Bölüm 15

327 31 9
                                    

1 hafta sonra

Çekimler iptal olmuş, senaryoları eski haline çevirmek için bir süre ara verilmişti. Senaristler Alfa'nın olduğu kısımları senaryolardan çıkarmakla uğraşıyorlardı.

Sebastian en sevdiği müzik grubundan rastgele bir şarkı açarken 'Buna izin veremem.' diye geçirdi içinden.

First things first (Sırayla)

I'ma say all the words inside my head. (Kafamın içindeki tüm kelimeleri söyleyeceğim.)

I'm fired up and tired of. (Yandım ve yoruldum.)

The way that things have been, oh-ooh. (İşler bu şekilde oldu, oh-ooh.)

The way that things have been, oh-ooh. (İşler bu şekilde oldu, oh-ooh.)

Onu çok özlemişti ama ne kadar ararsa arasın ona ulaşabilmenin bir yolunu bulamamıştı. Şimdi ise karanlıkta oturmuş, onu düşünerek içiyordu, bundan önceki her gece yaptığı gibi.

O olaydan sonra herkes hayatına kaldığı yerden devam etmişti, Seb hariç.

Seb hala Alfa'nın ona sarıldığı anda kalmıştı. Ona baktığı, gülümsediği... Onu her düşündüğünde özlemi bir kat daha artıyor, gözünden bir damla daha akıyordu.

Pain! (Acı!)

You made me a, you made me a believer, believer. (Beni inançlı yaptın, inançlı.)

Pain! (Acı!)

You break me down and build me up. (Beni yıktın ve yaptın.)

Believer, believer. (İnançlı, inançlı.)

Pain! Oh, let the bullets fly, oh, let them rain. (Acı! Oh, mermilerin uçmasına, yağmurun yağmasına izin ver.)

My life, my love, my drive, it came from pain! (Hayatım, aşkım, dürtülerim, acıdan geldi!)

You made me a, you made me a believer, believer. (Beni inançlı yaptın, inançlı.)

Her zaman severek dinlediği şarkı bu kez ona ağır gelmişti. Önce değiştirmek istese de sonra vazgeçti.

Bardağı kafasına diktiği sırada duyduğu bildirim sesiyle kafasını çevirdi. Bu sesin kendi telefonundan gelmediğini anlaması uzun sürmedi. Komodinin çekmesini açtığında parlayan ışıkla gözlerini kırpıştırdı. Bu Alfa'nın telefonuydu. Eline alıp baktığında şarjının azaldığı uyarısını gördü. Tanıdık bir isimden gelen mesajı ise ancak uyarıyı kapatınca fark etti. Gözlerini kısarak mesajı okuduğunda hiçbir şey anlamadı.

Elizabeth: Eğer Chris'den uzak dursaydın başına bunlar gelmeyecekti küçük şeytan.

Anlayana kadar tekrar tekrar okudu. Mesajın 1 hafta önce gönderildiğini de görünce her şeyin farkına vardı. Böyle bir şey nasıl olabilirdi? Sinirle yataktan fırlayıp hızla alt kata indi. Ne saatin gece yarısına gelmesini ne de sarhoş olmasını umursayarak arabasına atladı ve sürmeye başladı.

Elizabeth'in evinin önüne geldiğinde arabayı kaydırarak durdurdu ve hiç beklemeden indi. Kapıyı kırarcasına çaldıktan kısa bir süre sonra açıldı ve Elizabeth'in meraklı, aynı zamanda korkmuş bakışlarıyla karşılaştı.

BİR ÖMÜR | SEBASTİAN STANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin