🥀Tek bir şey için ağlanmaz. Birikmiştir...Frida Kahlo🥀
Oğuz beni Emine'nin evine bıraktığında saat akşam sekizi geçmişti. Kararmakla aydınlık kalmak arasında kalmış mor gökyüzünün altında dizimde sargı, elimde Eda hanımın son anda tutuşturduğu ilaç poşeti ve kalbimdeki anlamsız kırıklarla apartmanın bahçe kapısının önündeydim. Duygularım karmakarışıktı, içimde birbirine yabancı onlarca hissin çarpıştığını ve kalbimin her darbede unufak olduğunu hissediyordum. Aç değildim ama karnım ağrıyordu, omzumda her zamanki sorumluluklarım yoktu ama biri kafamdan aşağı tüm gücüyle bastırıyordu sanki.
Adımlarımı dizimdeki sızıya aldırmadan hızla atarak kapıya ulaştım. Sırayla katları geçtim, teker teker merdivenleri çıktım. Her hareketimde güçlükle içimde tuttuğum ağlama hissi de git gide boğazıma yükseldi. Elimi yumruk yapıp kapıyı tıklatırken gözlerimin doluşunu engelleyememiştim. Nitekim Emine kapıyı açtığında hepsi birden aşağı boşaldı. İlaç poşetini elimden düşürdüm, biraz daha hakim olamasam kendim de düşecektim. Kapıda dehşet saçarak bana bakan Emine'ye doğru, hiçbir açıklama yapmadan, hıçkırıklar arasından zar zor seçilen kelimelerle haykırdım.
"Adı İpek'miş."
Emine vaziyetimden korktuğunu belli eden telaşlı haliyle koluma girip beni içeri aldı önce. Girişteki ayakkabı dolabının üstüne oturtup dizimdeki sargıya, yüzümden ince çizgiler çizerek aşağı inen gözyaşlarıma baktı. Birkaç dakika içli içli ağlamama izin verdikten sonra karşıma çöküp gözlerimizi aynı hizaya getirdi. Bakışlarındaki merhamete bakılırsa perişan görünüyor olmalıydım. İki eliyle yüzümü sararak sessizce sordu.
"En baştan anlat. Ne oldu?"
Başımı önüne eğip burnumu çekerek düşündüm. Ne olmuştu? Ne olmuştu da ben bir anda kapılara çöküp ağlayacak noktaya gelmiştim?
Annemden bahsetmek mi yoksa Oğuz'un sevgilisi olduğunu kulaklarımla duymak mı beni uçuruma sürüklemişti?"Önce salak bir çocuk bisikletiyle bana çarptı." dedim sakince. Nereden başlayacağımı bilemesem de en doğru yerin burası olduğunu düşündüm. Az evvel yaşadığım taşkın şimdi durulmuş, iyice şahlandıktan sonra geriye yıkıntılar bırakarak yerine oturmuştu.
"Sonra Oğuz beni eczaneye götürdü ve annesi dizime pansuman yaptı."
Bu sözlerimin üzerine sağlıkçı içgüdüsüyle bir kez daha yarama baktı Emine. Sargı bezi ve bandajı eliyle kısaca kontrol edip sağlamlığından emin olduktan sonra başını sallayarak devam etmemi istedi."Bana annemi sordular." dediğimde sozlerim alev olup genzimi yaktı, birkaç damla daha yanaklarımdan aşağı yuvarlandı. Arkadaşım çatık kaşlarıyla yan taraftan bir peçete alıp sinirle yüzümü silerken kendi kendine söylenmeye başlamıştı. Benim hep buradan, en yaralı yerimden darbe almamdan nefret ediyordu.
"Onlara ne ya? Annen var veya yok, onlara ne?"
Omuz silkip canımı en çok sıkan ayrıntıya geçtim. Aslında Oğuz bunu söylerken göğsümde böyle yankı bulacağını, etlerim sökülmüş gibi dermansız kalacağımı bilmiyordum. Olgun, doğal hatta hiçbir şey anlamamış gibi karşılamıştım durumu ama arabadan iner inmez içime taş oturacağını, boğazımda düğüm olup kalacağını tahmin edememiştim. Beni bu hale getireceği aklımın ucundan bile geçmemişti.
"En son da sevgilisinin adını öğrendim. İpek'miş."
Şaşkınlıkla açılan ağzına rağmen ani tepki vermeye çekindiğinden, diz üstü çökmeyi bırakıp kapının önündeki paspasa yayılarak bağdaş kurdu Emine. Başı omuzlarımdan birkaç santim aşağıda kaldığı için gözlerini kaldırıp yüzüme dikti. Dudaklarını halime acır gibi birbirine bastırmış, ellerini benimkilerin üstüne koymuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/217931774-288-k505128.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Yaz Gelecek
RomansaOğuz, ben ne olduğunu anlamadan ayaklarımın tam önüne bir şövalye gibi diz çöktü ve elini koyu renk kot pantolonun cebine atıp, dışı siyah kadife kaplı küçük bir kutu çıkardı. Tahmin ettiğim şeyi yapıyor olmaması için işler bu raddeye gelene kadar y...