9. Bölüm

250 26 88
                                    

Merhaba, bu bölümü okumadan önce diğer bölümlere şöyle bir göz atmanızı tavsiye ederim çünkü çok uzun bir ara verdik.
Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli, düşüncelerinizi mutlaka yazın. Şimdiden teşekkür ederim. Keyifli okumalar 💚

🥀Ben başkaları gibi değilim. Çok sevindiğim, mesut olduğum vakit, duygularımı sözlerle anlatamam. Mutlaka karşımdakinin boynuna sarılmak, onu öpmek ve hırpalamak isterim.

Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin🥀

Aradan geçen günlerin, arkadaşımla beraber geçirdiğim tatlı haftasonu kaçamağının, Neslihan ablaya ve dolaylı yoldan babama hesap vermeden yaşamış olmanın özgürlüğü canımı hafifletse de, içimdeki sızıyı geçirmeye yetmemişti. Sadece dört gün içinde bir kez çikolatalı pasta, onlarca dondurma ve bomba yemiştim ama ağzımın tadı yerine gelmiyordu. Dizimdeki yaranın yerinde yeller esiyordu fakat kalbime batan kıymığı ne yapsam çıkaramıyordum. Tam manasıyla gülemiyordum, ne zaman mutlu olsam zihnimin boşluğunda 'İpek' diye bir ses yankılanıp huzurumu kaçırıyordu.

'Bu adamın sevgilisi olduğunu en baştan beri biliyordun, hayırdır bu derbeder haller?'
diyen tarafım da sonuna kadar haklıydı. Tanıştığımız hafta farketmiştim kolundaki tokayı. Hatta bunun rahatlığını fırsat bilip, karşılık görmeyeceğime emin olarak hoşlanmıştım ondan. Fakat şimdi, adı duyduğumdan beri beynimde yankılanan bu meçhul kızı kıskanıyor, görmediğim varlığından son derece rahatsız oluyordum. Oğuz'a olan hislerim kaşla göz arasında kendimi kontrol etmeme engel olacak kadar büyümüştü. Ne yaparsam yapayım ikisini beraber düşününce canımın yanışını engelleyemiyordum.

"Bugün provalara dönüyorsun değil mi?"
diye soran Emine'ye döndüm. Bir yandan cevap beklerken diğer yandan da aynanın karşısında kırmızı sallantılı küpelerini takmaya çalışıyordu. Dertsiz, tasasız, gideceği yerde göreceği insanları düşünüp çekinmeden hazırlanıyordu. Çok değil sadece birkaç hafta önce, İzmir'e geldiğim gün okuma provasında gidişim aklıma geldi. O zaman ben de rahattım, görünüşümden başka kafama taktığım bir şey yoktu ve her zamanki kendine güvenen Nisan olarak çıkmıştım odamdan.

Ancak şimdi Oğuz'u özlemekle görmek istememek arasında kalın ve keskin bir çizgideydim. İkisinden birini seçme hakkım da yoktu malesef. Dünyanın en amatör oyuncusu olarak partnerime aşık olmuştum. Üstelik bir sevgilisi olmasına rağmen.

"Gideceğim. Bugün bizim de sahnemiz var. Semih arayıp haber verdi."

Küpeleriyle işini nihayet bitirip dikkatini bana verdi Emine. Söylediğimi anlamamış gibi kaşlarını çattı.

"Böyle şeyleri Semih mi haber veriyor? Ben partnerlerin iletişim kurduğunu sanıyordum."

Gözlerimi kaçırıp omuz silktim. Sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi umursamayarak konuşmaya çalıştım çünkü yaptığım şeyden bir miktar utanıyordum.

"Biz de öyle yapıyoruz ama Oğuz bana ulaşamayınca Semih söyledi."

Şüpheli bakışlarından ve sol kaşını kaldırışından bu işin peşini bırakmayacağını vücut diliyle gayet net anlatan arkadaşım bu sefer daha köşe bir soru sordu.

"Çocuğa cevap vermediğin için mecburen Semih aradı yani. Doğru mu anlıyorum?"

Geçtiğimiz günler içerisinde Oğuz'un mesajlarının çoğunu cevapsız bırakmış, direkt soru sorduklarını da kısacık cevaplarla geçiştirmiştim. Aramalarına zaten dönmek istemiyordum çünkü sesini duyar duymaz yumuşayacağımdan adım kadar emindim. Oğuz bana kendimden daha güçlü hükmediyordu.

Yine Yaz GelecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin