6.Bölüm

308 39 92
                                    


Aylar önce kafamda yeni bir fikir olduğunu ama hikayeye isim bulamadığımı söylediğimde, Merve hiç üşenmeden tüm kurguyu uzun uzun dinleyip isim önerileri sıralamıştı. Yine Yaz Gelecek de onlardan biri ve hatta en iyisiydi. Bu hikaye için daha güzel, daha cuk oturan bir isim bulamazdım.

Bu anıyı sizinle paylaşıyorum çünkü içinde bulunduğumuz gün Merve'nin, benim canım arkadaşım ve bu hikayenin isim annesi olan harika kızın doğumgünü.

Haziran yıllar sürse de iyi ki doğdun aşkım. Nice sarkastik yorumlar ve kriminal düşüncelere... Seni çok seviyor ve bu bölümü sana ithaf ediyorum ❤️

Not: Sıradaki bölüm hazır. Eğer 20 oya bir çırpıda ulaşırsak yeni bölüm hemencecik gelir. Ulaşamazsak ben ve paşa keyfim canımız istediğinde atarız 😂
Oy ve yorumu unutmayın, keyifli okumalar 🦋

🥀Ruhuna dokunan insanı bul. Konuştuğunda gözleri gülen ve seni olduğun gibi seven.

Leo Buscaglia🥀

Sadece on beş dakikadır konuşmama rağmen, telefonu kulağıma yaklaştırmak için havada tuttuğum sol kolum fena halde acıyordu. Fakat Emine'nin bunu umursayıp sözleri ağda gibi uzatmadığından ya da beynimi saçma sapan imalarla doldurmadığından bahsedemezdim, zira kendisi Oğuz'la sarılmış olmamıza dakikalardır duygusal anlamlar yüklemekle meşguldü.

Dün gece yaşadığım şoku sabaha kadar ancak atlatabilince bugün ilk iş arkadaşımı aramıştım. Akşam sahilde oturduğumuzu, gece odaya giremeyişimi, pansiyondaki karanlığı, Oğuz'a söylediğim yalanı ve en sonunda bana sarılarak kulaklarıma oyunun bir repliğini okuduğunu anlattığımda aldığım tepki tahmin edilebilirdi. Emine partnerimin de benden hoşlandığını düşünüyordu. Kolundaki tokayı görmesem ya da düğüne giderken yanına alacağı hanımefendiyle ilgili cevabını duymasam ben de böyle düşünürdüm. Lakin görmüş ve duymuştum, platonikten ileri bir münasebetim olamazdı kendisiyle.

"Kızım ne demek arkadaşça? Ben sana hiç kötülüklerden koruyacağıma söz vererek sarılıyor muyum? Salak salak konuşma Allah aşkına."

Kaldırımdaki taşlara son kez dikkat edip gözlerimi sabır dilercesine kapattım. Bir yandan provaya gidip bir yandan Emine'yle konuşuyordum ve bu aynı anda iki işe odaklanmakta zorlanan ben için pek de kolay değildi.

Geceki olay üzerine uzunca düşünmek kalbimin kafasını karıştırıyordu. Mantığımla duygularımın çelişiyor, kendimi bir anda akışa bırakmış, boşlukta Oğuz'a doğru süzülür halde buluyordum. Böyle bir şeyin sonunda kalbimi sancılar saracağını bilmesem bunu yapmaya devam ederdim belki. Fakat ilişkilerin insanları üzdüğüne ve başkalarıyla kurduğunuz gönül bağlarının sizi sürekli onlarla yürümeye mecbur ettiğine inanan biri için, yani benim için, söylediğim şey oldukça tehlikeli olurdu.

"Abartma Emine." dedim artık ikna etmeyi ve bu konuyu kapatmasını umarak. Sesimden resmen bezginlik akıyordu.
"Bana moral vermek istedi ve sarıldı. Çocuğun iyi niyetini suistimal etme nolursun."

Aslını isterseniz, Emoş'un böyle bir şey yapmadığının elbette farkındaydım. Sadece kimseyle o büyülü anın üzerine tartışmak istemiyordum. Denizler aşmış yorgun bir korsanın zar zor kavuştuğu hazinesini saklar gibi, etrafımı çeviren güçlü kolları kahverengi eski bir sandığa koyup kilitlemek istiyordum. Çeyizim bu sandık olsun ve attığım her mühim adımı o kucağımdayken, Oğuz'un güven veren göğsüne başımı yaslayarak atayım istiyordum. Kimsenin sormadığı, çok eskilerde kalmış aşırı güzel bir şarkının kaydı gibi hayatımın arka fonunda çalsın ama benden başkası duymasın istiyordum.

Yine Yaz GelecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin