14. Bölüm: ATIŞ (Kısım 1)

34 12 29
                                    

"Her parçası keyif vaat eden bir plan asla başarılı olamaz; büyük bir hayal kırıklığını önlemenin tek yolu ufak bir sıkıntıyı savunmaktır."

-Gurur ve Önyargı/ Jane Austen

Bu durum karşısında ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. İnsan ölümlerini görmek benim için olağan bir şeydi ama şu an durum bambaşka bir haldeydi. Aşçım ve hizmetçim olarak saraya soktuğum insan gözlerimin içine bakarak, gözünü dahi kırpmadan bir insanın kellesini uçurmuştu. Bunu o kadar ani yapmıştı ki hepimizin üstüne sıçramıştı kan. Bu şekilde bakarken, yüzüne sıçrayan kan yavaşça aşağıya doğru akıyordu. Bir süre daha hiç kimse bir şey demeden öylece durmuştuk. En sonunda konuşan Emma olmuştu.

"Yıkansanız iyi olur. Sarayda konuklar var, onlarla ilgilenmeye devam etmeniz gerekiyor."

"Burayı bu şekilde bırakamayız. Cesedi kaldırmamız gerek önce," diyerek bölmüştü Conrad.

"Ben ilgilenirim. Kendim yaptım, kendim temizlerim. Siz dönüş yolunu bulabilir misiniz?"

Conrad "muhtemelen" diye yanıtlamıştı. Emma birkaç saniye boşluğa bakmıştı bunun üzerine.

"Ben götürürüm sizi yukarıya kadar. Konukların bu halde görmediğine emin olun. Üstünüzü aniden değiştirmeniz şüphe çekebilir. Balo salonuna dönmeyin. Gündelik ama resmi kıyafetlerden giy-" diye sayıyordu Emma.

"Emma sorun değil, o kadarını da biz halledebiliriz," diye bölerken her şeyi kendi yapmasına laf atmıştı Conrad. Emma pes etmiş bir şekilde nefesini verirken elinde tuttuğu kafayı masaya koymuştu. Kılıcı hâlâ elinde tutarken Conrad'ın eline yanan meşalelerden birisini vermişti. Emma girmemiz için açılan ama şu anda kapalı olan duvara yaklaşıp yanındaki meşaleyi hareket ettirdi. Bunun üzerine duvar yeniden açılmıştı. Kenara çekilerek çıkmamız için bize yol verdi. Conrad ile iletişim kurmuş olsa da ortamda delici bir sessizlik vardı yeniden. Koridoru geçerken çıkan tek ses ayaklarımızın sesiydi. Neredeyse nefes alışımız bile duyulmuyordu.

Merdivenleri çıkarken Emma yavaşlamış ve arkamızdan gelmeye başlamıştı. Saniyelik aralıklarla Conrad ile göz göze gelmişlerdi ve Conrad öne geçerek sahte bir öksürük sesi çıkartmaya başlamıştı. Merdivenin diğer tarafından hareketlenme sesi duyulmuştu bunun üzerine. Sonunda yukarıya çıktığımız zaman Wade ve az önce gördüğümüz asker bizi bekliyorlardı. Bizi görünce ikisi de dehşete düşmüş bir ifadeyle bizi süzmeye başlamıştı. Emma kılıcını hâlâ bırakmamıştı ve aşağıya doğru tuttuğu için üzerinde kalan az bir miktar kan aşağıya doğru süzülmeye devam ediyordu. Geldiğimiz yolun da temizlenmesi gerekiyordu. Etrafa baktığım zaman az önce yanımızda duran hizmetçilerin çoktan uzaklaşmaya başlamış olduklarını gördüm.

Muhtemelen hizmetçilerin bu şekilde görmemesi için Conrad geldiğimizi belirten ses çıkartmıştı. Bunu anladıkları için çoktan uzaklaşmışlardı. Başka kimse de yoktu ortamda.

"O halde ben geri dönüyorum," diyerek hiçbir şey demeden merdivenden inmeye başlamıştı Emma meşaleyi alarak. Yanan ateş gözden kaybolana kadar arkasından bakmış, görememeye başlayınca geri önüme dönmüştüm.

"Neler oldu orada?" demişti en sonunda Wade dayanamayarak. Şu görünüşümüzü gördükten sonra bu kadar süre dayanması bile büyük bir olaydı.

"Şu anda bunu konuşmak için uygun bir zaman olduğunu sanmıyorum Sör Wade. Ben temizlenmeye gidiyorum. Siz Prens Allard'a odasına kadar eşlik edin. Kimsenin görmediğinden emin olun. Hizmetçilere banyoyu hazırlamasını söyleyin."

"Az önce banyoyu hazırlayacaklarını söyleyerek gittiler," demişti asker.

"O halde size odanıza kadar eşlik edelim lordum," diyerek selam vermişti ikisi de.

SAKLI KALAN GERÇEKLER [DÜZENLEME AŞAMASINDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin