1.4

306 66 29
                                    

🌟 Yıldızlara dokunmak bu kadar zor olmamalı...🌟

"Görüşme odasındaki kişi ile göz göze geldiğim an geldiğim yöne doğru döndüm aniden. Beni böyle göremezdi. Görmemeliydi..."

Arkam ona dönüktü. Karşımda kapalı olan kapı vardı. Ağlıyordum sessizce. Gözlerimdeki yaşlar sanki onları hep tutsak bırakıyormuşum gibi özgürlükleri için tanrıya şükür ediyorlardı.Neden gelmişti? Neden şimdi gelmişti? Tam da berbat göründüğüm anda!

Sırtımda bir sıcaklık hissetmemle ellerimi yüzümü saklamak için götürmem bir oldu. Utanıyordum. O beni böyle görmemeliydi. Ben... ben iğrenç görünüyordum. Hala arkamdan bana sarılıyordu. Nefesini el bebek gül bebek baktığım halde gözlerini kırpmadan kıydıkları kesilmiş saçlarımda hissediyordum. Ağlıyordum. Ağladıkça titriyordum.

Yazar
Genç kız üzüntüsünden ağlıyor ve tir tir titriyordu. Genç oğlan kıza arkasından sarıldı bir süre öyle kaldılar. Genç kız sessizce iç geçirdiğinde genç oğlan kızın yüzündeki ellerini tuttu. Kızın yüzünü görmüyordu. Sadece sesini ve hislerini duyuyordu. Elleri buz gibiydi kızın. Ellerini yüzünden çekip avucunun içine almıştı genç savcı. Diğer eliyle kaşkolunun cebindeki mektubu kızın cebine koydu. Sonra kızı omuzlarından tutup yavaşça kendine doğru çevirdi.

Genç kız oğlanın yüzüne bakamıyor habire gözlerinden inciler dökülüyordu. Genç savcı kızın yere bakan gözlerini görebilmek için kızın çenesinden tutup kafasını yukarı kaldırmaya çalıştı. Kız ağlayarak kafasını sağa sola sallıyordu. Ağlaması iyice derinleşmişti. Kız gözlerini savcının gözlerine çıkardığında bir süre ağlaması kesilmişti. Şimdiyse bakışları konuşuyordu.

Kız sessizliği içinde çığlıklar atıyordu adeta. Genç savcı bunu kızın gözündeki yangından anlamıştı. İkisinin de göz bebekleri büyümeye başlamıştı. İkisi de bunu fark etmişti. Genç kız daha fazla gözyaşlarını tutamadı. Oğlan ise baş parmağıyla kızın yaşlarını siliyordu. Kızın ağlaması derinleştiğinde genç savcı buna dayanamamıştı. Kızı bağrına bastırmış saçlarını okşamıştı. Savcı gözünden süzülen damlaya hakim olamamıştı.
...

Chanyeol günlerdir Rose'yi kurtarmanın yollarını arıyor bulduğu kanıtları hakime söylediğinde ise her defasında "Bu kanıt yeterli değil Yeol" cevabını alıyordu. Halbuki şu zamana kadar getirdiği kanıtların hepsi toplansa çoktan yeterli olurdu. Ama biliyordu ki yukarıdan gelen bir emir vardı. Bakan hakimler de dahil olmak üzere herkesi sıkıştırıyordu. Rose'nin yıllarca hapis altında kalmasını istiyordu. Bakan bunu bir intikam gibi düşünüyordu. Bundan dolayı Chanyeol'ün hakime gösterdiği kanıtların hepsi hakimin Yeol'ü reddettikten sonra yok oluyordu.

Rose koğuşuna geri dönmüş ve bir nebze olsun rahatlamıştı. Chanyeol ona destek veriyordu. Onun varlığı ona güç kaynağı oluyordu bir şekilde. Hatta bu olay ilk başına geldiğinde etkilenmemiş Chanyeol tutuklanma emrinin devamına karar verdiğinde yıkılmıştı Rose.
Şimdiyse genç savcının cebine yerleştirdiği mektubu okumak için hazırlanıyordu Rose.

Tam mektubu açacakken Ryan girdi odaya.
— Reis seni çağırıyor!
Ne hah! Reis mi? Beni mi çağırıyormuş haspam! diye düşünüyordu Rose. Çok sinirliydi. Onun yüzünden yıllarca baktığı saçları şimdi karma karışık eğri büğrüydü. Ryan genç kızın omzundan kızı silkelemeye başladı.
— Sana diyorum duymuyor musun!
—Söyle o reisine bana bulaşmasın!

Rose çok sinirliydi evet ama çok fevri davranıyordu. Hwasa'nın neler yapabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Bir anda geri adım atması gerektiğini düşünüp Hwasa'nın hücresine yöneldi.
—Orada değil avluda!
Avluya çıktığında kabadayı gibi giyinmiş omuzlarına da ceket asmış yürüyordu Hwasa.

Rose'yi farkettiğinde "Buraya gel" anlamında el işareti yaptı. Rose göz devirerek yanına gitti.
—Bak sıçan...
Avludaki herkes onları izliyor ve çaktırmadan dinliyordu.
— İlk geldiğinde seni gözüm tuttumuştu. Emirlerimi sorgulamadan itaat edeceğini ve düzgünce yapacağını sanmıştım. Ama bazı şeyler planlandığı gibi gitmedi. Ve cezanı kestik senin. Ha diyorsan bana bir şans daha ver Hwasa valla adam gibi yapacağım o zaman son bir şans verebilirim sana. Elimde tam senin yapacağın bir iş var. Bu da sana son kıyağım olsun. Bu işi hakkıyla yaparsan himayem altına alırım seni ya değilse buradaki her uyandığın güne lanet etmek zorunda kalırsın seçim senin tabii!

Rose hala sinirliydi ama artık acı çekmek istemiyordu. Günlerdir durmadan sanki başka biri yokmuş gibi tüm işleri o yapıyor bir de üstüne zorbalık görüyordu. Ama dediği şey her ne ise de yapmaması gerektiğini düşünüyordu. Çünkü Tae her kendisini ziyarete geldiğinde hiçbir şeye karışmaması gerektiğini eğer böyle bir teklif gelirse kendini hücreye kapattırmasını böylelikle ona ulaşamayacaklarını söyleyip duruyordu. Başıma bela almamalıyım diye düşünürken Hwasa konuştu.

— Takip et beni sıçan!
Hwasa hücresine geldiğinde Ryan arkadan kapıyı kapattı.
— Bak şimdi şunları görüyor musun?
Yatağın üstünde birkaç tane bıçak görmeyi kesinlikle beklemiyordu Rose. Şaşkınlıkla sadece kafa sallayabilmişti.

Bunlar bizim zulalarımız. Sanma ki sadece bu kadar. Diğerleri güvende ama sadece bunları saklayacak yer bulamadık. Yakında arama olacağı haberini aldık ve bunları saklamamız lazım. İşte tam şu anda da sen devreye giriyorsun. Ryan!

Ryan hücre kapısını açtı ve içeri koğuştaki bir kadın girdi.
— Hun.
Kadına ve bana bakarak.
—Onun karnına bunları yerleştirmeni istiyorum.

Bu Rose için imkansız bir şeydi. Zaten ne geldiyse başına bu tür kayıtsız ameliyattan gelmişti. Asla böyle bir şey yapamazdı. Hiçbir şey demeden hızla kapıya yöneldi Rose. Tam kapıyı açacakken önüne Ryan geçti. Hwasa arkadan
— Annen ve baban diyorum iyilerdir inşallah.  Şu günlerde birlikte Gangnam'da bir ev tasarlıyorlardı.  Aman söyle de dikkatli olsunlar sonra maazallah bir bakmışsın ayakları kaymış yere çakılıp  pufff! Aman dikkatli olsunlar!

Rose olduğu yerde kalakalmıştı. Hwasa onu tehdit ediyordu. Hayır bu olamazdı. Bunu yapamazdı. Rose'nin gözleri dolmaya başlamıştı. Gene tehdit ediliyordu ve gene canından çok sevdiği ailesi ile. Rose arkasını dönüp.

— Bu çok tehlikeli ameliyat ortamı olmadan yapamam. Aletlerim, sterilize ortam yok! Mikrop kapar. Bunu göze alamayız. Öğrenilirse sen de ben de ceza yeriz!
— Öğrenilmeyecek o zaman. Sana gerekli bütün şartları sağlayacağım. Ha diyorsan ben beceriksiz bir doktorum yapamam bunları. O zaman bay bay annecik; bay bay babacııık!

 O zaman bay bay annecik; bay bay babacııık!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şuraya bir Billie dozu bırakıyorum.

Chandelier and Rosedelier || ChanroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin