15. BÖLÜM

4K 172 7
                                    




Alec Benjamin~ Oh my god


Melodi'den

Miraç'ın eve gelmesin üzerinden 4 gün geçmişti. Arya 'ya ne kadar beni sevdiğini söyleyip ağlasa da ne mesaj atmış ne aramıştı. Üstelik üniversitede de yanıma gelmemişti. Madem eskide olan bir şeydi ve beni kaybetmek istemiyordu, neden bana mesaj atmadı ya da karşıma çıkmamıştı. Ben de artık umudumu kesmiş yoluma bakmıştım. Ama eğer karşıma çıkarsa affetmeyecektim. 

Bu 4 gün içerisinde geç yatmama rağmen erken kalkıyordum. Arya'yı uyandırmak için odasına girdim. Benim bu iki haftada derslerim öğlen olmasına rağmen onunki hâlâ sabahın sekizinde başlıyordu. Ama buna rağmen canım(!) arkadaşım camış gibi yatıyordu!

Kolu yatak başlığında bir ayağı duvarda nasıl öyle durabiliyordu? Hayret ediyordum. Üzerine atladığımda şok etkisiyle kamaya çalıştı. Sonra beni görünce kafasını tekrar yastığa gömdü ve gözlerini kapadı.

Bu sefer kafasına acımadan şaplak attığımda, "Ya, acıdı! Sabah sabah böyle mi kaldırılır?" elini kafasına götürüp okşadı. "Hadi, kalk kalk!" dedikten sonra onun iyice uykusundan kaçırmak için üzerinde birazda hareket edip kalktım. O da mızmızlanarak kalktı. Bu haline güldüğümde bana uykulu bir şekilde bana bakıyordu.

"Saat 6 buçuk hazırlan ve çık. Ben de evi toplayacağım." dediğimde esneyerek "Ben toplarım. Uzun zamandır evi doğru düzgün toplamadım. Babama uğrar dönünce toplarım." Sonra beni kollarımdan tutup odama sürükledi. "Sen uyu." dediğinde omuz silktim. Uykum yoktu ki.

"Uykum yok." dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Emin misin? Mor göz altların öyle demiyor!" deyip işaret parmağını bana doğrultu. "Emin Arya. Hadi sen git giyin yoksa geç kalacaksın." omuz silkip, "Uyu öyle gidip giyineceğim" inatçı bir keçiye dönüşmeye başladı.

Ardından beni kucağına aldığında gözlerime kocaman açarak ona baktım fakat o beni yatağa koyup üzerime battaniyeyi örttü. Bana bakıp tekrardan işaret parmağını doğrultu. "Bana bak küçük sıçan," dediğinde yüzümü buruşturdum. "Sıçan ne be!" diye bağırdığımda.

"Sus bakayım küçük sıçan, ben bilmiyorum muyum seni! Kaç gündür düzensiz yatıp kalkıyorsun. Şimdi ben üzerimi değiştirip geliyorum baktım uyumamışsın, uyuyana kadar buradayım." deyip odamdan çıkınca bıkınca nefes verdim.  

Başımı yastığa gömünce aniden basan yorgunlukla gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu. Arya haklıydı düzensiz uyuyup kalkmam göz altlarım iyice mora dönmüş ve kendime bakmıyordum. İyice ağırlık çökünce daha fazla direnmedim ve gözlerimi kapattım. Birkaç tıkırtı ardından sağ tarafımda nefes alış verişlerini hissettim.

İyice kendimi uykuya teslim etmeye başlarken, "Seni bu hale getirdi için Cem'i üzerine salacağım artık." dedikten sonra kapanma sesiyle bende artık uykunun beni bekleyen o sıcak kollara sımsıkı sarıldım.

Bizim evdeydim, fakat ikinci el koltuklarımız değişmiş yerine çok istediğim L koltuk gelmişti.  İçimde istemeden de mutluluk duygusu oluşmuştu. Belki mutfakta bir değişiklik vardır.

Adımlarımı mutfağa doğru yönlendirdiğimde mama sandelyesi vardı.  Bizim mama sandalyemiz yoktu ki. Yoksa Arya'nın bebeği mi vardı? Neler oluyordu?

Benim odamdan ağlama sesleri gelmeye başlayınca donup kaldım. Bebek benim miydi?  Adımlarını bu sefer oraya çevirdim. Kapıyı açınca, 2-3 yaşlarında bir kız çocuğu uykusundan yeni kalmış gözlerini ovuşturarak ağlıyordu.  Yatağım aynı yerinde duruyordu fatak  odam artık açık pembe ve çocuk oyuncaklarıyla doluydu.

Yanına gidip yatağa oturdum. Onu kucağıma aldım ve inceledim. Açık kahve rengindeki saçları bana direk Miraç' ı anımsattı. Onunda çok yumuşak kahve saçları vardı. Ne zaman saçlarını okşasam içime huzur dolardı. Onun da hoşuna gittiği için ses etmiyordu.

Uykudan yeni kalkmış şiş yüzü çok tatlıydı. Tıpkı bir poğaça gibi olan yanakları tam ısırmalıktı. Yanağındaki  gamzesi gülümsemese bile çok belli  oluyordu.

Gözleri tıpkı benim gibi yeşildi. Ama onda açık kahve saçları yeşil rengini ortaya çıkardığı için daha bir güzel duruyordu.

Kiraz dudakları, bir çilek kadar pembeydi. Ve ağzının hafif açık olan kısmında bile belli olan o bembeyaz tavşan dişleri.

Benim bir süre kim olduğumu idrak etmeye çalıştıktan sonra kiraz dudakları yukarı doğru kıvrıldı,
"Ayne!" diye bağırıp bana sarıldı.
"Ayne, ben çok tortum. Cenevar vaydı!"
Dediğinde kollarım otomatikman ona sarıldı.
"Korkma bir tanem. Bak rüyaymış! Hadi elimizi yüzümüzü yıkayalım!" dediğim şeylerle bir an afalladım.
"Kucak!" diye kollarını havaya kaldırdı.  Çok tatlıydı.

Kucağıma alıp banyoya doğru gittik. Kapıyı tam açacaktım ki kapı açıldı ve içerisinden Miraç çıktı. Onun burada ne işi vardı. Yoksa bebek bizim miydi? Saçmalama Melodi. Öyle bir şey yok.  Rüyamda bile böyle bir şey olamayacaktı. Ama saçları ve yüz şekli ona , gözleri ve burnu benim gibiydi. Hayır bu olamazdı.

"Uyanmış mı benim Aylin'im? Gel bakalım babaya!" dedi ve kollarını ona uzattı. Aylin de ona kollarını uzattı. Fakat gidemeyince
"Bayba!" dudaklarını büzerek Miraç'a baktı.
Miraç'ta gülerek onu kucağına aldı. Aylin babasının koynuna başını koyup esneyince bende otomatikman esnedim. Miraç'a baktığımda bana her zaman bakarken ışıldayan gözleri şuanda parlıyordu. Gülümsedim.
"Güzelim annenin de uykusunu getirdin. Hadi bakalım herkes yatağa!" dedi ve beni sol tarafına çekti ve birlikte Arya'nın odasına girdik.
Çift kişilik büyük yatak ve büyük bir dolaptan başka bir şey yoktu odada.
Miraç, Aylin 'i tam ortamıza koydu ve bir elini belime koydu. Otomatikman kapanan gözlerimle kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

VavelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin