Bölüm 1

77 11 19
                                    

Kitabı çoğunlukla kendi ağzımdan yazacağım haberiniz olsun


Şimdiki zaman(Yazarın Ağızından)

Çığlık ve ter içinde uyandı genç kız ve masasındaki suyu bir çırpıda bitirdi kendine gelince elini ve yüzünü yıkamak için lavaboya gitti aynadaki alışkın olduğu yansımasına baktı kızıl saçları , yeşilden maviye geçen gözleri ve gördüğü rüyanın etkisiyle daha da açılmış kar beyazı bir ten...

 Aynada kendine bakınca neden bu kadar korktuğu aklına gelmişti onu korkutan bir haftadır her gece gördüğü rüyalar hepsini aynı olmasıydı. Biraz vakit geçince böyle boş boş aynaya bakmanın kendine  bir katkısı olmayacağını anladı ve odasına geri döndü.

Yaşadıkları ev aslında küçüktü 1 lavabo,1 mutfak ve iki odası vardı.Odaların birinde kendi kalıyordu diğerinde ise büyük annesi... 

Küçülükten beri hep büyük annesiyleydi hiç annesini ve babasını tanımamış büyük annesine sorduğunda ise her seferinde yüzünü asıp:

'Bana seni terk edenleri sorma diye bağırıp durduğu  ailesi'

Ne kadar ailesi onu terk etse de merak etmeden duramıyordu genç kız merak ediyordu işte. Yüzlerini,kokularını hatta sarılışlarını, anne şefkatinin hissini ve annesiyle sırlarını paylaşmayı merak ediyordu ,arkasında dağ gibi sırtını yaslayabileceği bir babayı bir babanın kızına duyduğu sevgiyi merak ediyordu genç kız... gözünden bir damla aktı ve bir kez daha bu kadar zayıf olduğuna lanet etti her zamanki gibi neden onu bıraktılarını tekrar ve tekrar kendine sordu bir her zamanki gibi bir sonuç alamayınca kendi düşüncelerinden çıktı ve masasına oturdu odasında bir masa bir yatak ve küçücük bir dolap vardı o sırada büyük annesi kahvaltı ya çağırdı genç kız yataktan kalkıp mutfağa yöneldi ve mutfaktaki masaya oturdu.Büyük annesi o  sırada içeriye elinde bir kitapla geldi büyük anne:

'Güzel kızım bugün 18 yaşına giriyorsun sana ne kadar daha güzel şeyler vermek istesem de sana bu kitabı veriyorum zaten 15 yıldır bende sende kitap okumayı seviyorsun al senin olsun doğum günün kutlu olsun' dedi.

Kız hemen kitabı aldı ve bir merakla  kapağına baktı deri kapaklı üzerinde işlemeli olan bir kitap vermişti büyük annesi. Kitabın üzerini ne kadar incelese de hiç bir şey bulamadı ama içindeki merak hiç azalmamıştı hatta daha da artmıştı.Tam kapağını açacakken büyük annesi

'Önce kahvaltını yap güzel kızım sonra okursun' dedi o da 'tamam' deyip yemeğe başladı on dakika sonra yemeğini bitirdi o sırada büyük annesi de  yemeğini  bitirmişti.Masayı topladı, bulaşıkları yıkadı sonra kitabı yanına alıp içeri geçti.

 Yatağına oturdu kitabın kapağını açtı içinde garip garip çizimler ve semboller vardı hiçbir şey anlayamadı ama farkında olmadığı bir şey vardı... Morali bozuk bir şekilde büyük annem neden bana böyle gereksiz bir şey vermiş diye içinden geçirdi ve kitabı kapattı. Ayağa kalkıp dolabını açtı beyaz kısa kollu bir bluz ve siyah bir pantolon giydi ve büyük annesine 'büyük anne ben dışarı çıkacağım' dedi botlarını giydi ve kendini kapıdan dışarı attı.

İlkbaharda oldukları için hava ılımandı.Genç kız en sevdiği yere parka gitti.Parkta oturup temiz havayı çekmek ve küçük çocukların ailesiyle beraber geçirdikleri vakitleri izlemek hoşuna gidiyordu.O sırada küçük bir çocuk elinde bir çiçekle genç kızın yanına yaklaştı ve yüzü kıpkırmızı bir halde

 'meyhaba abla ıııı şey ben sana bu çiçeği veymek istiyoyum senin kaday güzel değil ama ' dedi. Genç kız ise herkesi etkileyecek bir tını ile ufak bir kahkaha attı ve çocuğun yanaklarını sıkıp 'çok sağ olun beyefendi bana adınızı bahşeder misiniz?'dedi gülümseyerek.

Küçük çocukta genç kızın onunla bu şekilde konuştuğunun hoşuna gittiğini belli edecek şekilde gülümsedi çiçeği uzattı ve 'benim adı-' derken annesi seslendi:

'Hadi Alex gidiyoruz' dedi.

Genç kız elindeki çiçekle orada kaldı. Aradan 10 dakika geçti bir anda sert bir şekilde rüzgar esmeye başladı parktaki aileler çocukları hasta olmasın diye parktan çıktılar ama açıkçası genç kızın pek umurunda değildi yine de genç kız bir anda çıkan soğuk hava yüzünden titremişti.O sırada parkın öbür köşesinden ona doğru koşan bir karartı gördü ve gördüğü gibi 'O nasıl bir şey yahu!' diye  içinden geçirdi.Karartı yaklaştıkça daha belli oluyordu.Kız karartının yüzünü görünce korkudan donakaldı ve içinden 'kızım bir kafayı yemediğin kalmıştı onu da becerdin' diye söylendi.

Sonra olayın farkına vardı o yaratık gerçekti.Ama iş işten geçmişti çünkü yaratıkla aralarında 5 metre vardı.Genç kız korkudan elindeki çiçeği düşürdü çiçek rüzgarla yaratığın ayağının altında gitti ve ezildi.Gökyüzündeki bir çift gözün sahibi kendi kendine 'İnşallah güzel kızım senin de sonun  o çiçek gibi olmaz dedi' ama tüm umutlar tükenmişti.O sırada genç kız içinden büyük annesi için iyi dileklerini geçirmekle zamanını tüketti çünkü artık istese de kaçamazdı.

 Sonra ölmek için gözlerini kapattı bir kaç saniye sonra ise yaratığın nefesini teninde hissetmeye başladı...


Bir bölüm daha sonu

Hatalarımın kusuruna bakmayın ve gözünüze batan kısımları söylemekten çekinmeyin yorumları ve oylarınızı bekliyorum :) 


Bu Benim Kaderim (4 Element) (KİTAP DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin