10. Bölüm: SAPIK PALYAÇO (Kısım 1)

65 18 128
                                    

"Ha?"

Verebildiğim tek tepki bu olmuştu çünkü gerçekten başarılı olabileceğini hiç düşünmemiştim bu konuda. Emma'yı farkına varmadan küçümsemek benim hatamdı biliyordum ama yine de bu isteği garipti. Ata binmeyi neden öğrenmesi gerekiyordu ki sanki? İstediği zaman ata binerken ona eşlik edebilir bu sayede ona yakın durabilirdim. Eğer ata binmeyi öğretirsem bu şansım yok olacaktı. Böyle bir şeyi neden yapmak zorundaydım?

"Yakışıklı prensimiz sözünden mi dönüyor yoksa?" dedi sinsice bana yaklaşırken. Aslında bunu derken yüzünde biraz yaramaz bir ifade vardı ve bu tüm dolaşım sistemimi hızlandırmıştı. Fakat bunun bir tuzak olduğunun tamamen farkındaydım ve bu tuzağa balıklama atlamak üzereydim.

"Elbette dönmüyorum. Sadece bunu neden yapmak zorundayım merak ediyorum," dedim teslim olmuş gibi ellerimi kaldırarak. Bu sırada yardım istercesine Conrad'a baksam da kafasını çevirmiş, benim yardım çağrımı tamamen görmezden geliyordu.

"Zorunda değilsiniz majesteleri elbette. Sizin yerinize Conrad'da yardımcı olabilir sonuçta birlikte öğreteceğinizi söylemiştiniz değil mi? Sözünüzü bozmuş olmazsınız o öğretse bile," derken bu sefer sinsi bir şekilde Conrad'a yaklaşıyordu. Vücudumun gerildiğini hissediyordum ona yaklaştığı her adımda.

"Eğer isteğin buysa," dedi Conrad pes etmiş bir sesle. Bu sırada Emma heyecanla ona sarılmıştı. Gözümün önünde Conrad'a sarılıyordu ve ben ise sadece izliyordum. Tam adım atacakken Conrad işaret parmağı ile Emma'nın alnına bastırarak kendisinden uzaklaştırmıştı.

"Şımarma hemen bücür," dedi soğuk bir sesle. Şu anda iyi anlaşıp anlaşamadıklarını söylemek gerçekten çok zordu.

"Sen kime bücür diyorsun?" dedi Emma sinirli bir sesle dişlerinin arasından. Görünüşe göre boyutlarına laf atılmasından hoşlanmıyordu.

"Burada senden başka bücür mü var ufaklık?" dedi Conrad ukala bir şekilde. Bunu söylerken öyle bir bakış atmıştı ki Emma'ya baktığı her saniye Emma sanki daha da ufalmış gibi görünmüştü. Emma'nın bu laf karşısında ne diyeceğini merakla izlerken Emma yine beklenmedik bir şey yapmıştı.

Sakince dibine girip Conrad'ın kolunu ısırmıştı ve bırakmıyordu. Conrad ise acıyla bağırıp onu uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ben ise şaşkınlıktan donakaldığım için hiçbir şey yapamıyordum.

"Köpek misin sen?" diye bağırdı Conrad. En sonunda kolunu kurtarmıştı ama çekiştirme sırasında derisi hafif soyulmuş ve diş izlerinin olduğu yer kızarmaya başlamıştı.

"Ufak olabilirim ama senin gibi muhallebi çocuklarıyla kolayca başa çıkabilirim," dedi Emma saçını savururken. Saçları kısa olduğu için bunu pek yapamamıştı ama kimse bozuntuya vermemişti.

"Muhallebi çocuğu?" dedim merakla. Conrad şaşkınca bana bakıyordu. Bu bakışından tüm bu olay sırasında takıldığım tek kısmın orası olmasına inanamadığını anlayabiliyordum ama elimde değildi. Ne anlama geldiğini merak etmiştim.

"Sosyetik olup hayatı bilmeyen, ağzında gümüş kaşıkla doğmuş olanlara söylenen bir takma ad," dedi ukala bir şekilde sırıtırken.

"O halde ben de mi muhallebi çocuğu oluyorum?" dedim anlamaya çalışırken. Zenginliği ifade eden bir tanıma benziyordu açıkçası.

"Prensim siz muhallebi çocuğu bile olamazsınız. Olsanız olsanız süt çocuğu olursunuz en fazla. Bu arada bunların ikisi de iltifat değil, haberiniz olsun," dedi kıkırdarken. Muhtemelen argo bir tabirdi ve ben anlamını bilmeden atladığım için bir şey demeye hakkım yoktu.

SAKLI KALAN GERÇEKLER [DÜZENLEME AŞAMASINDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin