-suz.
sabah yeniden hatırlanmalı yaşamak.
lavinia, sahil bankına sıkıştırdığı mektubun ardından virân'ın evine döndü. banyoya doğru ilerledi. adımları paytaktı. ağlamayı kesmişti. donuk bakıyordu gözleri. kendine aynada rastlayınca, anladı asıl viranın o olduğunu. umursamadı.
gözleri, aradığını bulduğu an yüzünde küçük bir tebessüm yarandı. eli, köşede duran jileti kavradı usulca.
küvetin kenarına geldiğinde, içinde bir mektup buldu. kâğıt parçası, canını o kadar çok acıttı ki; dokunsa yanacağını hissetti. yanacağını bile bile, elini uzattı. mektubu kavradığı an, elleri titriyordu. umursamadı. bir kaç saniyenin ardından, vakit kaybetmeden açtı.
"yirmi iki aralık,
iki bin on dokuz.sevgili, sevgilim. bu sana. umarım, elinde bir jiletle dikilmemişsindir karşıma. aynaya baktın, az önce. bilmeni dilerim, hâlâ çok güzelsin. hep, çok güzelsin.
yatak odamda sana bıraktığım bir kolye var. şimdi, oraya gitmeni ve kolyeni almanı istiyorum."
lavinia, yutkunarak odanın önüne geldi. kapısı açıktı. yatağın üzerine bırakılmış kolyeyi gördüğünde gözünden bir kaç damla yaş aktı. yutkundu, defalarca. ardından, mektubun devamına indirdi ıslak gözlerini.
"annemin bana tek yadigarı. bana, babam vermişti. ve, ne demişti biliyormusun?
'yaşamak için...
her şey, yaşamak için oğlum. lütfen, hep yaşa.'bu, annemin nefes aldığı andan itibaren boynundaymış. ona da anneannem vermiş, doğduğu an. annem hayatını yitirdiği gün, babam almış kolyeyi. ve öldüğü günden bir kaç gün önce bana emanet etti. 'yaşa' dedi, 'ne olursa olsun yaşa oğlum. annenin ve benim ömrüm senin ömrüne pay biçilsin, hep yaşa.'
sevgilim, ben yaşayamadım. affet. beceremedim. ama sen güçlüsün, biliyorum. sen yaparsın. sen, yaşarsın. bu kolyede, yarım kalmış üç ömür var.
annemin, babamın ve benim yaşayamadığım kadar yaşa. yaşamazsan, bana ihanet edersin. şimdi, o kolyeni boynuna tak. ve, yaşa.
o kadar güzel yaşa ki, tüm dünya kıskansın seni. o kadar güzel gül ki, tüm acılar gözyaşı döksün senin yerine. benim güzel kadınım, şimdi sil o gözyaşlarını. ve gülümse. sen, her gülümsediğinde benim kaburgalarımda çiçekler doğacak. unutma, benim canım sende. sen ölürsen, ben ölürüm. seni seviyorum, çiçek kızım.
yarım kalan tüm dünyalarla,
sevgilin."
lavinia, boynuna taktı kolyeyi elleri titreyerek. yüzüne kocaman bir gülümseme kondurdu. kolyenin üzerinde duran sonsuzluk işaretinin üzerine yerleştirdi ellerini.
"seni seviyorum." dedi titreyen sesini kontrol altına almaya çalışarak.
ve sonra, hep yaşayacağına dair söz verdi virân'a.
hep yaşadı,
ve hep güldü.çiçekler serpiştirildi gönlüne.
hep.
-
karanlık bir odanın içinde, ruhuna sancan acılarla küçük bir kız çocuğu yaşarmış.
karanlığın içindeki bu kız çocuğu gülmüş, perdenin arkasında bir adam ölmüş.
küçük kız adamı duymamış, görmemiş; adam küçük kızın parmaklarından asmıştı kendini.
perdenin arkasında saklanan adam, küçük kıza sesini duyurmak için; satırları keşfetmişti.
küçük kız evini bulmak için uzun bir yola koyulmuş, adam yolun sonunda olmak için koşmaya başlamıştı.
küçük kız, yolun sonunda evini görmeyi beklerken; yıkık dökük bir harabeye rastlamıştı.
karşısında koca adamı görmeyi beklemeyen kız şaşırmış, korkmuş, ağlamış sonra evine sarılmış; sarıldığı an geçti sanmış ama kanmış.
koca adamı karşısında görünce anlamış; onun evi oymuş ve aslında hep onun göğüs kafesinde yaşamış.
küçük kız, sarıldığı evin ne kadar yıkık dökük olduğunu görmemiş; sarıldıkca kanamış.
evi sandığı adamın duvarları üstüne yıkılmaya başlamıştı, kız çocuğu altında eziliyordu.
kızın ev bellediği ve tüm ışıklarını yakmak istediği adam, tüm odalarını karanlığa boyamıştı.
perdenin arkasına saklandı yeniden adam, kız karanlığa düşünce ışığı düşledi.
kız çok korktuğu için, adam tüm sırlarını tanrıya satıp küçük kızına ışık almıştı.
perdenin ardına saklanan adam, küçük kıza görünmeden evlerinden çıkmış ve uzun bir yola koyulmuştu ama arkasında büyük bir boşluk bıraktığından habersizdi.
tüm bu boşluklar, dolduralamayacak kadar büyüktü ve küçük kız o boşluğun içine düşmüştü.
adam kendi cehenneminde küçük kızını yakmamak için ondan uzağa koşmaya çalışırken, ardında asıl cehennemi bıraktığını bilmiyordu.
küçük kız adamın arkasınca gitmek istemiş, bu yangından kaçmak ve kurtulmak için ruhunu almış yanına ve yola koyulmuş.
engeller çıkmış küçük kızın karşısına boyundan büyük, ayaklarının altına kırık camlar yığsalar da canını acıta acıta durmadan koşmuş.
küçük kız, büyük adam'ına koşarken aniden karşısına çıkan uçuruma düşüvermiş, ve bir daha hiç kalkamamış.
-
adam, küçük kızını uçurumda kanlar içinde yatarken görmüş; koşmuş ve sarılmış.
küçük kız, büyük adam'ı ona sarıldığı ilk an iyileşmeye başlamış. ve bir daha, asla kanamamış.
son,
suz.07.07.20/03:00.
iki sonlu hikâyelerin,
sonu olmazmış.ve,
onlar sonsuz.hayatın da bu hikâye gibi,
iki yüzü vardır.ve siz,
hangi yöne bakmak isterseniz,
ancak onu görürsünüz.kaburgalarınıza,
solmamak üzere
çiçekler bırakıyorum.alas/23.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ışıksız sokakların eskimiş yağmurları
Teen Fictiontamamlandı. avuç içlerin kan, intiharın yamuk, lavinia./23