Bölüm 17

342 38 9
                                    

   Pencereden bulutları izlerken dalmıştım ki önüme uzatılan bardakla kendime geldim. Seb meyve suyu getirmişti. Teşekkür edip aldım. O karşımdaki boş koltuğa oturup meyve suyunu yudumlarken ben de tekrar bulutlara dönüp izlemeye başladım.

S.S.: Asma suratını artık. Her şey eskisinden daha güzel olacak.

Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirip kafamı salladım. Seb bugün sabah erkenden beni yine ikna etmek için uğraşmaya başlamıştı. Ben ise gitmemek için inatlığımı sürdürüyordum. Ta ki Seb cebinden klorofomlu bezi çıkarıp üstüme yürümeye başlayana kadar. O an bu kaçırma olayında ciddi olduğunu daha iyi anladım ve kabul etmekten başka çarem kalmadı. Zaten kabul etmesem de beni her türlü bu uçağa bindirecekti.

Bir süre daha sessizce bulutları izledikten sonra koltukta kıpırdanıp konuşmaya başladı.

S.S.: Alfa sana uzun zamandır sormak istediğim bir şey var.

A.Ö.: Evet?

S.S.: Ama cevap vermek zorunda değilsin.

Soracağı soruyu merak ederek kafamı salladım.

S.S.: Ailene ne oldu Alfa?

Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Bu soruyu beklemiyordum. Bir süre sessiz kalıp anıların gözümün önüne gelmesini bekledim. Önce iyi, sonra kötü anılar. İstemsizce gözlerim dolmuştu.

S.S.: Ya da boşver. Hiç sormamalıydım.

A.Ö.: Sorun değil. Anlatabilirim.

Gözyaşlarımı silip Seb'e baktım.

A.Ö.: 4 yıl önceydi. Şu sana tişörtünü verdiğim ikizimin düğün günüydü.

Seb'in şaşkınlıkla kaşları kalktı.

A.Ö.: Kardeşim polisti ve düğününden 2 ay önce Türkiye'deki en belalı mafyayı bulup bütün üyelerini tutuklatmıştı. Yani biz öyle sanıyorduk.

Derin bir nefes aldım. Anlatması en zor kısma gelmiştim.

A.Ö.: Bu büyük başarısından dolayı kardeşime ödül verildi. Düğün gününde kardeşimin mutluluğu ikiye katlanmıştı. Ama çok sürmedi. Kardeşim telefonunu arabada unutmuştu ve onu almak için otoparka gittiğimde.. bir gürültü koptu. Sonra düğün salonu gözümün önünde çökmeye başladı. Meğerse elebaşının bir de sağ kolu varmış. Kardeşimin düğünü olacağını öğrenince intikam almak istemiş ve düğünden önce içeri sızıp bütün masaların altına bomba yerleştirmiş. O binadan kimse sağ çıkmadı.

S.S.: Ah, tanrım! Ç-çok üzüldüm.

Seb'e baktığımda gözleri dolmuş gibiydi. Ben ise sesimin titremesi dışında kendimi iyi kontrol ediyordum.

S.S.: Peki.. sonra ne oldu?

A.Ö.: Bu olaydan birkaç gün sonra elebaşı yardımcısının cesedi bulundu. Kimin yaptığı asla bulunamadı.

S.S.: Hayır, yani.. sana ne oldu? Nasıl toparlanabildin?

Bu soruya nasıl cevap verebilirim diye düşünerek başımı eğdim.

A.Ö.: Pek kolay olmadı. Cenaze törenlerinden sonraki birkaç haftayı hatırlamıyorum. Hatırladığımda.. kendimi pis işlere bulaşmış buldum.

S.S.: Pis işler derken?

Önce ne kadar cevap vermeyip konuyu kapatmak istesem de sonra gerçeklerden asla kaçamayacağımı düşünerek sorusunu yanıtladım.

BİR ÖMÜR | SEBASTİAN STANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin