VII

656 59 16
                                    



Yoongi kantine girdiğinde, Jungkook oturduğu masada tepinmeden durmaya çalışıyordu. Ama karşısındaki arkadaşları da biliyorlardı ki; şu an Jungkook'un kalbi götünde atıyordu.

Yoongi kendi kendine isim taktığı köfte çocuğunun nasıl göründüğünü bilmese bile etrafına bakınarak arkadaşlarının olduğu masaya ilerledi.

Aralarından sadece Namjoon'la anlaşabildiği için direkt onun yanına oturdu. Namjoon da yanına oturan yakın arkadaşına döndüğünde hemen sorusunu yöneltti.

"Ne oldu? yüzünde güller açıyor."

Yoongi yan ağız sırıtıp bakışlarını kantinin içinde gezdirmeyi bırakıp arkadaşına döndü.

"Köfte çocuk bana yardım edeceğini söyledi. Babasının avukat bürosu varmış."

Namjoon'un kaşları havalandı. "Ve sen de buna inandın?"

Yoongi, Namjoon'un aksine kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun?"

Masadaki diğer 6 kişinin onları dinlediklerini fark ettiklerinde Namjoon soruyu cevaplamak yerine ayaklandı. "Gel başka masaya geçelim."

Zaten neden onlarla takılıyorlardı ki? İyi parti verdikleri için mi? Ya da kendileri gibi varlıklı oldukları için? Cevap ikisi de değildi. Bir an önce onlarla iletişimi kesmeyi düşündüler ve hemen Jungkook'ların masalarının arkasındaki masaya oturdular.

"Az önce ne demek istedin Joon?"

"Bak Yoongi. Bence köfte çocuk dediğin velete bu yaşadıklarını anlatman bile yanlıştı. Bir de sana avukat ayarlayacağını sanıyorsun."

"Evet inanıyorum çünkü bana hiçbir zararı dokunmadı. Aksine beni güldürüyor ve sinirliyken rahatlatıyor."

Tabii bu konuşmalar geçerken Jungkook arka masaya kulak kabartıyordu. Yoongi'si onun için olumlu ve iyi düşünüyordu.

"Bilmiyorum Yoon. Çok güvenme ona. Kim olduğunu bilmiyorsun."

"Bu konuda haklısın ama önceden karşılaşmış ve konuşmuşuz. Yani o öyle dedi. Demek ki tanıdığım biri."

"Öyle mi dedi? Off Yoongi ne vardı da tüm okul tarafından tanınan popüler biri oldun. Sakince geçirseydik ya şu üniversite yıllarını."

Yoongi karşısındaki 'kardeşim' diyebilecek kadar güvendiği arkadaşına gülüp ayaklandı. "İçecek bir şeyler alacağım ne istersin?"

"Soğuk kahve."

"Tamamdır."

Jungkook, Yoongi'nin büfeye gideceğini duyduğu anda arkadaşlarına bakmaya başlamıştı.

"Jungkook ne bakıyorsun mal mal? Git sen de bize içecek al."

Kendisine çemkiren arkadaşına -bu Jimin oluyordu- hak verip ayaklandı. Daha ne içmek istediklerini bile sormadan hızlı adımlarla Yoongi'ye yetişti ve sırada tam arkasında durdu.

Yoongi arkadan fazla yakınlaşan kişiden rahatsız olup arkasına döndü.

"Biraz geriye git. Fazla yakınsın."

Jungkook irislerini hafif açarak Yoongi'ye baktı. Beklemediği bir karşı çıkıştı bu ve ne yapacağını bilemeyip geriye büyük bir adım attığı sırada, arkasında duran çocuğun ayağına bastığı için sert bir şekilde Yoongi'ye doğru itilmişti.

İkisi de daha ne olduğunu anlamadan kendilerini yerde bulmuşlardı. Jungkook ellerini Yoongi'nin göğsüne koymuş, yüzünü de oraya yaslarken Yoongi, bir kolunu üstünde yatan bedenin beline sarmış ve diğer eliylede kafasını göğsünün üstünde sabitlemişti. Bacakları zaten çoktan iç içe olmuşlardı. İstemsizce koruma iç güdüsüyle yapmıştı Yoongi.

Kantindekiler kendi aralarında fısıldaşarak yerde boylu boyunca yatan ikiliyi izliyordu. İlk kendine gelen Jungkook olmuştu.

Kafasını kaldırıp üzerinde uzandığı ve aynı zamanda aşık olduğu çocuğa baktığında onun da ona baktığını gördü. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu ve Jungkook içinden 'umarım duymamıştır' diye geçirmekten başka bir şey yapamıyordu.

Yoongi'nin üzerinden kalkıp, onunda kalkabilmesi için elini uzattı. Yoongi de uzatılan eli sıkıca tutup yerden kalktığında tekrar sıraya girdiler ve hiçbir şey olmamış gibi davrandılar.

Yoongi aldığı içeceklerle arkadaşının yanına dönerken üstüne düşen çocuğun kalp atışlarını düşünüyordu. Evet duymuştu ve bu kadar hızlı atıyor olmuş olması onu baya şaşırtmıştı.

Köfte Sever |YoonKook-Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin