Ne seveni ne de gideni
Hepsinden vaz geçtim
Aşklarım dillere düştü sayenizde
E buymuş aşk bestesi dedikleriNe dünyayı yakarım
Ne de kırarım kadehleri
Sevgiye inanmaz oldum sayenizde
Tükenmiş delikanlı aşk dedikleriNe gülerim ne de kızarım
Ne de arkasından ağlarım
Yüreğim aşklara küstü sayenizde
E bıktım artık fahişe gönüllerdenNe okyanuslar kadar derin
Ne de gökyüzü kadar sakin
Fikirler alt üst oldu sayenizde
Korktum artık çarkların dönüşündenHaydi
Of Allahım of
Nedendir hep zorla sana gelişim
Of Allahım of
Ofları tekerledim sayenizdeOf Allahım of
Nedendir hep zorla sana gelişim
Of Allahım of
Sevgiyi tükettim sayenizdeKendimi kaybettim sayenizde
Kendimi kaybettim sayenizde
Son kez
Nay niri niri niri nom
Sayenizde...Diyordu Ercan Saatçi o siyah beyaz bir buçuk dakikalık klibinde. Çok sevdiğim Ercan Saatçi'nin bence en iyi şarkısının bir buçuk dakikada bitmeside ayrı bir ironiydi. Aynı o gün bir kadın bedeninin üzerinde yakaladığım zebaniyle olan tüm bağımın bittiği bir buçuk dakika gibi...
Dillere düşmüştüm. Aşkım dillere düşmüştü. Bıkmıştım fahişe gönüllerden. Kızgındım. Babama kızgındım. Sayesinde bu haldeydim. Neden daha 24 yaşında karşısına geçip evlenmek isteyen kızını durdurmamıştı. Hayır dememişti. Anneme kızgındım neden babamı vazgeçirmemişti. Sayesinde bu haldeydim. Berbat haldeydim.
***
İstanbul'u bırakıp Muğla'ya yanlarına gitmemi istiyordu ailem. Bense bu şehrin acısını sevmiştim. Soktuğu depresyonu sevmiştim. Muğla'ya dönüpte napacaktım ki el alem diyecekti işte soracaktı.
Ne diyecektim?
"Nişanlımı iş üstünde yakaladım gayet başarılıydı mı diyecektim. Bana taktığı boynuzlar yakışmış mı kombinime uymuş mu? "mu diyecektim.
Tuna mı? Tuna mı ne yapmıştı? Sine nolur dur. Neye duracaktım Tuna. Niye duracaktım. Nedenin neydi? Bunu dinleyip seni af mı edecektim? Peki af etmek unutturacak mıydı? Af etmek bir ikincisine davetiye çıkarmak demek değil miydi? Özürler sıralıyordu. Özür niye dilenirdi? hiç haberi yok muydu bu mavi oğlanın? Birinin eşyasını yanlışlıkla kırdığında, yada kalbini kırdığında dilenirdi. O ise benim sadece kalbimi kırmamıştı ki. Sökmüştü. Hayallerimi de kırmıştı. Darmaduman etmişti ileride gelecek olan güzel günlerimi. Bence özür dilemek erdemli bir davranış falan değildi. Affetmek ise büyüklükten falan değildi. Çaresizliktendi. Vazgeçememektendi. Oysa ben ne seveni, ne de gideni vazgeçmiştim hepsinden. İnsan kendini özür dileyecek konuma düşürmemeliydi. Hayat mottomdu bu benim.
O gün Tuna'yı son görüşümdü. Evin anahtarlarıyla beraber alyansı da, tek taşı da Tuna'yı da bırakmıştım o bir buçuk dakikada. Artık Tuna nehrinin suları kalbime dökülmüyordu....Gözlerimden iniyordu. Ağlayarak koşuyordum sokaklarda ağzımdan çıkan tek kelime ise "taksi"ydi. Yolda koştururken el ele gördüğüm bir çifte de sormuştum." Biz biz bilmiyoruz demişti erkek olan. Siz iyi misiniz? demişti. "
"Taksi" diyebilmiştim. Yanlarından koşar adım uzaklaşırken.
Taksi durağını çıkarmıştı yukarıda ki karşıma. Hemen şükranlarımı iletmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNE
RomanceÖteki kadınım ben... Birinci kadının deyimiyle öteki kadın... Ötekileştirilmiş kadın. Ama aşkın ötesi berisi yok dememiş miydi? Aşka engel falan tanımak yoktu hani? Ben sinesi yanık Sine.. Bu satırlarımı 32 yaşımdan 22 yaşıma yazıyorum... Yazmalıyı...