Resepsiyondan odamın kartını aldım. 4. kata çıkıp 409 numaralı odayı buldum. İçeri girmeden önce koridorun sonundaki balkon dikkatimi çekti ama şu an tek istediğim duş alıp uyumaktı. İçeri girdiğimde ise resmen büyülendim. Odanın benim yatak odamdan daha gösterişli olduğu kesindi. Pencereye gittim. Manzara gerçekten harikaydı. O sırada aklıma takılan soruyu düşünmeye başladım. Acaba setten kimler otelde kalıyordu? En çok da Seb'in otelde kalıp kalmadığını merak ediyordum. Öğrenmenin tek yolu vardı. Elim kulağımdaki kulaklığa gitti.
A.Ö.: Jarvis, aktif misin?
J.: Sizin için her zaman efendim.
A.Ö.: Güzel. Senden otelin kayıtlarına ulaşmanı istiyorum. Setten kimler otelde kalıyor, öğrenmek istiyorum.
J.: Özellikle de onu merak ediyorsunuz, değil mi?
A.Ö.: Jarvis, sen dediğimi yapar mısın?
J.: Yaptım bile. Çok saçma bir güvenlik yazılımları var, ulaşmam 3 saniye sürdü.
A.Ö.: Vee?
J.: Oyunculardan Scarlett Johansson, Chris Hemsworth, Chris Pratt, Jeremy Renner, Zoe Saldana, Mark Ruffalo, Tom Hiddleston...
Jarvis bir sürü tanıdık isim sayarken onun ismini söylememişti.
A.Ö.: Tamam Jarvis, boşver.
J.: O kadar uğraştım, bitirseydim bari.
A.Ö.: O kadar dediğin 3 saniye Jarvis, abartma.
J.: ...
A.Ö.: Neyse, hadi bitir.
Jarvis saymaya devam ederken üzerimi çıkartmaya başlamıştım. Çok yorgundum, Jarvis'i dinlemiyordum bile. Göz kapaklarım iyice ağırlaşmıştı.
J.: ..., Tom Holland, Anthony Mackie ve Sebastian Stan.
Duyduğum son isimle gözlerim kocaman açıldı.
A.Ö.: Sebastian Stan mi!? Tanrım, Jarvis onu bilerek mi sona sakladın?
J.: Sadece biraz gerilim yaratmak istemiştim.
A.Ö.: Sana inanmıyorum, bunu yapmayı nereden öğrendin?
J.: Patron, beni sen yaptın unuttun mu?
A.Ö.: Ah! Peki hangi odada kalıyormuş?
J.: 5. kat, 502 numaralı iki kişilik oda.
Yıkılmıştım. Kimle kalıyor diye soramadım bile.
J.: Patron hemen strese girme, Anthony Mackie ile kalıyor.
A.Ö.: Jarvis, sen beni öldüreceksin!!
Kulaklığı kulağımdan çıkarıp yatağın üstüne attım ve duşa girdim.
...
Kulağıma dolan sinir bozucu sesle gözlerimi açtım. Ne olduğunu anlamaya çalışıp ayağa kalktım. Bornozumla ve ıslak saçlarımla uyuyakalmıştım. Hava karamıştı, ışığı açtım.
"Oda servisi!"
Üzerimdeki bornoza aldırmadan kapıyı açıp yemeği aldım. En son uçakta yemek yediğim için çok açtım. Kulaklığımı kulağıma takıp yemek yemeğe başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/228872818-288-k14458.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖMÜR | SEBASTİAN STAN
ChickLitBiraz uzakta, karanlığın derinlerinde bir yerlerde onları izleyen Sebastian gözlerinin dolmasını engellemeye çalışarak arkasını döndü. Ancak tutamadığı gözyaşı yanağından süzülürken ona aşık olduğunu ilk defa kabullendi. Farkında olmadan bir sigara...