XIV

600 52 16
                                    

Yoongi

"Hyung!"

Arkamdan birinin bağırmasıyla o tarafa döndüm. Jungkook, bir yandan omzundaki çantayı sıkı bir şekilde tutarak ve bir yandan da elindeki kitapları düşürmemek için göğsüne bastırarak bana doğru koşuyordu.

Onu görenler kenara çekilip garip bir şekilde bakarken o, kızarmış yanaklarıyla ve her adımında havalanan saçlarıyla çok şirin görünüyordu.

Yanıma geldiğinde bir elini dizine koyup soluklanmaya başladı. Biraz toparlandığında dikleşip yüzüme baktı. Gülüp dağılmış saçlarını düzeltmeye başladım.

"Neden arkandan atlı kovalıyormuş gibi koşuyorsun. Bekliyordum zaten seni."

"Uh, bilmem. Çok bekletmek istemedim seni."

Tekrar gülüp elindeki kitapları aldım ve yürümeye başladım. "Hadi gel kantinde oturalım biraz."

Gülümseyip başını salladıktan sonra bana yetişti. "Ee hyung, nasılsın?"

"İyiyim Kookie. Sen nasılsın?"

Gözlerini büyütüp şaşkınca baktı. "K-kookie mi?"

"Evet, Kookie. Rahatsız olduysan demem."

Kantine giriş yapmıştık. "Hayır hyung! De lütfen, hoşuma gitti."

Koşmasından dolayı olan kızarıklığının çoktan gitmesine rağmen yanaklarının tekrar kızarmasına gülüp bir makas aldım. İlerden de Namjoon'un kolunu kaldırıp yanına çağırdığını görüp yönümüzü o tarafa çektim.

Karşısına geçip oturduğumuzda Jungkook'a, Namjoon'u tanıttım. Çünkü Namjoon'a, Jungkook'u anlatmıştım. "Kook, bu Joon. Çok yakın arkadaşım."

Jungkook başıyla selam verdi. "Tanıştığımıza memnun oldum Joon hyung."

Namjoon'la benim bir anda kahkaha atmamla irkilmişti. Zar zor kendimizi durdurup tekrar Jungkook'a döndük. Somurtuyordu.

"Neden güldünüz ki? Herkes bize baktı."

Namjoon benim konuşamayıp gülmeye devam ettiğimi görüp devreye girdi. Aslında bu kadar gülecek bir şey de yoktu ama Jungkook'un saflığı çok tatlıydı.

"Jungkook, ben Namjoon. Yoongi espri olsun diye isimlerimizi kısalttı."

Bana yandan sinirlicece baktığını sanıp sevimli bir bakış attıktan sonra tekrar Namjoon'a döndü. "Tanıştığımıza memnun oldum o zaman Namjoon hyung."

Namjoon da gülümseyip baş selamı verdi. "Ben de memnun oldum Jungkook. Bu arada Yoongi senin köfte çocuk yazdı mı hiç?"

"Hayır bugün yazmadı hiç. Benim yazmamı mı bekliyor acaba?"

"Köfte çocuk kim hyung?"

Jungkook'un meraklı gözleriyle gözlerimi birleştirdim. "Aslında ben de tanımıyorum. Yani tanıyorum ama nasıl göründüğünü bilmiyorum."

"Anlamadım hyung."

"Yaklaşık 1-2 hafta önce biri yazdı anonimden. İşte onun kim olduğunu bulmaya çalışıyoruz."

"Neden hyung? Bulup ne yapacaksınız?"

Endişeyle sormuştu soruyu. Gülüp saçını karıştırdım. "Sakin ol kurabiye. Bir şey yapmayacağız. Sadece merak ediyorum ve onunla yüz yüze tanışmak istiyorum."

"Neden hyung ondan mı hoşlanıyorsun?"

Ne diyeceğimi bilemeyip ağzımı açıp kapattığımda devreye yine Namjoon girdi. "Sen neden bu kadar sorguluyorsun Jungkook?"

Jungkook bozulup bir şey demeyerek bakışlarını ellerine indirdi. Tam moralini düzeltmek için konuşacakken ayağa kalktı.

"Dersim başlamak üzere gidiyim ben. Tanıştığımıza sevindim Namjoon hyung. Sonra görüşürüz Yoongi hyung."

Yüzümüze bakmadan yanımızdan ayrılıp kantinden çıktı. Oflayıp Namjoon'a döndüm. Düşünceli bir şekilde Jungkook'un arkasından çıktığı kapıya bakmaya devam ediyordu. Ne geldide aklına tartıp biçiyordu yine acaba?

***

🤎

Köfte Sever |YoonKook-Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin