiyorum."