2.0

1K 149 84
                                    

"Hyung, bu bağlantı 1996 yılına ait. Ne yapacaksın bunu?"

Sandalyemde oturan Jungkook'un kafasına yavaşça vurdum.

"Sana hâlâ sinirliyim, dua et işim var senle. Şunu yap, yeter."

"İyi beh!"

Göz devirirken, bilgisayarda bilmediğim programlarda gezindiğini izledim.

"Hyung, bu bağlantı silinmiş ama bunu getirmem biraz zaman alabilir."

"Neden silinmiş ki?"

Eliyle bilgisayarın sağ alt kısmını gösterdi.

"Kim Seo Bin" tarafından silinmiştir.

Bu da kim?

"Hyung bu kişiyi tanıyor musun?"

"Hayır. Bir dakika Min Seo'ya sorayım."

"Min Seo ne alaka?"

Jungkook'un sorduğu soruya karşı tepkisiz kalırken, yanından ayrıldım ve Min Seo'yu aradım.

Aradığınız kişi şu anda başka biri ile görüşmektedir...

Bir daha aradım, yine aynı ses. Oflayarak Jungkook'un yanına gittim. Telefonda birisi ile konuşuyordu.

"Hyung, Min Seo beni aradı. Yani onunla konuşuyorum."

"Ne zamandır?"

"Sen gittiğin gibi aradı."

"Neden seni aramış? Neden beni aramamış?"

"Hyung, hastanedeymiş ve telefonda ilk gördüğü numaraya tıklamış."

"Hastane mi?! İyi mi o?"

"Babası, kaza geçirmiş..."

"Ne?"

...

Hastaneye geldiğimizde Min Seo'nun yanına gittim hemen. Ağlıyordu.

"Jin?"

Kendime çekip, sarıldım.

"Tamam, ağlama..."

"O... O da beni bırakacak..."

Manevi babasından bahsediyordu.

"Şşşt, sakin ol."

Hemen arkasında, duvara yaslanan bir kadın gördüm. Bize bakıyordu. O da annesi olmalıydı.

Polislerin geldiğini gördüğümde Min Seo'dan ayrıldım ve konuşmalarını dinledim. Min Seo'nun annesinin karşısında duruyorlardı.

"Efendim, şikayet etmiştiniz. Kasten araba ile kaza yapmasını sağlayacaklarından şüphelendiğiniz için..."

"Evet, kim yapmış?"

"Efendim, eşiniz kendisi bir ağaca çarpmış, yani birileri değil. Kendisi bile isteye kaza yapmış..."

"Ne? Emin misiniz?"

"Evet, eminiz hanımefendi."

"Pekâlâ, teşekkür ederim..."

Gözlerim hâlâ o kadındayken, dikkatimi dağıtan şey telefonuma gelen bildirim olmuştu.

Velet JK: Hyung, siteye giriş yapmama çok az kaldı. Sadece telefon numarası istiyorlar, ne yapmalıyım?

Ben: Benim numaramı ver.

Velet JK: Hyung, pislik çıkmasın?

Ben: O site çok önemli demek ki, ver. Sorun olmaz.

Velet JK: Peki.

"Neden bizi dinlemedin ki? Neden?! Baban senin yüzünden bu halde?!"

Min Seo'nun annesi, Min Seo'ya doğru bağırırken ben hemen Min Seo'nun arkasında duruyordum.

"Bunca yıl sana baktık. Evet, gerçek ailen değiliz biz. Ama biz sana baktık. O adam seni çok sevdi. Yalan söyledik, kabul. Ama bizi bırakmanı gerektirecek bir durum değildi bu!"

Min Seo'nun hıçkırıklarını duyduğumda olaya karışmamak için, kendimi zor tuttum.

"Senden ne zaman sevgimizi eksik tuttuk? İstediğin zaman para yollamadık mı biz? İstediğin her şeyi aldık! O abin gibi yetimhanede büyümek mi istiyordun, ha?!"

Min Seo'nun hemen sol tarafına geçip kolunu tuttum. Annesinin bu durumda olmasını tamamen sinirine veriyordum. Aksi takdirde, çok kötü şeyler olacaktı.

"Ben size minnettarım, hem de çok. Beni evlatlık edinmenizi kabul edebilirim. Ama benden abimi sakladınız siz, neden?"

"Nankör! Abin bizimle gelmek istemedi! Anlıyor musun? Ha? Biz seni çok sevdik. Sana söyledik, geç oldu ama söyledik. Olumlu bir şekilde karşılayabilirdin!"

"Babam çok sevdi, evet... Ama sen beni ne zaman sevdin?"

Min Seo'nun kırgın çıkan sesine karşılık kadın daha da çok sinirlendi.

"Sana istediğin oyuncağı aldım. Sana istediğin bütün elbiseleri aldım. Hiçbirini hatırlamıyor musun?!"

Kolundaki elimi, yere doğru bıraktı. O kadına doğru yürüdü.

"Babamla olan anılarımı hiçbirini sorgulayamam. O beni sevdi. Ama sen... Sen hiçbir zaman sevmedin be. Sana dair hatırladığım tek şey ne, biliyor musun?"

"Ne?" Dedi, kısık bir tonla.

"17 yaşımdayken, sırf 75 aldığım için banyoya kapattın beni. Hortomla vurdun. Sana yapma dedim, vurma... Acıyor anne, dedim... Ama dinlemedin. Daha da vurdun. Ben o olayı her unuttuğumda, banyoya girdiğimde hatırlıyorum. Bana bıraktığın en büyük hatıra ne, biliyor musun?"

Sessizlik.

"Dur, ben söyleyim. Sırtımdaki izler... Bana verdiğin en büyük hediye. Çok mu sevdin beni? Emin ol, benim kadar değil."

Duyduklarım karşısında tepkisiz kalınca, gözyaşlarını silmek için kazağının koluyla gözlerini sildi. Elini tutup, buradan çıkarmak için geriye döndürdüğümde dolu gözlerle bana baktı.

Elini daha da sıkı kavradım. Onu bir an önce buradan çıkarmam gerekiyordu.

Birkaç adım ilerlerken, o adamın odası açıldı ve içeriden doktor çıktı. Min Seo aniden dönünce ben de istemsiz bir şekilde dönmek zorunda kaldım.

"Kim Seo Bin'in yakınları siz misiniz?"

Tam da o anda aklıma gelen şeyle donakaldım.

"Kim Seo Bin" tarafından silinmiştir.

💙😎

Bir sonraki bölüm bomba!

Bu bölüm hakkındaki yorumlarınız?

Ahh Min Seo-shii, bu hayatta herkesin yarası vardır. Ya da o yaralardan kalan izleri...
Bedenen olan yaraları demiyorum, tabii ki.

Sizce Min Seo, o izler için mi bu kadar kırgındı?

Ben söyleyim, hayır.

O, o izlerden çok ruhundaki izlerden dolayı o kadına kızgındı. Ama bir yandan da çok şanssızdı. Çünkü o ruh yarasını her zaman hatırlatacak izler vardı, minik bedeninde...

Minik bedeninde, kocaman anlamı olan izler vardı...

Neysem, fazla edebiyat kasmayım... :p

Seviliyorsunuz beybiler!💙

𝐖𝐨𝐫𝐥𝐝𝐰𝐢𝐝𝐞 𝐇𝐚𝐧𝐝𝐬𝐨𝐦𝐞「 KSJ 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin