2.2

341 60 5
                                    

🌟 Yıldızlara dokunmak bu kadar zor olmamalı...🌟

"Tae zorla açtığı gözlerini son kez aya kaydırdıktan sonra gözlerini gülğmseyerek kapatmıştı bu iğrenç hayata"

Yazar

Helikopter Kanada semalarında pervanesini döndürürken Rose Chanyeol'ün sıcacık göğsünde ağlayarak uyuyakalmıştı. Chanyeol Tae'yi orada bırakmak zorunda kaldıktan hemen sonra Min Sung ve diğer arkadaşını arayıp Tae'ye yardım etmelerini istemişti.

Fakat Min Sunglar Four Seasons Otel'in çatıkatına çıktıklarında kan gölü ve sanki yerde sürüklenmiş gibi kan izlerinden başka bir şey bulamamışlardı. Min Sung Yeol'e Tae'nin orada olmadığını fakat orada çok büyük bir kan gölü olduğunu yani Tae'nin çok fazla kan kaybettiğini ve bakanın adamlarının onu kaçırmak veya bir yere gömmek için aldıklarını tahmin ettiğini söylemişti.

Chanyeol buna inanmak istemiyor, belki de kaçmıştır, belki de adamlar onu hastaneye bırakmışlardır diye düşünmek için uğraşıyordu. Çünkü Tae'nin başına kendi yüzünden bir şey gelmesini o da Rose gibi istemiyordu. Birkaç polis ve avukat arkadaşını aramış ve kayıp ihbarı vermelerini istemişti.

Helikopter Kanada semalarından aşağıya doğru iniş yaptığında Chanyeol göğsünde sanki bir melek gibi uyuyan Rose'ye bakıyordu. Yavaş yavaş saçlarını oynayarak iniş yaptıklarının haberini vermek istiyordu. Ama uyandırıp uyandırmamak arasında gidip geliyordu. Çünkü uyandırırsa Tae için üzüleceğini biliyordu.

Uyandırmama kararı alıp kollarını yavaşça Rose'nin uzun bacaklarından ve sırtından geçirdi. Rose de refleksif olarak başını göğsüne tekrar yasladı. Kanada soğuk bir ülkeydi. Chanyeol buraya sık sık gelirdi. Çünkü ailesi orada yaşıyordu.

Babasının gemi fabrikası vardı. Annesi ise bir gemi mühendisiydi. Ailecek yönettikleri bir holdingleri vardı. Fakat Chanyeol bu konulara pek ilgili olmadığından Kore'de kalıp Hukuk okumayı tercih etmişti. Tek çocuktu fakat kendini bildi bileli üvey bir abisi vardı. Abisi ameeikandı ve her tatilde ailesinin yanına geldiğinde onunla çok iyi anlaşırdı Yeol.

Şu an kendisine yardım eden arkadaşı Nicholas'la da gene bir yaz tatilinde buraya geldiğinde tanışmıştı. 8 yaşındalardı ve Yeol evlerinin arkasındaki gölcükte paten kaymaya çalışıyordu. Alışkın olmadığından sürekli düşüyordu. Bunu gören Nicholas ona paten kaymanın püf noktalarını anlatmış ve ardından arkadaş olmuşlardı. Onlarınki soğuk bir arkadaşlık olsa da her zaman birbirlerine yardım etmeye and içmişlerdi adeta. Bu yüzden Chanyeol ona gözü kapalı güveniyordu.

N— Chan, geldik. İstersen şunu kızın üstüne örtelim. Bilirsin Kore gibi değil, soğuk buralar.
Chanyeol kafasını sallamıştı ve Rose'nin üstünü örttükten sonra dışarıya çıkmışlardı.

Nicholas onları Toronto'nun doğusunda Ontario eyaletine bağlı Shelburn bölgesine getirmişti. Chanyeol'ün ailesi Toronto'da yaşıyorlar ve Ontario'da da bir fabrikaları bulunuyordu. O yüzden Chanyeol bu bölgelere daha önce çok kez gelmişti ve tanıyordu.

Shelburn'de küçük tahtadan bir eve götürmüştü Nicholas onları. Chanyeol Rose'nin ayakkabılarını çıkartıp yatağa yatırdı. Ardından evin yanındaki kırılmış odunları alıp şömineyi yakmıştı. Biraz sonra odanın içindeki soğukluk yerini sıcağa ve loş ışığa bırakmıştı. Chanyeol Rose'nin açılan üstünü tekrar örttü ve alnına küçücük bir öpücük kondurup Nicholas'ın yanına, salona geçti.

Chandelier and Rosedelier || ChanroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin