Media: ZeeSaint
“Alo Saint kapının önünde bekliyorum.”
“Bir 5 dakika daha beklemen gerek P' tuvalete gitmeliyim.”
“Tamam bekliyorum elini çabuk tut.”
Telefonu kapadı ve arabasına yaslanıp Saint'in evini seyretmeye başladı. Durumlarının çok da kötü olmadığımı biliyordu fakat onun bu evde kalmasına da gönlü razı olmuyordu. İçinden sürekli ona iyilik yapmak ve onu mutlu etmek geliyordu. Saint'in yakınında bile olduğunda mutlu olduğunu farketti. “Gerçekten ondan hoşlanıyor muyum acaba?” kendi kendine sorduğu bu sorudan dolayı yanakları kızarmıştı.
O sırada kendisine doğru gelen Saint'i farketti.“Gene o surat ifadesi işte.” Söylenmeye başlamıştı.
“En azından benim yanımdayken biraz gülümseyemez misin?” bir yandan karşısında duran bu adamı gözleriyle süzüyordu.
“ Neden? Senin özelliğin ne ki senin yanında gülümseyeyim? Neyse hadi arabaya binelim.” Eliyle arabayı işaret etti ve Zee’yi beklemeden kapıyı açıp yerine yerleşti.
Zee Saint'in bu söylediklerinden dolayı üzülmüştü. Daha fazla beklemeden o da arabaya binip yerine yerleşti .
○○○○○○○○○○○
“Merhaba, bir fotoğraf çekinebilir miyiz?” Bu onlar masaya oturalı yanlarına gelen yirminci kızdı neredeyse.
Kız gittikten sonra Saint çatalını masaya bıraktı ve kollarını bağlayarak “ Keşke gelmeseydim. Evde yemek eminim daha keyifli olurdu “ dedi Zee'nin gözlerinin içine bakarak.
Zee kalbinin kırıldığını hissetti. "İstersen eve gidebiliriz. Ama önce yemeğimizi bitirmeliyiz.”
“Tabii sen hayranlarınla uğraşmaktan yemeğini bitirebilirsen.” İyice Zee'ye doğru eğilmişti ve tane tane konuşuyordu.
Zee Saint'in kendisine yaklaşmasıyla birlikte afallamıştı ve kekeleyerek “Ö-öz-ür dilerim... böyle olacağını bilsem seni getirmezdim.” Kucağına bakıyordu ve suratı asılmıştı.
Saint geri çekilerek “Artık yapacak bir şey yok. Yemeğimizin keyfine bakalım.” Dedi ve geri yemeğine döndü.
○○○○○○○○○○
Kontağı çevirdi ve anahtarı aldı, Yol boyunca hiç konuşmamış olmalarının verdiği huzursuzlukla daha fazla dayanamayarak “Bir şeyi test edebilir miyim?” Sesinin yeterince net ve keskin çıktığından emin oldu.
“Test mi? Neyi test edeceksin?” Saint kemerini çözmüş ve karşısında ona yalvarır gözlerle bakan adama doğru dönmüştü.
“Sadece izin ver.”
Bıkkın bir ifadeyle “Tamam... izin verilmiştir.” dedi.
Zee Saint'in onay vermesiyle birlikte ona doğru yaklaşmaya başlamıştı.
“P’...” eliyle üzerine doğru gelen adamı durdurdu. “Ne yapıyorsun?” gözlerine bakmaya çalışıyordu fakat Zee gözlerini yere dikmişti.
“İzin verdiğini zannediyordum.” Yere diktiği gözlerini tekrardan yalvarırcasına Saint'e çevirmişti.
“Böyle bir şey için izin vermedim.”
“Merak etme sana bir şey yapmayacağım. Bu tamamen benimle alakalı... Sadece bir kaç dakika sabredemez misin?” dedi ve kendisini engelleyen eli kendi eliyle kavrayarak aşağıya doğru indirdi. Biraz daha yaklaştı ve gözlerini kapadı. ‘İşte... deliler gibi atmaya başladı. Bu senin için yeterli değil mi?... Onu seviyorsun!... Artık bunu kabul et!...Ama daha onu net bir şekilde tanımıyorsun bile?... Eee tanımıyorsan ne olmuş? Tanımadan da sevemez mi insan?’ Beyninde dönen bu düşüncelerle birlikte gözlerini aniden açtı ve geri çekilerek koltuğuna yaslandı. Anlamsız bir şekilde nefes nefese kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merdivenlerdeki Kapı ( ZeeSaint , BounPrem )
FanfictionSokaklarda yürümek neden bu kadar keyif veriyor bana? Neden kendi düşüncelerimle boğuluyorum sokaklarda? Ahh... Düşüncelerim güzel olsaydı bir de hiç yakınır mıydım böyle güzel bir durumdan? Aşk, aşk, aşk... Şu bir kaç gündür duymaktan artık tiksinm...