Yaşanılası Aşk...

62 2 0
                                    

Multimedya: Sine



***

Aşk. Adı buydu yaşadığımız şeyin. Yasaktı, yanlıştı, olmamalıydı... Ama olmuştu bir kere. Evet hatalıydım. Adımın önüne gelecek zilyon tane kötü sıfat vardı. Biliyordum. Deli de diyeceklerdi bana ama onlar bir şeyin farkında değillerdi. Bir duyguyu yoğun bir şekilde yaşamak delilik olarak atfedilemezdi.

Yaşanılan her an değerli ve kıymetliydi benim nezdimde. Çünkü ben hatalı ve olmazlara meyilliydim. İç savaşımın büyüklüğü ve kargaşası canımı ne kadar yaksa da umursamaz tavır sergiliyor yada kendimi öyle kandırıyordum. Murat benim için siyahtı. Karanlıktı biliyordum ama bile bile lades diyordum. Bazı anlar olur yaşamışsınızdır sizde ben burada ne yapıyorum? Ben bu muyum? Ben kimim? İşte tamda öyle bir anın içindeydim şuan. Murat yatakta uzanmış miskinlik yapıyordu. Adrenalin ve zevkin birlikte doruklara ulaştığı yolculuğumuzdan sonra, dünya harikası bu gizemli minik kasabaya kaçmıştık. Volendam minik bir balıkçı kasabasıydı. Kasabanın biraz dışında deniz gören yemyeşil bir ev kiralamıştı. Kasabaya hayran kalmamak elde değildi. İç sesim işte böyle kıyıda köşede gizli saklı yaşayacaksın yaşanılası aşk dediğin o şeyi deyiverdi. Haklıydı. Tuna tarafından ihanete uğrayan ben şimdi aynısını başka bir kadına yaşatıyordum. Bulunduğum kasaba, ev, atmosfer huzur kokuyordu. Peki ya iç huzurum? Yoktu!!! Asla da olamayacaktı...

Ben kendimle iç savaşımı sürdürürken yaratıcının yaratmak için uzunca zaman harcadığı, her detayına kadar ince işçilik yaptığı tanrıları andıran adam en bariton sesiyle emretti;

" Düşünme artık kadın." 

Demesi kolaydı. Çünkü onun için ben neydim? Hiç bir fikrim yoktu. Rastgele denk gelmiş ve yine ağına düşmüş bir av mıydım? Seviyor muydu beni en az benim onu sevdiğim kadar? Yoksa aynı yerden ikinci defa kırılacak mıydım? Yine kendi kendime konuşmalarım başlamışken çalan telefon zilim susturdu zihnimdekileri. Arayan Vural'dı.

Telefonu açıp cevapladım.

"Efendim Vural? İyi misin  bir sorun yok ya?"

- Sine ben iyiyim de sen neredesin?

"Dönünce konuşuruz"

- Fransa'ya ne zaman geleceksin? Bu hafta başında dönmüş olman gerekiyor. Türkiye'de ki işler ve hastalığım ile aynı anda ilgilenemiyorum yardımın lazım.

" Tamam Vural'cığım en geç pazartesi dönmüş olurum dikkat et kendine"

Telefonu kapattığımda soran gözlerle bana bakan Murat'a Vuralı anlattım. Tabi hastalığı ve nişanlısından ayrılmasını es geçerek. Çünkü bu Vural'ın özeliydi. Kimseye anlatmamıştık. 

"Neden Fransa'da ve seninle beraber kalıyor güzelim?"

" Birlikte kurduğumuz işi biliyorsun zaten. Ben buraya gelince orada işler aksadı ayrıca onun da yüksek lisans yapması gerekiyormuş" deyiverdim. Bu cevap onu her ne kadar tatmin etmese de daha fazla soru sormadı ve ekledi.

" Yavrum hadi gel yanıma seni özledim" dedi. Soran gözlerle Murat'a bakan ben " bakma öyle bana ne kadar uzun süre sensiz ve nefessiz kaldım bundan haberin bile yok" Salağa bak ya ! Sanki bırakıp giden benmişim gibi birde tavır yapıyor. Ben yine kendi kendimle konuşurken yanıma geldi sımsıkı sarıldı bana. 

" Kadın çok güzelsin be çok. İnsan bakmaya doyamıyor. Öpmeye, dokunmaya, sarıp sarmalayıp kimselere göstermeyesi geliyor" Dilinden dökülen kelimelerin bende etkisi çok fazlaydı. Yüzümü avuçlarının arasına alıp burnumu öpüyor, öperken kokumu içine çekiyordu. Tüm hücrelerimi ayağa kaldırıyor ve kendine bir bir bağlıyordu. Sonrasında elimi tutup;

SİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin