XXVIII

440 41 1
                                    

Jungkook

Küvetteki su dolarken Yoongi'yle gergin bir sessizliğin içine çekilmiştik. Şimdi yanlış anlaşılmasın, onunla bu tarz şeyler yapmak istemiyor değilim ama o kadar heyecanlanıyorum ki bir şeyleri elimi yüzüme bulaştırmaktan korkuyorum.

Arkamdaki dolaptan köpük yapan toplardan çıkardım bir anda. "Bunlardan da atalım mı? Muz kokulu birle var!"

Heyecanlı çıkan sesime gülüp başıyla onayladı ve sarı-yeşil karışımı olan topu eline aldı. Koklayıp muzlu olduğunu anlayınca dolan küvetin musluğunu kapattı ve topu yavaşça içine attı.

Hızla kaybolup suyu renklendirirken bir yanda da muz kokusunu etrafa yayıyordu. Çilekli ve şeftali kokulu da vardı ama muzu belirtmemden dolayı bunu atmıştı sanırım.

"Ee kıyafetlerinle mi gireceksin?"

Sorusuyla bakışlarımı ona çıkardım. O an fark ettim sadece bakstırla kaldığını. Başımı olumsuz anlamda sallarken ben de altımdaki pijamamı çıkardım hızla. Bakışlarını bacaklarımda dolaştırdığında istemsiz kızarmaya başladım.

"İç çamaşırlarımızı da mı çıkarsak ya?"

Bel altı imasıyla sorduğu soru yüzünden yüzüm mora dönerken fazla sert olmayacak şekilde omzuna vurdum. Kahkahasını duyduğumda oflayıp bir bacağımı küvete yolladım.

O da kendisini toparlayıp benden önce tamamen girip oturdu. Sırtını yaslayıp bacaklarını açtığında ne demek istediğini anlayıp hemen oturdum oraya ve sırtımı göğsüne yasladım.

Rahatlık ve huzur tüm bedenimi kaplarken ensemden boynuma doğru inmeye başlayan öpücüklerle afalladım. Kalbim benden habersiz maratona çıkarken istemsiz yutkundum.

Elleri narince bedenimde dolaşıyordu. "Kasma bu kadar kendini."

O an farkettim bedenimi bu kadar sıktığımı. Tekrar gevşerken başımı ona çevirip öpmesi için bekledim. Hemen anlayıp bir öpüşme başlattığında keyifle karşılık veriyordum. Şu an hiçbir şey moralimi bozamazdı.

Dudaklarımızı ayırmamızla beraber kapının çalması bir oldu. Hiç istifimi bozmadan tekrar öpecektim ki Yoongi kafasını geri çekip buna engel oldu.

"Kapıya bakmayacak mısın?"

"Hayır çalar çalar gider, biz devam edelim."

Gülüp öpüşmemize devam ederken kapı bir iki defa daha çaldı ama hiç umursamadık. Çalmayı bıraktığında ikimiz de gülüp ayrıldık.

Romantikçe uzun uzun bakışırken bir anahtar sesi duyduk. Ardından ismimi seslenen annem. Annem mi?!

"Jungkook! Oğluşum ben geldim!"

Yoongi beni omuzlarımdan tutup şok olmuş ifadesiyle yüzüme bakarken ben de ondan farksızdım. İkimizde hızla ayağa kalkıp panikle havlu aramaya başladık.

O tıpayı açıp suyu gönderirken ben de dolaptan havlu çıkarttım. Birini hemen kendi belime dolarken onu durdurup bana bakmasını sağladım.

"Sen burda kal. Ben annemi salonda oyalıyacağım biraz, o sırada odamıza geçersin. Annem gittiğinde de çıkarsın tamam mı?"

Başıyla onayladı ama aklına takılan bir şey var gibiydi. "Ne oldu, neden öyle bakıyorsun?"

"Beni neden annenden saklıyorsun?"

"Annem seni biliyor aslında. Yani seni sevdiğimi biliyor ve çıkmaya başladığımızı da söyledim ama seni evde görürse işler biraz karışabilir."

"Neden?" sesi şaşırmış çıkmıştı.

"Yoongi, sevgilim, bunu daha sonra konuşsak olur mu?"

Gergince dudaklarımı kemirerek yönelttiğim soruyla başıyla onayladı hemen. "Tamam, çık sen hadi."

Yanağına bir öpücük kondurup çıktım ve mutfağı kurcalayan annemin yanına gittim.

***

İşleri karıştırıcam ehueheueheu. 🧡

Köfte Sever |YoonKook-Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin