CEO

419 35 21
                                    

Media: Zee

1 BİLDİRİM !

“Bu herif benim yanımdayken bu kadar seksi ve güzel gözükmüyordu ama ?” Boun az önce dediği şeyle birlikte yürüdüğü üniversite yolunda durdu kaldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

“Bu herif benim yanımdayken bu kadar seksi ve güzel gözükmüyordu ama ?” Boun az önce dediği şeyle birlikte yürüdüğü üniversite yolunda durdu kaldı.

“Ne diyorum ben Tanrı aşkına?” dedi ve ağzına hafif hafif bir kaç kere vurdu.

°°°°°°°°°°°°°°
Prem_space
Boun yanıma gelmeye ne dersin birlikte bir şeyler yeriz?

bb0un
P' sen hangi fakültedesin?

Prem_space
Güzel sanatlar

bb0un
P' saçmalama istersen ben tıp fakültesindeyim. O kadar yolu senin için gelemem.

Prem_space
Lütfeenn!

bb0un
Yorulmak istemiyorum, özellikle senin için.

Prem_space
Kovulduğun zaman nedenini sorma o zaman

bb0un
Bunu yapamazsın hem de böyle bir nedenden dolayı

Prem_space
Yapınca öğrenmiş oluruz o zaman

bb0un
Lanet olsun! Geliyorum! Beni kafeteryada bekle

Prem_space
15 dakikan var.

Boun olduğu yerden birden depar atarcasına güzel sanatlar fakültesine koşmaya başlamıştı. Kahretsin! Neden bunu yapmak zorundaydı? Hem de o herif için.

“Eminim ki şu an pis pis sırıtıyordur!” bağırıyordu fakat koşarken bunun farkında bile değildi.

°°°°°°°°°°
Kafeteryaya geldiğinde nefes nefese kalmıştı ve konuşamıyordu bile. Gözleriyle Prem'i aradı. İşte oradaydı. Salak saçma bir şekilde gülüyordu gene. Bir dakika! Yanındaki o muhteşem güzellikteki kız da kimdi? Her neyse! Onu ilgilendirmiyordu.

Biraz nefeslendikten sonra yemeğini aldı ve masaya geçip oturdu.

“Gerçekten iyi koşuyormuşsun.” Gene gülüyordu işte! Her şeye de gülme be adam!

“10 dakika bile olmadı değil mi? Biliyorum söylemene gerek yok “

“Bu kız arkadaşım chiya.” Eliyle yanındaki kızı gösteriyordu. Bu sırada kızın yüzüne  bakmaya fırsat bulmuştu. Güzel ve alımlı bir kızdı, Prem gerçekten ağzının tadını biliyordu.

“Merhaba, bende Boun memnun oldum.”

•••••••••••••

“ABİ KAPI ÇALIYOR DUYMUYOR MUSUN?”
Saint kardeşinin banyodan kendisine bağırmasıyla uyandı ve hemen kapıya yöneldi. “TAMAM AÇIYORUUUMMM!”

Kapıyı açtığında karşılaştığı manzaradan memnuniyetsiz bir şekilde yüzünü ekşitti.

“Bu beni içeri almayacağın anlamına mı geliyor?” İşaret parmağıyla Saint'in yüzünü gösteriyordu.

“Hayır ama seni böyle geç bir saatte burada kapımın önünde görmeyi düşünmüyordum. Ayrıca borç için geldiysen...” daha sözünü bile bitirememişti ki Zee gene işaret parmağıyla Saint'in dudaklarına bastırarak onu susturdu.

“Önce beni içeriye al.”

Saint dudağında olan parmağı eliyle itti ve kapıdan çekildi ki karşısındaki koca koala geçebilsin.

“O zaman sorun ne? Neden geldin?”
Yatağına oturmuştu ve Zee'ye de sandalyeyi işaret etmişti.

Zee kendisine gösterilen sandalyeye yan bir şekilde oturarak “Sadece seni görmek istedim.” dedi.

Ne saçmalıyordu? “P' farkında mısın bilmiyorum ama biz daha bugün tanıştık. Hatta ben sana borçluyum falan. Yani biz sevgili ya da flört  değiliz. Beni bu saatte görmek istemenin hiç bir mantığı yok!” Sinirlenmişti... Yüzünü yine ekşiterek konuşuyordu ve bundan gayet memnundu.

“Her şeyin farkındayım küçük tavşan. Sadece seni daha iyi tanımak istiyorum ve bunun için yarını beklemenin saçma olduğunu düşündüm.”
“P’ saat gecenin 2’si ne tanışmasından bahsediyorsun?”

Onlar hararetli hararetli konuşurken kardeşi banyodan çıktı ve banyo kapısının önünde şaşırmış bir şekilde kalakaldı.

“Bu ultra yakışıklı adam da kim?” bunları söylerken Zee'ye doğru yürümeye başlamıştı ki zaten oda iki adımlık bir yerdi.

Saint karşısındaki adama doğru eğilmiş olan kardeşini bileğinden yakalayarak durdurdu ve geri çekilmesini istercesine hafifçe bileğini sıktı. “Ultra yakışıklı mı? Buna kıçımla gülerim işte!”

“Abiii ne dediğinin farkında mısın?” sesi çok cırtlak çıkıyordu.

“Farkındayım, sen git de kendi işlerine bak.”

“Sana inanamıyorum cidden! Bu ülkedeki en büyük CEO’lardan birisi şu an burada, bizim evimizde ve sen gitmemi söylüyorsun. Şaka falan yapıyorsun sanırım.”

Saint şaşırmış bir şekilde Zee'nin suratına bakakaldı. Yandan yandan gülüyordu ve sandalyenin yaslanma kısmına koyduğu elini yavaş yavaş sallıyordu.

“Bunu sana söylemediğim için üzgünüm dostum. Ama hiç fırsat vermedin.”

“MADEM BU KADAR ZENGİNSİN BİZDEN NE İSTİYORSUN?” Saint birden parlamıştı ve onun bu hareketini odada ki kimse anlamamıştı.

“Hey hey sakin ol. Sadece...” Zee çoktan ayağa kalkmıştı bile.

“Eminim bizden bir çıkar sağlayabileceğini hissetmişsindir.”

“ABİİİİ... Ne saçmalıyorsun Tanrı aşkına! Sana nazikçe burada seni tanımak istediğini söylüyor ve sende adama söylemediğini bırakmıyorsun! Salak olduğunu bir kere daha kanıtladın bravo!” bunları söyledi ve kapıyı sertçe kapatarak dışarıya çıktı.

Saint kardeşinin bu söylediklerinden sonra biraz daha sakinleşerek Zee’nin konuşmasını bekledi fakat dakikalar birbirini kovalamasına rağmen konuşmuyordu. Suçlu olduğunu anlamıştı artık “Özür dilerim... Sanırım biraz fazla ileri gittim.”

“Önemli değil. Bu kadar sinirleneceğini bilsem gelmezdim, asıl ben özür dilerim.” dedi ve üzgün bir ifadeyle kapıya yöneldi.

Saint oturduğu yerden kalkarak Zee'nin bileğini kavradı ve onu durdurdu.

“Şey... Gitmene gerek yok... Yani... Konuşabiliriz, bende seni tanımak istiyorum.” Lanet olsun! Nefret ediyordu bu pişmanlık hissinden! Ama dayanamıyordu işte karşısındakinin üzülmesine.

“Sizi yeterince rahatsız ettim zaten, en iyisi gideyim.” Bileğini saran elden kurtardı kendini  ve kapı tokmağını çevirdi.

“P’” hemen arkasındaydı.

“Efendim.”

“Bana numaranı verir misin?

“Ne?”

“Yani şey... Hani muhabbet edebilelim diye.” Masumca gülümsedi.

“Bak seni uyarıyorum. Eğer sonradan da böyle bir anda parlarsan seni ayağımın altına alır  paspas yaparım ona göre.” Gene işaret parmağını kullanarak Saint'i gösteriyordu.

“Beni kızdırmazsan neden parlayayım ki ?” telefonunu aldı ve karşısındaki adama uzattı.

Zee telefonu aldı ve numarasını girmeye başladı. “Belki ileride...” devamını getirmek istemedi ve sustu.

“İleride ne?”

“Boşver al şu telefonu ve beni her gün her dakika arayarak rahatsız etmeyi unutma sakın.”

“Sapıkmışım gibi konuşuyorsun.” Telefonu almıştı bile.

“Ne olduğunu ileride öğreneceğiz bakalım. Şimdilik gidiyorum sana iyi uykular. Kardeşini de görürsem eve yollarım.” Dedi ve  Saint'in cevabını duymadan kapıyı çekip gitti.

Saint elindeki telefonla birlikte kapının önünde dikiliyordu işte. Kendi kendine “İyi geceler P' “ deme gereği duydu.

Bu da böyle tontiş bir bölüm oldu işte. Oylayıp yorum yazmayı unutmayın 🧸

Merdivenlerdeki Kapı ( ZeeSaint , BounPrem )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin