26.BÖLÜM

2.7K 126 7
                                    

BANNERS~ Someone to you

Melodi'den

"Ne istiyorsunuz bakalım minaklar?" Arya dudak büzüp "Magnolia istiyorum, beni tek mutlu edecek o çünkü." dediğinde Ahmet sırtını sıvazladı. "Oy kıyamam ben sana sınavın kötü mü geçti?"

Arya dudağını ısırdı ve başını salladı. "Anlaşıldı sana iki magnolia, sen ne istiyorsun Melodi?" biraz düşündüm. Arya'yı sınavı için beklerken çok fazla güneş ışınlarına maruz kalmıştım ve susamıştım. "Soğuk bir limonata iyi olur." dediğimde gülümsedi "Hemen geliyor!" ve tezgaha daha doğru ilerledi.

Arya'ya döndüğümde başını masaya yaslamış dudak büzüp bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim, biraz fazla abartmıştı. Temel hocaya kitapçığını götürdüğümüzde 5 yanlışı olduğunu söylemiş ve tebrik etmişti. Ama onun için kötü sonuçmuş.

Bana "Melodi 60 soru vardı zaten 5 yanlış yapmışım ve benden daha iyi yapacaklar da var. Belki aralarında full çeken bile olabilir." dediğinde kafasına bir tane vurmuştum. Sonra onu mutlu edecek bir şey vardı oda magnolia.

"Arya, kendine gel! Bir mutlu ol!" dediğimde yanaklarını şişirip oturduğu yerde dikleşti. O sırada telefonu çaldığında açıp kulağına götürdü. "Alo! Efendim baba?" dediğinde Ayhan amcayla konuşuyorlardı. "İyi gibi baba! 5 yanlışım çıkmış 60 sorudan işte." kaşlarını büzüp babasının dediği şeyleri dinlerken çok komikti. İster istemez gülme hissiyatı yaratsada gülmezdim şuan.

"Tamam baba. Sende dikkat et!" telefonu kulağından uzaklaştırdı. Sıkıntıyla bir nefes verip bana baktıktan sonra avcunu yanağına koydu. "Ayhan amca ne dedi?" sorduğum soruya boşver dercesine elini salladı "Klasik Ayhan Işık ve Arya Işık muhabbeti boşver." dediğinde gözlerini devirdim.

Tam ağzımı açacaktım ki Ahmet'tin önümüze iki magnolia ve limonata koymasıyla söyleceğim şeyleri yuttum. Arya' nın önüne konulan iki çilekli magnoliaya mutlukla bakması ister istemez kıskandırmıştı. Ben onu mutlu etmek için gün boyu mutlu etmeye çalışmıştım ama o iki magnoliayla mutlu olmuştu. Ah be tatlı sen neler başarıyorsun da değerini pek bilen yok!

"Teşekkür ederiz!" gülümsediğimde Ahmet'te karşılık verdi. "Bir şey isterseniz seslenin ben diğer müşterilere bakıyorum." onu onayladığımızda elindeki tepsiyle tezgah arkasına geçti.

Ahmet yakışıklı bir çocuktu. Sakal ve bıyık sevmesem de ona hafif top sakalları yakışıyordu. Ve bal rengindeki gözleri onu çekici kılan diğer özelliğiydi.

"Melodi yiyecek misin daha fazla?" Arya'nın seslenmesiyle bakışlarımı Ahmet'ten çekip canım arkadaşıma yönlendirdim. Sinsi sinsi gülümseyip bana baktığında korkmaya başladım.

"Ne yiyorum ki?" anlamadığım için korkuyla sorduğum soruya "Ahmet'i diyorum, bakışlarınla yiyip bitirdin!" cevap verdiğinde kaşlarımı çatıp sinirle ona baktım. Bana diyene bak! Sen şimdi görürsün küçük sıçan "Bakıyorum keyfiniz yerine gelmiş Arya Hanım. Bana laf yetiştireceğine sen Araz meselesini halletmeye bak." laf soktuğumda birkaç saniye affaladı.

"Ben onu aklımdan çıkarmıştım ama ben!" tekrar dudaklarını büzüp magnoliasına hüzünlü bakmaya başladı. "Melodi ya!" aklına o anlar gelmiş olacak ki gözlerini kapatıp ellerini başına koyup ovdu.

Araz, Arya'ya her gün bir adet lavanta dalı getiriyordu. Ve altına "Benim küçük lavantama." diye bir not kağıdı bırakıyordu. Her zamanda saat gece yarısını geçtikten sonra oluyordu.

Başta Arya kıyamayıp alsa da içeri sonrasında bu durum onunda canını sıkmaya ve sinirlenmesine sebep olmuştu.

Limonatamı içtiğimde içiminde yandığına kanaat getirdim. Buz gibi limonata vücudumdaki bütün alevlerin hepsini söndürmüştü.

VavelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin