8. BÖLÜM

430 21 4
                                    

Semih'den;

   Masamın başında oturmuş ağrıyan şakaklarımı ovarken düşünecek çok şey vardı. Lanet olası bir iddiaya girmiş ve kazanmıştım da. Peki şimdi ne halt edeceğim. Kızı düşürdüm, ama Allah kahretsin ki aşık oldum kıza. Ben şimdi nasıl söyleyeceğim ona aslında her şeyin bir iddia olduğunu. Belki sonradan onu sevmiş olmam onu yumuşatacak ama, yalnızca küçük düşmeyip boktan bir iddiayı kazanmak için ona çıkma teklifi ettiğimi nasıl söyleyeceğim. Ulan Furkan başıma ne biçim bir bela açtın. Seni bulduğum an gırtlaklamazsam ben de insan değilim lan Furkan. Gerçi bende salaklık, sen başına bunların geleceğini bilmiyormuydun. Kız güzel deyip duran sen değil miydin, gerizekalı kafam.

   Annem odaya girerek düşüncelerimi dağıttı. "Kirli çamaşırın varmı alayım." Bu duruma anca annem çözüm bulur. "Anne, ben bir halt yedim ve çıkamıyorum olayın içinden. Ne yapacağım anne ben." Kimin dediğini bilmediğim 'erkek adam ağlamaz' lafı var ya, yalan o. Tutamadım kendimi ağladım. Açıkçası insanın içini rahatlatıyor.
  
   Annem geldi, yanıma oturdu "Dur oğlum ağlama hemen. Ne yaptınki sen, önce bir anlat bakayım bana annecim." Annemin bu sakin tavrı beni öldürecek. Acaba ne halt yediğimi duyunca da bu kadar sakin olabilecek mi? "Anne, ben bir iddiaya girdim, bir kıza çıkma teklifi ettim, kızda kabul etti, ben etmez diye düşünmüştüm. Şimdi kızı gerçekten çok seviyorum ama bunu yaptığımı hatırladıkça içim acıyor anne. Ben bunu nasıl söyleyeceğim ona, söylemesem de nasıl içimde tutacağım? Ben ne yapacağım anne? Kaybetmek istemiyorum onu."

   Annem bana 'Allah'ım bu gerizekalı çocuk nasıl benim olabilir' bakışı attı. Şu an kendime o kadar acıyorum ki. Belli ki annem de bana acıdı. En azından bakışı böyle diyordu.

   Önce göz yaşlarımı yanağımdan sildi. Sonra konuşmaya başladı "Evet gerçekten bir halt yemişsin. Hemde çok kötü bir halt. Benim oğlumun böyle bir şey yaptığına inanamıyorum, Semih sen böyle bir çocuk değilsin. Evet bunu içinde tutmak çok zor olmalı, dışa vurmakta bir o kadar zor olacak. Ama bunu başkasından öğrenmesini istemiyorsan kendin söylemelisin. Çünkü o arkadaşlarını benim hiç gözüm tutmadı, her şeyi bekle onlardan." derin bir nefes alıp iç geçirdi sonra "Kız güzel mi?" dedi. "Hemde çok." " Göster bakayım."

   Açıp Bade 'nin resmini gösterdim. Annem çok beğenmişti. Beyenilmeyecek gibi değildi ki. Çok güzeldi. Nasıl bu zamana kadar sevgilisi olmamış merak ediyorum.              

   Yarın okul var ve benim bunu Bade'ye açıklamanın yolunu bulmam lazım. Ne olur bırakmasın beni Allah'ım yalvarırım sana, bana yardım et.

***

   Sabah gözümü açtığım an acı çekmeye başladım. Yataktan kalkmak, hatta gözlerimi açmak bile o kadar zordu ki. Ama ne olursa olsun Bade hâlâ sevgilim olduğu için onu almaya gitmem lazım. Aşağı inip banyoya girdim. Sonra tekrar çıkıp üstümü giyindim. Kahvaltı yapacak havamda olmadığımdan bir şey yemeden çıktım evden.

   Büyük ihtimalle yakında sevgilim olmayacak sevgilimin kapısının önündeydim. Beni gördüğü an bakınca derinlerinde kaybolduğum gözleri parladı. Bense ruh gibiydim.

   Benim bu halimi görünce gülüşünü yüzünden silindi. Gülmesine mâni olduğum için kendimden nefret ediyorum. "Semih, sen iyi misin. Hasta falan mısın canım?" dedi. O bana 'canım' dedikçe içim parçalanıyor. Elini alnıma götürdü ama ben elini alıp öptüm. Sanki son görüşüm gibiydi onu. "Ne oldu sana, konuşsana Semih." dedi. Sesinde endişe vardı. "Yok bir şey. Ben... Uyuyamadım. Yorgunum biraz, ondan herhalde... Hadi gidelim." Zor olsada gülümsemeye çalıştım. Ama nafile.

   Yol boyunca hep birşeyler düşündü sanki. Hiç konuşmadı. Bense okul çıkışını bekleyeceğim. Okuldayken kafası dağılsın istemiyorum.

   Öğle arasında Furkan'ın yanına gittim. Giderken boğazına mı yapışsam yoksa yüzüne yumruk mu atsam diye düşünüyordum. Ama bana engel olan bir bakış vardı. Turuncu saçlı bir arkadaşıyla masada oturuyordu. Beni kızgın ve gergin  görünce tek kaşını kaldırıp bana baktı. Ben 'yok birşey' der gibi dudaklarımı oynatıp içeri girdim. Furkan'ın yanına gidebilseydim suratına yumruk çakacaktım ama olmadı işte.

   Artık vakti gelmişti Bade'yi çıkışta yürüyerek gitmeye ikna etmiştim. Şimdi ise güm güm atan kalbimle onu bekliyordum.

   Hızlıca yanıma geldi ve o canlı sesiyle "Hadi gidelim." dedi. Hadi bakalım. Yolda bir süre yürüdükten sonra ben konuşmaya başladım. "Özür dilerim." Bir an şaşırdı "Ne için?" Ona her şeyi anlatmam gerekiyordu. Peki nasıl yapacaktım? Nasıl kıracaktım kalbini? "Bade... Ben, özür dilerim." Yanağımdan bir damla yaş süzüldüğünü hissettim. Beni bir sokak arasına çekti ve derin bir apartman kapısının önüne oturttu. Bense ona bunları söyledikten sonra suratının alacağı ifadeyi düşünüp, ağlamamaya çalışıyordum. "Semih, şunu düzgünce anlatacak mısın? Sabahta bir garipdin. Ne oluyor sana böyle." "Bade... Ben nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama..." dedim. Derin bir nefes aldım ve herşeyi anlattım.

   "Ama sana yemin ederim Bade, şimdi gerçekten çok seviyorum seni. Tahmin edemeyeceğin kadar çok. Ne olur affet beni." Gözünden bir damla yaş aktı. Ben konuşmaya başladığımdan beri o sessiz kalmış, ağzını bile açmamıştı."Gerçekten şu an senin ağlamana sebep olduğum için kendimden nefret ediyorum." Başımı iki elimin arasına alıp dirseklerimi dizimin üstüne koyarken sesim iyice kısıldı "Kendimden nefret ediyorum."

   İlk kez konuştu. "B-ben... Yalnız kalmak istiyorum. Düşünmek istiyorum." dedi ve arkasına bile bakmadan gitti. Bense arkasından bakakalmıştım. Peşinden gitmemiştim. Gidememiştim daha doğrusu. Yüzündeki bana acıyan ve benden nefret eden ifadesini bir kez daha görmeye katlanamazdım. Bitti işte. Herşeyi birkaç cümleyle bitirmiştim.

İLK GÖRÜŞTE AŞK MI? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin