Bright

395 30 17
                                    

Media: Bright
Nong: Kendinden küçükler için kullanılır.

“Taaannn! Gene topu kaçırdın, git getir!”

“Hay anasını satayım ben bu işin, hep de benim elimdeyken mi kaçar be!”

“Sen şuna düzgün oynayamıyorum desene." Dedi ve tam karşısında duran asık surata doğru kahkaha atmaya başladı.

O sırada Tan ile birlikte kendilerine doğru gelen birinin olduğunu fark ettiler. Siyah üst ve eşofman giymiş karizması yüzünden okunan bir adamdı bu. İkisi de yandan yandan birbirlerine baktılar.

“Sanırım bu size ait.”

“Ah teşekkür ederiz P'" Tan karşısında dikilenin elindeki topa uzanmış, onu yürümekten kurtaran bu adama minnet bakışları atarak gülümsemişti.

Adam bir anda Boun'a dönerek  “Ben Bright, buraya yeni başladım. Siz sık sık gelir misiniz?”

Boun adamın onlara olan fazla samimiyetini anlayamamış  bir şekilde “Evet genellikle geliriz.”

“Bu iyi, çünkü seni görmek bana motive verecektir.” Yavaş yavaş Boun'a doğru adımlıyordu.

Boun tırstı ve bir kaç geri adım atmak zorunda kaldı. Bu sırada Boun'un rahatsız  olduğunu anlayan Tan araya girdi, “P’ sanırım seni çağırıyorlar!”

“Ahh öyle mi Nong...?” Tan'ın araya girmesiyle adımlamayı bırakmıştı ve kısa bir süreliğine gözlerini Tan'a çevirmişti.

“Prem. Bu da arkadaşım Boun. Tanıştığımıza memnun olduk.”

“Bende...”  gözlerini tekrardan Boun'a dikmişti. “Bende memnun oldum. Sanırım gitmem gerek, görüşürüz.” Son ana dek Boun'a bakmıştı ve arkasını dönerek gitmişti.

Tan kolunu Boun'un omzuna atarak “ Dostuum... Bu herifin kesinlikle senin için hisleri var.” Dedi ve sırıtmaya başladı.

Boun sinirle omzundaki kolu itti “Saçmalama Tan! Birbirimizi ilk defa görüyoruz, ne ara bana karşı hisleri olmuş olabilir söyler misin?”

“Tamam tamam, hadi toparlanalım da gidelim. Yeterince pinpon macerası yaşadık.”

○○○○○○○○○

Eve dönerken içi buruktu. Sanki birisi kalbinin en önemli kısmını çalmıştı ondan. Prem bugün resmen Boun’un canını okumuştu. Hem onu deliler gibi koşmaya mecbur etmiş hem de yanına gelince onu hiç takmamıştı. Ayrıca atölyeye bile sevgilisini getirmiş, vıcıklığa orada da devam etmişti.

Yolda yürürken bir şeyler düşünüyor aynı zamanda da Prem'e sövüyordu.
“ O gerizekalı herif ne diye masaya oturduğumdan beri sevgilisiyle vıcık vıcık şeyler yaptı ki? Kusasım geldi resmen! Hem beni çağırıyor hem de benimle değil sevgilisiyle ilgileniyor. Ne salak bir adama denk geldim ben!”

O sırada tepesinde ki sesle kendine geldi “Hey delikanlı! Anladık sinirlisin de ne diye gecenin bu saatinde sokağın ortasında bağırıyorsun? Uyuyan var eden var canım!” Kafasını kaldırmasıyla balkondan kendisine bağıran kadını gördü. Gördü ki görmez olaydı, gece gece bir ton laf yemişti. Hem bağırıyor muydu ki? Gerçekten bu kadar sinirlenmiş olamazdı herhalde.

“Özür dilerim ama çok fazla ses yaptığımı düşünmüyorum.” Ahhhh ahmak kafa ne  diye cevap veriyorsun ki ?!!

“Hele şuna bak şunaa! İyilikle uyarıyoruz evladım seni! Bir de ses yapmıyormuş hele hele! Oğlum polis bak benim, bir çağırırsam soluğu karakolda alırsın! Ayağını denk al sesini de kes, git buradan nereye gidersen!”

Merdivenlerdeki Kapı ( ZeeSaint , BounPrem )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin