ışıklar kapalı önümü göremiyorum,

175 39 2
                                    

yollarımda taş çimen...

kızın ev bellediği ve tüm ışıklarını yakmak istediği adam, tüm odalarını karanlığa boyadı.

evden çıktı. kapını arkasından kilitlerken gözünden bir damla yaş aktı. ne komik bir adamdı. ne kadar da çok ağlıyordu.

"kapımı çırptım, ve çıktım evden. ama yalnızlık görünmezmiş, kilitlenemezmiş eve. bilmiyordum.  gerçi ev dediğim karanlık bir dört duvardan ibaretmiş onu da seninle öğrendim ya neyse."

deniz kıyısına vardığında yazdığı mektupları çıkardı yırtık paltosundan. bir banka oturdu. gözlerini eşsiz maviye dikti. ardından gökyüzüne baktı.

"ölünce maviye karışsak, hani masallardaki gibi; ne güzel olurdu değilmi baba. sahi baba, bana hiç kimse senin mavilerde olduğunu söylemedi. onun için mi ne zaman kaldırsam başımı, hep zifiri karanlık oldu bu gökler bana?"

gülümsedi. dudaklarını araladı, gözünde bir kaç damla yaş ölürken.

"baba, alsana beni yanına."

telefonunu çıkardı, bir müzik açtı. bak lavinia, bunu sen söylemiştin. paramparça, ne de güzel bir tanımdı doğduğu an ölenler için.

gülümsedi. ardından elinde tuttuğu mektupları yanına bıraktı. bankta öylece duran mektupları, rüzgâra emanet edip ayağa kalktı sessizce.

iki mavi arasına bakarken, elini telefonuna uzattı. bir haftadır hiç bir cevap alamadığı çiçeğine yazmaya başladı.

virân;

saatim yok tam olarak bilemem,

biraz bira, biraz şarap önceydi.

sen gitmeden donmuş saatimle,

ve sen gitmeden yine yalnız başıma.

19.06.20/00:00

sırlar düş olmuş gönlüne.

ışıksız sokakların eskimiş yağmurlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin