Aslı'danAlper: Bebeğim geliyor musun?
Aslı: Bugün gelemeyebilirim
Aslı: Gecelerdeyim
Alper: Dur tahmin edeyim
Alper: Göktuğ da orada
Aslı: Evet?
Alper: Neden şaşırmadım acaba?
Aslı: Ne oldu şimdi?
Alper: Yok bir şey
Alper: İyi eğlenceler sana
Son mesajına sinirle görüldü atıp whatsapptan çıktım. "Delirtecek beni." Göktuğ omzumdaki elini çekip doğruldu. "Sorun ne?" Dudaklarımı büzüp gözlerine baktım. Gözleri bir anlığına büzdüğüm dudaklarıma kayarken anında kendini toparladı. "Alper."
Gözlerini devirip bakışlarını benden çekti. Oldu olası Alper'den hoşlanmamıştı. Normalde arkadaşlarımın takıldığım kişileri sevmesi benim için önemliydi ama Göktuğ bir sebep bile sunmuyordu ki.
"Fazla uzamadı mı Alper'le?" Şaşkınlıkla doldum. "Nasıl yani?" Gözlerini devirip bacaklarını orta sehpaya uzattı. "Ciddi desek değilsiniz, 1 yıldır flörtten öte gidemediniz. Uzadı bence." Gözlerimi devirip karnına yumruk attım. "Buna ben karar veririm."
"Yatakta fazla iyi falan mı?" Şaşkınlıkla güldüm. "Bu da ne demek?" Omuz silkip bana döndü. "Bizimle aynı ortama sokmuyorsun, birlikte bir kez bile dışarıya çıkmışlığınız da yok. Birlikte yaptığınız tek şey sevişmek olmalı." Şaşkınlıkla inleyip yüzümü göğsüne gömdüm. "Göktuğ!" Gülüp bir elini saçıma attı.
Birkaç dakika öyle sessizce kaldıktan sonra kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. Bu kez eli yanağıma düştü. "Göktuğ..." Baş parmağıyla hafifçe dudağımı okşadı. "Alper'le neden kavga ettiniz?" Sözümü kesip sorduğu cümleye şaşırmıştım. "Beni kıskanmış olabilir mi?" Gözlerimi kırpıştırıp kaşlarımı çattım. "O-olabilir..." Sağolsun kararsız ses tonum beni rezil etmişti!
Hafifçe gülümseyip baş parmağını alt dudağıma bastırdı. "Kıskanmakta haklı mı sence?" Bu çocuk her zaman bu ses tonuyla konuşuyordu da ben mi fark etmemiştim acaba? Çünkü sanki soruyu sorarken beni yatağa çağırıyor gibiydi. "Göktuğ..." Sesim içime kaçmış gibi çıkıyordu ve kendimi daha da rezil hissettim. Dudağımın üstündeki parmağını çekmezse kalp krizi bile geçirebilirdim.
Hiçbir şey söylemeden bana doğru eğilmeye başladığında gözlerimi kapatıp kaderime razı geldim. Karmakarışık hissediyordum ve net olan tek şey beni öpmesini deli gibi istiyor olduğumdu.
Birkaç saniye sonra dudağımdaki parmağı yerini dudaklarına bıraktı. Birkaç saniye dudaklarını dudaklarıma bastırıp öylece tepkimi beklediğinde iki elimi boynuna sarıp ona doğru yükseldim ve o da beni geri çevirmeyip hafifçe kaldırdı ve kucağına aldı. Dudaklarını benden ayırıp birkaç saniye yüzüme baktığında ben de bakışlarımı kaçırmadan ona baktım.
Yeniden bana doğru eğildiğinde üst dudağı iki dudağımın arasına yerleşti ve bu kez az öncekiyle alakası olmayan bir şekilde, şevkle öpüşmeye başladık. İlkel bir istekle iki avcumu yüzüne bastırıp onu biraz daha kendime çekmeye çalıştım. Dudaklarım onun dudaklarının altında eriyordu sanki.
Göktuğ erkeksi bir inilti çıkarıp yüzümü iyice kavradı ve başını yana yatırarak öpüşünü derinleştirdi. Daha önce yaşadığım hiçbir anda hissetmediğim kadar hissi bir arada yaşıyordum sanki.
Yüzümdeki ellerini kalçama indirdi ve beni ritmik bir şekilde kendine bastırmaya başladı. İkimiz de aynı anda inledik. Dudakları dudaklarımdan ayrılıp yanağım boyunca kaydı ve boynum ve yüzüm arasındaki kemik üstünde duraksadı.
Dokunduğu her yeri yakıyordu sanki. Ve ben yanmak istiyordum.
Kafasını tamamen boynuma gömüp nefeslendi. Elleri hala kalçamdaydı. Ellerimi saçlarından geçirip burnumu alnına yasladım.
"Haklıymış." diye mırıldandım nefesimi az çok düzene soktuğumda. "Seni kıskanmakta haklıymış."