patlamış sokak lambası aydınlanmış gibi mutlu olmak istiyordu.
tüm bu boşluklar, dolduralamayacak kadar büyüktü ve küçük kız o boşluğun içine düşmüştü.
virân, aylardır her gün yaptığı gibi sahile gelip evi bellediği banka oturdu. güldü.
"buraya kaç mektup bıraktım her seferinde, hiç birini bulamıyorum. tanrım, kimin ayağına taş diye ektin, gönlümün ağırlıklarını?"
telefonu titreyince cebine uzattı elini. arayan, üvey annesiydi. açmak istemedi. sonra kız kardeşi geldi aklına. uzun süredir, konuşmamıştı. derin bir nefes aldı ve açtı telefonu.
"efendim?" dedi en sert sesiyle.
"Virân, kardeşin dün gece tacize uğradığını söyledi kurstan eve gelirken. çok önemsemedim, sabah uyandığımda bileklerini kesmişti. hastahanedeyiz. muhtemelen ölür diyor doktorlar, ben de kurtulurum bu huysuz mızmıntıdan."
"ne?"
yüreğine öyle bir acı saplandı ki, aniden. ölmek istedi. canı, canından ayrılsın istedi.
"neyse, ben sana haber veririm."
dört saat sonra, telefonu yeniden çaldı. saatlerce gözlerini mavilere zilleyen virân, duyduğu kelimelerin ağırlığıyla ayağa kalktı. nefesi kesildi.
kafasında kurduğu planların, acımasızlığına güldü.
en içden günâhların,
en içden gülüşleri olur.sonra gitti,
bir daha gelmemek üzere.
28.06.20/16:52
vazgeçtik,
ikimiz de, tam da bu gece
güneş doğmayı bırakmışken ellerimize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ışıksız sokakların eskimiş yağmurları
Teen Fictiontamamlandı. avuç içlerin kan, intiharın yamuk, lavinia./23