12. Taze İlişki

24 3 0
                                    

Yağmur'dan...

Konuya nasıl gireceğimi bilmesem de aslında çok şanslı olduğumun ben de farkındayım. Başına bu kadar şey gelirken bile diğer kızlar bir zırlamadan dimdik ayakta duran bir deliye aşık olmak herkesin şansı değildi.

Mezarlığa gitmek istediğini söylediğinde ilk başta istemesemde kıyamayıp kabul ettim ama bu kez de yalnız kalmak isteyince yine yenik düştüm. Orada bırakıp gittim ama uzaklaşmadan izliyordum, okulda yaşananların onu sarstığına en iyi şahit olan benim. Selin bu kez sınırlarını fazla zorladı, ona ne yapacağımı iyi biliyorum. Aralarındaki bu saçma diyaloğun bitmesi biraz benim elimdeydi. Selin'e yeterli toleransı verdim, bu sabaha kadar ona karşı bir nefretim yoktu ama Selin bugün, Çise kadar benim de nefretimi kazandı.

2 dakika kadar sonra arkasında bir karaltı gördüğümde gölgenin Furkan'a ait olduğunu anladım. Durduğum yerde kasılırken o beni fark etmeden ağacın arkasına sığındım. Mezarlıkta hiçbir şey yapmayacağını umduğumdan görünmeden polisi arayıp haber verdim. Gözlerimi bir an olsun üzerinden çekmedim, Çise'nin şaşkınlığı yüzünden okunuyor. Günlerdir aramakla seferber olduğumuz adam bugün kendi ayakları ile bana geldi.

Çise'nin etrafa attığı bakışlarla beni aradığın farkındayım ama çıkmadan Furkan'ın yapabileceklerini kontrol etmekte zorundaydım. Ta ki Çise'nin başına silahla vurup bayıltana kadar. Kontrol altında tutmaya çalıştığım sinirim gün yüzüne çıkarken daha fazla durmayıp mezar başına koştum. Çise'ye daldığı için gözü beni görmedi, fırsat bilip arkasından yanaştım. Arkada olduğum için silahı tutan elini kolaylıkla yakalayıp şaşkın bakışları altında elinden çekip aldım. Çise'nin yere sert düştüğünü gördüğüm için elimi hızlı tutmaya çalıştım. Furkan'ın beni beklemediği yüzünden okunuyordu, girdiği transtan çıkıp karşılık verdi hemen. Mezarlıktan sorumlu olan bekçi geldiğinde Furkan'ı itip Çise'yi gösterdim. Adam endişeyle Çise'ye yaklaştığında dikkatim fazla dağıldı. Mezarın yanı başında bir avuç dolu toprağı yüzüme atınca bir adım geri çekildim. Gözlerim yanarken açık tutmakta zorlandım. Avuçlarımı gözlerime bastırırken karnımda Furkan'ın tekmesini hissettim. Sendeleyip yere düştüm, bu kısacık anda çoktan attığım silahı geri aldı. Kahkaha atarak başımda durdu, en ufak hareketimde boş durmayacağının bilincindeyim. Bana kalmadan mezarda yankılanan siren sesleri onu epey afallatı. Fırsat bilip bileğinden tutarak yanıma çektim. Üzerine çıkıp ard arda yüzüne yumruğumu indirdim. Adım seslerinden polislerinin etrafımızı sardığını anladım ama başımı kaldırıp bakmadım. Tek yaptığım şey Furkan'ın üzerinden kalkıp aramızdaki mesafeyle Çise'ye bakmak oldu. Hala masumdu, kimse onun elinden masumluğunu alamayacak gibi. Yanına yaklaşamadan arkamdan patlayan silah sesiyle olduğum yerde kalakaldım. Her şey sustu, mezarlık büyük bir dinginliğe ev sahipliği yaptı. Bedenimin kasıldığını umursamadan arkamı döndüm, Furkan gözleri açık 2.80 uzanmıştı. Dünyaya geliş amacı sadece Çise gibi davranıyordu. Bir tek onu istedi ama istediğini alamayınca canına kıydı. Hapislerde çürümesine razıydım, hiç bir canlı ölümü hak etmiyor. Başından akan kan midemi bulandırmaya yetince yere tükürüp daha fazla bakmadım. Ölmeyi isteyen oydu, zaten yaptıkları felâket şeylerdi.

Bekçi hala Çise'nin başında dururken bir kaç adımla mesafeyi kapatıp yere çöktüm. Ufacık bedenini kucağıma çekip elimi boynuna yasladım. Yüzü solgundu, bir hastadan farkı yoktu. Az şey yaşamadı ama artık kabusun bittiğini öğrenme vaktiydi. Bedenini sarstım uyanması için ama uyanmadığı gibi hareketsiz durmaya devam etti. Elimi boynundan çektiğim gibi parmaklarım da duran kanı farkettim. Gecenin ayazında parlayıp sıkıntımı ortaya çıkardı. Endişem kat milyonlara çıktı, daha fazla sarstım bedenini. Büyük ihtimalle Furkan başına vurduğunda olmalı, ya da düşerken mezar taşına çarpmış olmalı.

Çiseleyen OkyanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin