Media: Zee
Kafasındaki bin bir türlü soruyla birlikte acele acele Zee'nin gizli mekanına yürüyordu. Ne olacaksa bir an önce olup bitmesini istiyordu, artık yorulmuştu. Gece başını yastığına koyduğunda Zee'nin ona başka hangi değişik sürprizler yapabileceğini, başına bundan daha kötüsünün gelebileceğini, aşkın gerçekte ne demek olduğunu, bir erkeğin başka bir erkeğe nasıl ilgi duyabileceğini, eğer o da bir erkeğe ilgi duyarsa çevresinin en önemlisi kardeşinin nasıl tepkiler vereceğini düşünmeden edemiyordu. Zee ile daha yeni tanışmasına rağmen kendisine bir çok yardımı dokunmuştu. Fakat bunları neden yapmıştı? Sanırım asıl soru buydu.
Kafasında dolanan düşünceleri bir kenara bırakıp binanın kapısını açtı ve içeriye girdi. Şükürler olsun ki bu sığınak çok yukarı da değildi. Yoksa Saint bacak felci olup çıkardı herhalde.
“P’ orada mısın?” Ayağıyla merdivene bir kaç kez vurdu. Ses gelmeyince eğildi ve tokmak aramaya başladı.
“Nerede bu tokmak!” hiddetle elini kapının her yerinde gezdiriyordu fakat yoktu. O anda merdivenin altından bir ses geldi.
“Bu kadar kolay olmasını beklemiyordun değil mi? Adı üstünde burası ‘Gizli Sığınak' “.
“Madem ordasın ne diye beni uğraştırıyorsun? Açsana şu kapıyı!”
“Tamam tamam sinirlenme. Aşağıya düşmek istemiyorsan çekil bence.”
Saint denileni yaptı ve zorla da olsa üst merdivene çıktı.
“Gel hadi.” Merdivenin içerisinden Saint'e gülüyordu.
“Ne saçma sapan şeyler bunlar.” Söylene söylene de olsa içeriye girmişti. Zee o girer girmez kapıyı kapadı ve kilitledi.
“Nasıl nefes alıyorsun sen burada.” Bir taraftan da etrafa göz atmayı unutmadı.
Zee eliyle oksijen konsantratörünü gösterince şaşkınlıkla o tarafa yürüdü.
“Vay be... Zengin olduğunun bir kanıtı daha. En az 100 dolar...” dudağını büzerek Zee'ye bakıyordu.
“Cidden zamanımızı benim oksijenim için mi harcayacağız?” göğsünde kollarını bağlamıştı.
“Doğru, ne açıklayacaktın bana?”
“Önce çantanı çıkar ve koltuğa otur.” Eliyle koltuğu işaret ediyordu.
Saint denileni yaptı ve koltuğa yayıldı. Kafasını başlığa dayadı. Zee'de onun hemen yanına kuruldu. Saint'e bakarak “Yoruldun mu?” dedi. Suratında masum bir ifade vardı.
“Her gün yaptığım şeyler, artık yormuyor.” Dedi ve ona bakan adama dişleriyle birlikte gülümsedi.
“Gülüşün... çok güzel.” Saint'e biraz daha yaklaştı.
O anda Saint kendini toparladı ve dik oturur pozisyona geçti. “Artık ne konuşacağımızı söyler misin?” Her zamanki ciddi tavrını takınmıştı.
“Peki... seni sıkmayacağım. Sadece seni tanıyorum derken neyi kastettiğimi açıklamak istiyorum.”
“Hiç tanımıyor da değilim dediğini hatırlıyorum.”
“Evet... çünkü seni seninle karşılaşmadan önce görmüştüm.”
“Görmüş müydün?” Saint şaşkınlıkla bütün vücudunu Zee'ye çevirdi ve koltuğun üstünde bağdaş kurdu.
“Evet, üniversite kapısının önünde. Oradan geçiyordum ve dikkatimi çektin. Sen...” elini havada salladı ve gözlerini yere dikti.
“Devam et P'"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merdivenlerdeki Kapı ( ZeeSaint , BounPrem )
FanficSokaklarda yürümek neden bu kadar keyif veriyor bana? Neden kendi düşüncelerimle boğuluyorum sokaklarda? Ahh... Düşüncelerim güzel olsaydı bir de hiç yakınır mıydım böyle güzel bir durumdan? Aşk, aşk, aşk... Şu bir kaç gündür duymaktan artık tiksinm...